Cumhuriyetin 10. ve 100. yıl marşları

03 Mayıs 2023 Çarşamba

“Onuncu Yıl Marşı”nın bestecisi Cemal Reşit Rey, çağdaş Türk müziğinin öncüsü, Türk beşlerinin en yaşlısı, ilk kez büyük senfonileri, konçertoları, operetleri ve revüleri bestelemiş şef, besteci ve piyanisttir. Yapıtlarındaki zengin melodileri, güçlü ritmi ve betimsel senfonik şiirleriyle gönülleri fethetmiştir. 1933’te bestelediği 10.Yıl Marşı’nın yazılış öyküsünü daha önce de birkaç kez anlatmıştım: Cumhuriyetin onuncu yıl kutlamaları için 1933’te bir marş yarışması düzenlenir. Cemal Reşit de bu yarışmaya katılacaktır: “Recep Peker (zamanın başbakanı) beni Ankara’ya çağırdı. Marşın güftesi Faruk Nafiz Çamlıbel ile Behçet Kemal’e aitti. Cumhuriyetin onuncu yıl kutlamalarına yetişmeliydi.” Cemal Bey, hem Cumhuriyet coşkusunu hem de marş görkemini yakalamak için epey uğraşır. Bestesini ağabeyi Ekrem Reşit Rey’e onaylatmak ister. Ona beğendirinceye kadar tam dokuz kez yırtar, baştan yazar. En sonunda mehter takımının ritmik yapısı aklına gelir. (Koro girmeden önce orkestranın başlangıcında bunu duyarsınız.) Marş sözlerinin müziğe uygunluğunu da (prosodi) dikkate alarak besteleyip tamamlar. Sonra Ankara’ya jüri önünde dinletmeye gider. Sunumda, piyanoyla kendine eşlik ederek söylemeye koyulur. Seçiciler kurulunda bulunan zamanın Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan’dan bir eleştiri gelir: “Cemal Bey, müzik majör başlayıp akarken birden ‘Cumhuriyet’ kelimesinde minöre geçiyor. Malum, minör ‘küçük’ demektir. Yoksa siz, bir Osmanlı ailesinin çocuğu olarak, Cumhuriyeti hâlâ küçük mü görüyorsunuz?” der. Cemal Bey sonradan olayı dehşet içinde ailesine aktarır: “O an için bulunduğum salon beynime yıkıldı sandım. Kendimi toparlayıp dedim ki efendim, minör küçük demektir ama bu marşta o manada kullanılmaz. Beethoven Napolyon’un kahramanlıklarına hayrandı. Ona adadığı, Eroica (kahramanlık) senfonisinin ikinci bölümü do minör tonundadır.” Jüriden bir başkası Fransız milli marşı Marseillaise’in de minör tonunda olduğunu hatırlatır. Ve böylece marş kabul edilir. Bugün, sözleri, temposu ve müzikal yapısı ile dimdik ayakta durmakta.

FAZIL SAY’DAN 100. YILDA YENİ BİR MARŞ

Bu hafta 23 Nisan’da, sosyal medyada ilk kez seslendirilen ve çeşitli tartışmalar yaratan Fazıl Say’ın 100. Yıl Marşı’nı dinledik. İzmir Belediye Reisi Tunç Soyer tarafından ısmarlanmış, büyük bir ekip tarafından hazırlanmış: Kocaman korolar, kocaman bir orkestra, Fazıl Say’ın kendisi de piyanoda yer almış. Orkestra şefi Can Okan’ın dinamik yönetimi ve koro şefi İlhan Akyunak’ın katkısıyla, Ahmed Adnan Saygun Senfoni Orkestrası ve Korosu ile Genç Koro (Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi Korosu) tarafından seslendirilmiş. Ayten Mutlu’nun “Ver Elini” şiiri kimi değişiklikle marşın sözleri olarak kullanılmış. Fazıl şöyle diyor: “Bir marşın halk tarafından sevilmesi ve söylenmesi on yıllara uzanan bir süreçtir. Kolay değildir. ‘2023’te tek 100. Yıl Marşı benim olacak’ diye de bir şey yok. Pek çok proje olacaktır.” Vokal müzikte “prozodi” (notanın söze uygunluğu) başlı başına bir sorundur. Türkçe ise bu konuda zorlanan bir dildir. Daha özel bir çalışma ister. Örneğin “yıkalım karanlığı”, “Atamın gözlerinde”, “yaaansın bu dünya”, gibi birçok uyuşmazlık var. Bunları Fazıl’ın da duymamış olması düşünülemez. Ben, aceleye geldiğine, bir kez daha gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorum. Sonuçta her birimiz bir dilbilimci değiliz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları