Nasıl bir ortaçağ alırsınız?

19 Ağustos 2023 Cumartesi

Umberto Eco, “Yeni Bir Ortaçağa Doğru” yazısında yeni bir kıyamet tasarımından söz eder. Amerika’da güçlü ve günler sürecek elektrik kesintisinin ardından günlük yaşamın akışı değişecek, güvenliğin olmadığı bir iklimde insanlar ateşli silah kullanmaya başlayacak, ortalığa yayılan cesetler nedeniyle çıkacak salgın hastalıklar dünyayı kasıp kavuracak, bunalıma sürüklenen siyasal yaşam acımasız bir McCarthyciliği dayatacak, tek ve büyük bir diktatörlük kurulacak savunusuyla olası senaryosunu ince ince işler. Aslında Eco, bu tezini İtalyan düşünür Roberto Vacca’dan alır. Amacı beklenmedik bir çöküşe karşı yeniden “Rönesans”ı gerçekleştirmek için gerekli uyarıları yapmaktır. O, bilimsel ve teknik bilgilerin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması için gerekli hazırlıkların mutlaka başlaması gerektiğinden dem vurur. Çünkü otokrasi akıldan ve bilimden nefret eder. Bugünün dünyasında karanlığa karşı mücadele planı ise Eco’nun vurguladığı biçimiyle, eskimiş dünyanın sembolleriyle yapılamaz. 

***

Buna karşın Eco’nun tezinin kısmen gerçeğini yaşarken, dünyanın hemen her yerinde ırkçılığın ve milliyetçiliğin dalga dalga yayılmasının karşısındaki derin çaresizliği duyumsuyoruz. Avrupa’da, deyim yerindeyse yanı başımızda aşırı sağın yükselişine tanık oluyoruz. Artık iktidarı sallayabilecek bir milliyetçilik Fransa’yı bile esir almış durumda. Amerika’da Trump rüzgârı hemen her şeyi önüne katmış sürüklüyor. Böyle bir noktada dünyanın ekolojik dengesini savunmak lanetlenmekle eş duruma geliyor, kadın ve hayvan hakları alaşağı ediliyor, din, kapitalistlerin batışına karşı muazzam bir ilaç olarak satışa sunuluyor. Bir anlamda ortaçağın kapısından girmiş gibiyiz! Hele memleketin hali ortada... Bizi asıl endişelendiren ise önümüzdeki on yıllar içinde bu durumun şiddetinin nasıl artacağı... Yeni dünya düzeninin nasıl kurulacağı... Bildiğimiz tek şey var: Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak! 

***

İki büyük çıkarım karşımızda duruyor: Bunlardan ilki şu an yaşadıklarımızı aratacak özellikte... Yaşanan bunalımın yükünün, “İtaat et!” dayatmasıyla bütünleşerek yine emekçi sınıfların üzerine yıkılacağı, yoksul halka sunulan acı reçetenin var olan sıkıntıları katmerleyeceği, ulusların belki de yakın gelecekte göçmenlere karşı sınırlarını kapatması ya da denetimi olanca büyüklüğüyle artırmasıyla birlikte “milliyetçilik” dalgasının büyüyeceği ve daha otoriter bir sistemin dünyaya hâkim olacağı savı. 

İkincisi ise Kapitalizm hastalığının son evreye geldiği. Önümüzdeki küresel krizlerle ekonomik çöküşün hızlanacağı. Devletlerin insani olarak sunduğu barbarlık kılıfının mızrağa sığmayacağı. Yeniden -sosyalizmin inşa edilmesi adına kimi sınıfların güzellik uykusundan uyanacağı savı... Şimdilik bu savın gerçekliğini tartışmaya bile açamıyoruz. Çünkü bu sürece gerçek anlamda karşı koyabilecek tek gücü elinde barındıran sosyalistler de henüz yeni dünya düzenini çözmeye çalışmakla meşguller! 

***

Burada önemli olan, böyle kaotik ortamda nasıl bir örgütlenme içine gidilmeli? İşin insanı çaresiz bırakan yanı şu: Otokrasinin hâkimiyetinde çok bilinen örgütlenme biçimleri iflas ediyor. Öyleyse hükümetleri “tutarlı politikalara” zorlamak, olabildiğince “eleştiri” sınırını açık tutmak, insanı insan yapan değerleri savunmak, kültür ve sanata yüksek pay ayrılması için diretmek, iş güvencesi olmayan emekçiye sahip çıkmak, kepenklerini indiren esnafın yanında yer almak nasıl mümkün olacak? 

***

Eco da Vacca da olası bir “yeni ortaçağ”da yapılması gerekenin öncelikle ortaçağdakine benzer bir manastır örgütlenmesi yaratmak olduğunu savunuyor. Bu, ülkenin uzak bir köşesinde inşa edilmiş, surlarla çevrili, barbar güruhların saldırılarını engelleyecek, entelektüellerin kendi özel araştırmalarını sürdüren bir mekân tasarımını öne alıyorlar. Şu anki dünya düzeninde ise bu tasarım ancak güzel bir film olur! Üstelik de dünyada ezilen kesimlerin acısından kendini soyutlamak gerçek anlamda bir düşünürün kaygısı olamaz! 

***

Öte yandan sanatçılar, düşünürler için bu dönem yeni üretimlere gebe. Dönüp baktığımızda geride dünyanın binlerce yıllık büyük bir mirası var. Bunu kullanmak ve örgütsüzlüğün egemen olduğu toplumu ayağa kaldırmak gerekiyor. Çünkü ortaçağı da genel olarak yıkan etkin bir kültür devrimiydi. İşte bunun için kolları sıvamak gerekiyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çocuk işçiler... 27 Nisan 2024
Gezi notları 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları