Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Aydın Üniversitesi’ne veda ederken
Bağlı olduğum üniversiteden ayrıldığımı bir TV programında ilk kez açıklarken bu üniversitenin zarar görmemesi için adını özellikle belirtmemiştim. Sosyal medyadaki paylaşımları görünce zaten yazmayı tasarladığım bu veda yazısını yazmak kaçınılmaz oldu.
İstanbul Üniversitesi Slav Dilleri ve Edebiyatları kürsüsü başkanı olarak emekliliğinden sonra Rus Dili ve Edebiyatı profesörü olarak birkaç yıl Beykent Üniversitesi’nde görev yaptım. Sözleşmelerimizin gerekçe gösterilmeksizin uzatılmamasıyla başkaca akademisyen arkadaşlarla birlikte bu üniversiteden ayrıldık. Bir süre sonra, yaklaşık 11 yıl önce, Aydın Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Rusça Mütercim Tercümanlık Bölümü’nde kürsü başkanı olarak göreve başladım.
Bu süre içinde hiçbir baskı görmeksizin, görevimle ilgili olarak herhangi bir eleştiriyle karşılaşmaksızın görevimi sürdürdüm. Tersine üniversitemle her zaman karşılıklı bir sevgi ve saygı ilişkisi içinde olduk. Bugün de kendi payıma aynı duygular içindeyim. Üniversite yönetiminin de benimle ilgili olarak benzer duygular taşıdığını biliyorum. Öğretim üyeliği ya da herhangi bir görev hiç kuşkusuz sonsuza kadar devam etmez. Fakat üniversitemizden ayrılışımın kendi isteğim ve irademle olmasını dilerdim. Ne yazık ki öyle olmadı. Tahminim büyük olasılıkla, mayıs ayında son iki kitabımla ilgili bir toplantıda siyasi iktidar konusunda ağır eleştirilerimin ve yanı sıra da Sadat adlı bir kuruluş adına yapılan “silahla aldığımızı sandıkta vermeyiz” açıklamasına sosyal medyada karşılık vermemin söz konusu siyasal iktidarda tepkiye neden olduğu ve bu tepkinin üniversite yönetimine yansıtılmış olması, bir olasılıkla da üniversite yönetiminin içinde bulunduğumuz koşullarda böyle bir kaygıya kapılmış olmasıdır.
Aydın Üniversitesi büyük bir üniversitemizdir. Sayın Mustafa Aydın’ın ve yakınlarının muazzam çabasına saygı duymamam mümkün değildir. Ayrıca benim böyle bir şey yapmam mizacıma da hiç uymayan vefasızlık olur. Yaşadığımız koşullarda bütün kurumlar üzerinde baskısını görüp bildiğimiz siyasal iktidarın tehditlerine karşı bütün bu kurumların kendilerini koruma çabası içinde olacakları da anlaşılır bir şeydir. Benimle ilgili konuda üniversite yönetimi, mütevelli heyetinin sayın başkanı, başka türlü davranamaz mıydı? Bu konularda düşünceleri nedir? Bunları tam olarak bilecek durumda değilim. Sonuç olarak ben, görevimden ayrılırken gönül kırıklığıma rağmen, İstanbul Üniversitesi’nden sonra beni bunca zaman bağrına basmış olan Aydın Üniversitesi’nin ulusal ve uluslararası alanlarda daha da büyümesi dileklerimle, yukarıdan aşağıya bütün üniversite mensuplarına; vakıf yönetiminden öğretim üyesi arkadaşlarıma, memur arkadaşlardan odalarımızın temizliğinden sorumlu emekçi kardeşlerime kadar Aydın Üniversitesi’nin bütün çalışanlarına derin ve samimi sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
En Çok Okunan Haberler
- Savunma sanayi firmalarının ürünleri, Din dersinde!
- Akşener'den kurultayda 'veda' konuşması
- Korhan Berzeg olayında yeni gelişme
- Kadınlara 'Cehennemde yanacaksınız' diye bağırdı
- Müsavat Dervişoğlu İYİ Parti Genel Başkanı oldu
- Polis meslektaşlarına ateş etti
- 'Türkiye ilk etkilenenlerden olacak...’
- Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan KDV zammı
- İYİ Parti'de tarihi kurultay: Seçim üçüncü tura kaldı!
- Seçim ikinci tura kaldı