Tıp doktorları...

14 Mart 2022 Pazartesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hizmetten ayrılan doktorlar için “Giderlerse gitsinler” demiş.

Tıp doktorları onlar gelmeden önce de buradaydı.

Onlar gittikten sonra da burada olacaklar.

Biz hep buradaydık, hep burada olacağız.

İnsanlar var olduğu sürece.

Mesleğimizi anlatan yazımı yeniden yayımlıyorum:

TANRI MESLEĞİ

Tanrı mesleği denmiştir.

İnsanın yaşamasına ve ölmesine karar verebilen tek meslek.

Kendi vicdanıyla baş başa kalanların mesleği.

Bir hastanın başında karar verirken kendin, bildiklerin ve vicdanın vardır.

Ağır sorumluluk mesleği.

Tıp doktorluğu.

Anayasal meslek kuruluşu olan Türk Tabipleri Birliği,

Yerel örgütü olan Tabip Odaları,

Hepsinin temsilcisi olan Merkez Konseyi.

Yıllarca başkanlığını yaptığım şerefli meslek kuruluşum (1966-1984).

Bayrak nöbetinde yer alan başkan arkadaşlarım,

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyeleri.

Ülkemizin yüz akı olan insanlar.

Gene suçlanıyorlar.

Atılan suçları ne? Barış isteyen bir bildiri yayımlıyorlar.

Barışı isteme suçu!

Tıp doktorlarının geleneksel suçu olmalı bu.

12 Eylül faşizminde ben Barış Davası sanığı olmuştum.

Prof. Dr. Nusret Fişek idam cezasına karşı çıktığı için yargılanmıştı.

Şimdi de gene Merkez Konseyi suçlanıyor.

Aslında suçlanan bizler değiliz.

Suçlanan insan vicdanıdır.

Suçlanan insanlık değerleridir.

Suçlanan insan olmaktır.

Suçlanan, gerçeği söylemektir.

***

Hacamatçılar toplanmış, Türk Tabipleri Birliği’ni protesto etmişler.

Hacamatçılar.

Sülükçüler.

Geleneksel tıbbın kan alma yöntemleri idi. 

Geleneklerde başkaları da var.

Muskacılar.

Falcılar.

Göbeğe yazı yazanlar.

Üfürükçüler.

Medyumlar.

Onlar da sıraya girerler.

Örgütlü cehalet.

Örgütlü cehalet bilim örgütlerine karşı.

Ülkenin geldiği yer burası.

Okumamış alaylı - diplomalı mektepliye karşı.

İstemezük başkaldırısı.

Rasathaneyi topa tutan anlayış.

Matbaayı “gâvur icadı” diye reddeden anlayış.

Osmanlı’yı geri bıraktırıp yıkan cehalet.

Cumhuriyete musallat olan aynı cehalettir.

Artık “örgütlü cehalet”tir.

Ve siyasal iktidardan güç almaktadır.

Tehlikeli bir bölünme yaşıyoruz.

Tehlike içimizdeki kamplaşmadır.

Uzlaşmaz bölünmüşlük.

Kin ve nefret birikimi.

Asıl patlamaya hazır bomba bu ayrışmadır.

Tehlike içimizdedir.

Sınır dışındaki tehlikelere karşı önlem alırsınız.

Ama içimizdeki tehlike?

Ayrışma.

Bölünme.

Kamplaşma.

Çatışmaya hazır olma.

Sonrası?

***

Sonrası tarihin bize gösterdiği şeydir.

Her zaman “uzlaşan akıl” “çatışan öfke”yi yenmiştir.

Her zaman savaş, sonunda barışla bitmiştir.

Her zaman doğrular, hataları düzeltmiştir.

Her zaman adalet, toplumlarda yerini almıştır.

Ama bu arada beklenmedik felaketler yaşanmıştır.

Kanlar akmış, acılar, gözyaşları olmuştur.

Bu arada kentler, kasabalar yakılıp yıkılmıştır.

Bu arada nice canlar gitmiş, nice bacalar sönmüştür.

Tarih bunları göstermiştir bize.

Acaba “uzlaşan akıl” bizde de “çatışan öfke”yi yener mi?

Keşke tarih bizi yazmadan,

Biz tarihi yazabilseydik...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları