Ebrar’a sataşmak

06 Eylül 2023 Çarşamba

Nobel ödüllü Meksikalı şair ve yazar Octavio Paz’ın dilimize de çevrilmiş “Yalnızlık Dolambacı” adında ilginç bir yapıtı vardır.

Paz, yapıtının bir yerinde şaşırtıcı olduğu kadar ilgi çekici de olan bir görüş ileri sürüyordu.

Bu görüşe göre Meksika’nın erkekler dünyasındaki maçoluk raconunun gerisinde-bilinçaltında eşcinsellik duygusu ya da korkusu vardır...

Meksikalı yazarın kendi ülkesine ilişkin gözlemi sanırım bütün geri kalmış ülkelerin erkekler dünyası için geçerlidir. 

Neden geri kalmış ülkeler için?

Çünkü ülkemizin özellikle bazı bölgeleri bakımından ne yazık ki aralarında bizim de olduğumuz bu gibi ülkelerde kadın ve erkek eşitliği yoktur.

Cinsellik tabudur.

Kadın cinselliği genellikle aşağılanır.

Sövgüler genellikle kadın cinsel organlarına yöneliktir.

Bu gibi sövgülerin gerisinde bence erkek dünyasının büyük aşağılık duygusu bulunmaktadır.

Erkek gerçek anlamda yapamadığını, başaramadığını bu sövgülerle, kadını küçük görmeye çalışarak gizleme çabasındadır.

Gerçek anlamıyla mutlu bir seksüel ilişki ancak karşılıklı ve eşit sevgi ve saygı ortamında gerçekleşebilir. 

Bu olmadığı zaman sapkınlıklar başlar.

Sadizm, mazoşizm, aşırı bir kendini tatmin bu sapkınlıklardan bazılarıdır.

Paz’ın savına dönersek bunu ben kendi ülkemizde çokça gözlemledim.

Aşırı erkeksi tavırların, erkeklik taslamalarının gerisinde, büyük olasılıkla çocukluk dönemlerinden kalma, erkekliğinden kuşku duyma, tecavüze uğrama korkusu gibi bilinçaltı itkilerin bulunabileceğine ilişkin gözlemlerim oldu.

Ülkemizde erkeklik dünyasındaki sapkınlıkların bir başka nedeni hayvanlarla kurulan cinsel ilişkilerdeki yaygınlıktır.

Ziraat müdürü olan sevgili babamız ziyaret ettiği köylere bazen bizi de götürürdü.

Oralarda ergenlik çağındaki yaşıtlarımdan bu konuda işittiklerim ve bazen tanık olduklarım, benim için anlaşılması güç şeylerdi.

Böyle bir şey nasıl olabilirdi?

Ama olabiliyor, oluyor.

Hayvan hakları konusunda bilinç geliştikçe bu sapkınlığa ilişkin olarak yargıya taşınan olay çokluğu şaşırtıcı ve üzücüdür.

Kadınlar dünyası da bu gibi rahatsızlıkların dışında kalamaz.

Bu alanda benim için Wilhem Reich’ın yapıtları çok öğretici olmuştur.

Bunlardan birinde, cinsel konuda sıkıntı çeken kadınların uzman doktora genellikle karın ağrısı şikâyetiyle başvurduklarını okumuştum.

Tam da bu bilgiyi edindiğim günlerde, bir doktor arkadaşımın muayenehanesinde sohbet için bulunduğum sırada gelen bir genç kadının, şikâyetlerine biraz da utangaçça karın ağrısıyla başlaması benim için çok ilginç bir gözlem olmuştu.

İsteri denilen tepkisel durum yine okuduklarıma ve gözlemlerime göre kadının cinsel konuda doyumsuzluğunun dışavurumudur.

Birkaç gün önce bir toplu taşıma aracında bir kadının cinnet denecek ölçüde isteri hezeyanlarında bulunmasının gerisinde hiç kuşkum yok ki büyük bir cinsel doyumsuzluk baskısı yer almaktadır.

Toplumumuzda özellikle halk kitleleri arasında kadınlarımızın önemli ve ciddi cinsel sorunları olduğunu düşünüyorum.

Maçoluğun, erkek egemen anlayışın baskın olduğu, kadının her şeyiyle hor görüldüğü ortamlarda, kendine saygı duyan kadının başka türlü olması düşünülemez.

Sözü uzattığımı, asıl konudan uzaklaştığımı düşünmeyin.

Tam olarak konunun odağındayım.

Cinsel olarak hasta toplumlarda daha çok erkeğiyle ve bir ölçüde de kadınıyla insanların bilinçaltı her türlü rahatsızlıkla sancılıyken ve gizli kapaklı pek çok pislik yaşanmaktayken kişisel özgürlüğün ayrılmaz bir bileşeni olan cinsel özgürlük bu gibi hastaları paniğe uğratır.

Onlarda korku, nefret, haset duyguları uyandırır.

Özellikle de kendilerince yorumladıkları dinsel tabuları arkalarına alarak ve tam bir ortaçağ karanlığını kuşanarak saldırganlaşırlar.

Mert, açık yürekli, duygulu, büyük yetenekli bir gencimize, aynı zamanda da belli ki aydın ve yurtsever bir öğretmen olan babasını kendine örnek almış bu sevgili kızımıza alçakça saldırıların arka planları bence büyük ölçüde bunlardır.

Pis ellerinizi, gözlerinizi onun üzerinden çekin. Nefret saçan kirli ağızlarınızı kapatın.

Savcılar da bizlerle uğraşacaklarına özel yaşama bu çirkin saldırıları kovuştursunlar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ülkem için korkuyorum 24 Nisan 2024
Devlet suç işliyor 17 Nisan 2024
Bir bayram kutlaması 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları