Sağlık mı, eğitim mi, karakter mi?..

11 Nisan 2022 Pazartesi

Ortaokulun son sınıfında hastalandım. Plörezi.

Hastalık akciğer zarı iltihabı. Tüberküloz kökenli.

Beşiktaş’ta aile hekimimiz Dr. Emin Şükrü Bey tanıyı koydu.

O dönemde tüberküloz ilaçları yok, istirahat, bol gıda, temiz hava gibi koşullar öneriliyor.

Doktorumuz, bir yıl okula gitmemem gerektiğini söyledi.

Ben ağlamaya başlamışım, bunun üzerine Dr. Emin Şükrü Bey, şu unutamadığım sözleri söyledi:

“Ağladığına göre okulu seviyorsun, bu iyi bir şey. Ama unutma ki sağlığın yoksa eğitimin işe yaramaz. Bir şey daha, eğer karakterin yoksa hiçbiri işe yaramaz.”

Ağlamayı kestim. Bir yıl okula gitmedim. Karakteri de araştırdım. O yıl okula devam etmediğim halde notlarımı tamamladılar, sınıfımı geçmiş oldum. İyi öğrenciliğin ödülü.

Ama “karakter” neydi? Neden Dr. Emin Şükrü Bey onu hepsinin üstünde tutuyordu?

Karakter, evet, her şeydi. Seni insan yapan, güvenilir birisi yapan, sorumluluk öğreten, dürüstlüğü kazandıran, doğru konuşan, doğruları yapan birisi kılan özellikti “karakter”.

İşte o dönemin aile doktorları sadece hastalıkları iyileştiren hekim değil, aynı zamanda bir rehber, bir yol açıcı kılavuz oluyorlardı. 

Biz tıp doktorlarını böyle gördük, böyle tanıdık.

Biz böyle doktorlar olabildik mi, bilmiyorum, öyle olmak istediğimi biliyorum. 

Ama hep bilimin değerini bildik, bilimin öncülüğünde mesleğimizi sürdürdük.

Bilime bağlılık bizi dogmalardan korudu. Bilimsel nesnellik bize bağımsız düşünmeyi öğretti. 

Biz bağımsızlığın ne olduğunu, neden laik olmak gerektiğini hep bilimsel gerçeklerden öğrendik.

Şimdi bu bilimsel öğretinin yolundan gidenler, tabip odalarında görev yapıyorlar.

Önümüzdeki günlerde yeni seçimleri var.

Türk Tabipleri Birliği de Merkez Konseyi’nin seçimini, izleyeceği yolu tabip odaları seçimleriyle belirler.

Bilimin yolunu seçenler hep birlikte orada olacaklar.

Elbette her zaman bilim kazanacak.

Bilimin sarsılmaz karakteri elbette karanlıkları yenecek.

Her zaman.

MEDRESEYE DÖNÜŞ MÜ?

Diyanet İşleri Başkanlığı bir süredir özerk bir kuruluş gibi çalışıyor. Denetim dışı, kendi içinde çalışan bir yapı.

Son olarak başkanlığa bağlı bir akademi kurmak için Büyük Millet Meclisi’nden yasa çıkardılar.

Milli Eğitim Bakanlığı denetimi dışında bir dinsel eğitim kurumu, açıkça “eğitim birliği”nin dışındadır.

CHP milletvekillerinin bu yasaya olumlu oy vermeleri ayrıca dikkate ve eleştiriye değer.

Diyanet İşleri Bakanlığı 4-7 yaş arası çocuklara Kuran kursu açılması, din dersleri verilmesinde de kararlı.

Bu konuda üniversitelerin “Küçük Çocuk Eğitimi ve Gelişimi” bölümleri olumsuz görüş bildirdikleri halde dikkate alınmadığı görülüyor. 

Prof. Dr. Adalet Kandır, ayrıca olumsuz görüşünü bildirmiş, biz de yayımlamıştık.

Şimdi bu “Diyanet Akademisi” bu adın altında bir “medrese” açma niyetinde olmalıdır. Böylece adım adım toplum bir dini fetvalar yoluna sokulacaktır.

Ekonomideki “faiz haramdır” sözü, “imam nikâhının geçerliliği”, yenecek içecekteki “helal-haram” nitelemeleri giderek kadınların toptan örtünmesine, okullarda ve kamusal araçlarda “erkek-kadın ayrımına”, dinsel ibadetin devlet tarafından kontrolüne kadar uzanacaktır.

Şeriat toplumuna gidiş de bu yoldan olmaktadır.

RABITA’NIN ZABITASI

Cumhuriyet yazarı Işık Kansu’nun kitabının adı budur.

Suudi Arabistan’da kurulan Rabıta örgütü, asıl amacını “bütün ülkelerin şeriatla yönetilmesi, şeriat için çalışmaları, kutsal Kuran dili olan Arapçanın yaygınlaşması için çalışılması” olarak açıklar.

Rabıta örgütünün Türkiye’deki katılımcıları, yandaşları, finans kuruluşları Uğur Mumcu tarafından araştırılıp açıklanmıştır.

Işık Kansu, bu bilgileri güncellemekte, kitabında da bu bilgilerin ışığında günümüzün siyasetindeki AKP çizgisini irdelemektedir.

DOGMAYA KARŞI BİLİM

Dogma sorgulanmaz, tartışılmaz, değiştirilmez hükümlerdir.

Ortaçağ, dogmalarla engizisyonu, aforozu yaşamıştır.

Rönesans ve Aydınlanma ile insanlık, bu dönemi her türlü çatışmayı göze alarak aşmış, özgür insan aklı ve özgür insan iradesini dünya yaşamına egemen kılmıştır.

İşte temeli bilimsel gerçekler olan meslekler, dogmalara karşı çıkarak dünya yaşamını özgür insanların ortak kararları ile yaşayacakları bir yer yapmıştır.

Bilim temelli meslekler insanlığı uygarlığa taşımıştır.

  Tarihin saati geriye çalışmaz.

  Bu geriye gidiş çabaları ancak zaman kaybettirir, enerji kaybettirir ama saati tersine çeviremez.

  Bunu hep birlikte biz de yaşayarak göreceğiz.

Kimsenin kuşkusu olmasın...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları