T.C. Olmasaydı...

28 Ekim 2014 Salı

Cumhuriyet’in 91’inci yılını kutladığımız bu günlerde AKP iktidarının Cumhuriyet’le hesaplaşması tüm hızıyla sürüyor:
Bu hesaplaşma, son zamanlarda simgeler üzerine kaymış ve böylece iyice görünür olmuş, açığa çıkmıştır...
İktidarın en önemli siyasal eylemlerinden biri, pek çok kurumun başındaki T.C. yani Türkiye Cumhuriyeti ibaresinin kaldırılmasıdır...
T.C.’nin kaldırılmasına ek olarak, Atatürk anıtlarına çelenk konmasının ve ulusal bayramlardaki törenlerin sınırlanması, kısıtlanması, bazı hallerde yasaklanması, hep bu çerçevedeki eylemlerdir.

***

Her ideolojinin, her devletin simgeleri vardır...
Genellikle ideolojiler ve devletler arasındaki çekişmeler, kavgalar ve savaşlar bu simgeler üzerinden görünür hale gelir.
Ülkemizde yaşanan “bayrak indirme”, “bayrak çekme” krizleri böyle siyasal çatışmaların ideolojik ve simgesel olarak dışavurumudur...
“Türban” olayının uzun süre bir türlü aşılamamasının nedeni, kadının başını belli bir biçimde örtmesinin bireysel özgürlük olarak değil, siyasal bir simge olarak “siyasal İslamın” bir göstergesi niteliğiyle kullanılmasından kaynaklanmıştır.

***

En bilinen siyasal ve ideolojik simge bayraktır...
Arkasından kurucu kahraman olarak lider portreleri gelir.
Elbette bu simgeler, tarihten ve siyasetten süzülmüşlerdir...
Genellikle tarihsel olaylardan, inançtan, etnik kökenden ve bağımsızlık savaşlarından kaynaklanan bazı değerlere dayanarak oluşturulmuşlardır.

***

Bizim çağdaş toplumumuzun, devletimizin üç simgesi vardır:
Türkiye Cumhuriyeti’nin T.C. biçimindeki kısaltması, ay yıldızlı kırmızıbeyaz bayrağımız ve kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk.
Bu üç simge bir anlamda, birbirine bağlı, birbirini oluşturan kavram ve varlıkları temsil eder.

***

T.C.’lere karşı tavır koyan zihniyete, çok basit sorular sorularak yaptıkları yanlışın, kendi bindikleri dalı kesmek olduğu açıklanabilir:
Türkiye Cumhuriyeti olmasaydı siz şahsen nerede, ne iş yapıyor olurdunuz?
T.C. olmasıydı, bu makamları rüyanızda bile görebilir miydiniz?
T.C. olmasaydı, bu servetlere kavuşmayı hayal bile edebilir miydiniz?

***

Yazımı annemin şu sözüyle bitirmek istiyorum:
“Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli!”  

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

1 Mayıs 2024 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları