Antalya Edebiyat Günleri...

25 Kasım 2023 Cumartesi

Sağanak yağmura tutulmuş gibiyiz. Ülkemizde son yirmi dört saatte yaşananlar, hele hele gazetecilere yönelik tehditler tepe sersemi olmamıza yetiyor. Dahası haber bombardımanı şokuna da tuhaf bir şekilde alıştırılmış haldeyiz. Sanki gündem değişiklikleri ışık hızında olmazsa sarsılacağız. O kadar yorgunuz ki bir anlık boşluk bizi nakavt edecek. Hani ağır iş yükü altında ezilirsin, bir parça dinlensen serilip kalmaktan korkarsın. İnatla görevini tamamlamaya çalışırsın. Ahvalimiz bu. Oysa yığılma pahasına durup dinlenmek gerek. Yoğunluk sarhoşluğundan bir parça da olsa kurtulmak adına boğuntulu günlerden geçerken sanata sığınmak gerek! 

***

Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’ın güleryüzlü kollayıcılığı, şair Ferruh Tunç’un özverili gönüllü festival yönetmenliği ile gerçekleşen 8. Antalya Edebiyat Günleri bir parça da olsa soluk alıp vermemizi düzene soktu. Festival, sanat insanlarının insani özelliklerini olağanüstü çizgileriyle öne çıkaran Necati Abacı’nın sergisiyle açıldı. Antalya Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde 12 Şubat’a kadar açık kalacak sergi, sanatçının muziplikle ince zekâ arasında salınan duyarlılığıyla örülü. Nitekim serginin küratörü İbrahim Karaoğlu açılış konuşmasında, Necati Abacı’nın, derin bir içgörü ve yüzeyselliğin ötesindeki bir betimlemeyle eserlerini oluşturduğunun altını çizdi. 

***

Bu yıl festivalin onur ödülünü iki usta isim aldı: Erendiz Atasü ve Ali Cengizkan. Özellikle Erendiz Atasü’nün vandallık ve kıymetbilmezlik çağında, bunca yıl yazıp ürettikten sonra böyle ödüllerle emeğinin bilindiğini düşündüğünü söylemesi son derece önemliydi. Edebiyatın bu kadar ötelendiği günümüzde Atasü’nün sözleri hazindi ve isyan doluydu. Ali Cengizkan ise çocukluğundan itibaren sanata olan yaklaşımını adım adım ama eğlenceli bir biçimde paylaşan bir konuşma sundu. Son yıllarda öykülerini okumaktan sevinç duyduğum, Şenay Eroğlu Aksoy en iyi öykü ödülünün sahibi oldu. Okşan Mağara ve Aslıhan Duman ise geçtiğimiz yılın en iyi ilk öykü kitabı ödülüyle festivalin özel konuklarıydı. 

***

Her yıl bir temayla çok sayıda edebiyatçıyı Antalyalılarla buluşturan edebiyat günleri, Cumhuriyetin yüzüncü yılında edebiyatımızı farklı bakış açıları ile yeniden ele alma gayretiyle çağdaşlaşma ve modernleşme başlığı altında yola çıktı. Festivalin genel yönetmeni Ferruh Tunç konuşmasında, Türkiye’nin de dahil olduğu geç modernleşen ülkelerin, bir yandan öncü modernlerden farklı tarihsel ve toplumsal yapılara sahip olmaları, öte yandan öncü ülkelere nazaran sanatı ekonomik ve kültürel bir bağımsızlık yolu olarak görmeleri nedeniyle yepyeni bir alan açmak zorunda kaldığına değindi. Modern sanatı yeniden yaratmak ve farklılaştırmak mecburiyetinin bize özgü koşullar oluşturduğunu söyledi. Buna ek olarak Semih Gümüş’ün bize özgü modernliğin yine öncü ülkelerden farklı olarak reddiyetçilik temelinden ilerlediğini belirtmesi birbiriyle örtüşen bakış açılarıydı. Ömer Türkeş ise milli kültürün inşası üzerinden roman sanatımızın Cumhuriyetten sonraki ilerleyişine dair zihin açıcı bir konuşma yaptı. Üç gün boyunca, kente gelen akademisyenler ve edebiyatçılar modernizm, Türk modernleşmesi ve edebiyatımız üzerinden yeniden okumalara kaynaklık edecek bildiriler sundu. Önümüzdeki günlerde bu konuşmaların kitaplaşacağını, aynı zamanda sağlam bir kaynağa ulaşacağımızı bilmek sevindirici. 

***

Ülkemizde modernleşmenin geç kalmışlık duygusu ve tedirginlikle iç içe geçtiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Önemli olan bu yolda geçirilen maceraların yeniden yorumlanması. O yüzden böylesine içine girmesi yetkinlik isteyen başlıklarla edebiyatçıların kendi maceralarını aktarmasının değerini bilelim!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çocuk işçiler... 27 Nisan 2024
Gezi notları 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları