Onlar vermeyecek sen alacaksın!..

21 Şubat 2022 Pazartesi

“Bunlar gitmez, bak göreceksin.”

“Seçimi kaybetseler de iktidarı vermezler!”

“Her şeyi yaparlar bunlar, yapmadılar mı?..”

“Olmadı, karışıklık çıkarırlar, seçim yapmazlar.”

Bu sözleri duyunca “psikolojik teslim olma sendromu” ile karşı karşıya olduğumu anlarım.

Bu yılgınlık, bu yenilginin peşin kabulü, bir mücadelenin daha baştan kaybedilmesidir.

İlk yenilmesi zorunlu olan da bu yılgınlık, bu çaresizlik psikolojisidir.

KENDİNİ DOĞRULAYAN KEHANET

“Bir şeyi kırk kere söylersen olur.”

Bu özdeyiş “yinelenen sözlerin” nice etkili olduğunu çok doğru anlatır. 

“Senden hiç bir şey olmaz.”

“Doktor olmak kim, sen kim!”

Anne babaların çocuğun şevkini kıran bu sözleri sanıldığından çok daha etkili olacaktır.

Çünkü, bu sözler, bu engelleyen tavır, bilinçaltına yerleşecek, kişinin yapabilme gücünü kıracaktır.

Sosyolog Robert Merton, bu yaklaşıma “Kendini doğrulayan kehanet” etiketini takmıştır.

Kendini doğrulayan kehanet, birçok olayda gerçekleşmiştir.

Bir insanın gündelik yaşamından bir futbol maçına kadar her olayda “peşin kabul” rol oynar.

İsteksizlik, kararsızlık giderek enerjiyi düşürür, yapabilme umudunu kırar, sonuçta gerçekten de başarısız olunur.

ATATÜRK’ÜN İRADESİ

Atatürk’ün bütün hayatında, öğrenciliğinde, komutanlığında, liderliğinde “yılgınlık, çaresizlik, yenilgiyi kabul eden” tek bir söz bulamazsınız.

“Paşam, asker yorgun” demişlerdir, “Dinlenir” demiştir.

“Paramız yok ki” demişlerdir, “Bulunur” demiştir.

“Hiç silahımız yok paşam” demişlerdir, “Alınır’ demiştir.

“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır” demiştir.

“Size ölmeyi emrediyorum” demiştir.

“Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz” demiştir.

“Yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz” demiştir.

Atatürk’ün bütün hayatında “karar” vardır, “azim” vardır, “irade” vardır.

Asla ve asla yılgınlık yoktur, yenilgiyi kabul yoktur, vazgeçmek yoktur, işi oluruna bırakmak yoktur.

Dolmabahçe önündeki düşman zırhlılarına bakmış; 

“Geldikleri gibi giderler” demiştir.

Onun iradesinin yoldaşları “akıl” ve “bilimdir”.

HASTALIKLI İRADE...

Evet, “hastalıklı irade” de vardır.

Yoldaşları “saplantılı kin” olan, “takıntılı önyargılar” olan “hastalıklı irade” sahipleri kendilerine de çevrelerine de zarar vermişlerdir.

Tarihte örnekleri olan bu “hastalıklı irade” sahiplerinin yol açtığı yıkımlar ibret vericidir.

Hitler gibi, Mussolini gibi örnekler, daha eskilerde Calvin gibi örnekler, kimisi ırk saplantısı, kimisi din dogmaları takıntısı ile tarihin olumsuz örnekleri olmuşlardır.

Gücünü bu “hastalıklı irade”den alan iktidar sahipleri hem kendilerine hem de kendilerine inanan kitlelere felaketler yaşatmışlardır.

İrade, ancak akılla, bilimle buluştuğu zaman olumlu işler yapabilen bir enerjidir.

İrade, ancak kendini denetleyebildiği zaman, kendini akılla yönetebildiği zaman “sağlıklı iradedir”.

KOLEKTİF BİLİNÇALTI

Carl Gustav Jung, toplumların “kolektif bilinçaltı” ile hareket ettiğini haklı olarak öne sürmüştür.

Önemli olan da bu “kolektif bilinçaltı”na neyin yerleştiğidir.

Toplumun “akılla bilimle hareket eden iradesi” kendi yapacağı işler yerine yapamayacağına odaklanırsa daha baştan kaybeder.

“Ama onlar gitmemek için her şeyi yaparlar!”

“Bak, geçmişte neler yaptılar!”

“Vermezler canım, iktidarı vermezler!”

Bilinçaltına yerleştirilen bu sözler gerçekten de mücadele azmini kırar, başarı oranını azaltır.

Onlar vermeyecek, SEN alacaksın.

Onlar direnecek, SEN kazanacaksın.

Onların yanlışları değil, SENİN DOĞRULARIN kazanacak.

SEN onlardan çok daha güçlüsün.

Meydan okumak SENİN HAKKINDIR.

En büyük düşmanın “yılgınlıktır”, unutma.

En büyük engelin “razı olmaktır”, unutma.

Onlar vermeyecek, SEN ALACAKSIN.

Karar ver, azimle yürü, cesur ol, kazan.

ZAFER, onu hak edenindir.

ATATÜRK rehberin olsun..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları