Gülengül Altınsay

Futbol Sadece Araç

01 Ocak 2015 Perşembe

Federasyon başkanı gidemediği için gitmiyor. Spor yazarlarının bir bölümü gitmiyor. TV yorumcularının hiçbiri gitmiyor. Kulüp yöneticileri gitmiyor. Ve artık taraftar da gitmiyor. Ama taraftara sürekli “tribünleri doldurun, takımınızı destekleyin” çağrısı yapılıyor. Buna karşın saha kapatmakta, tribün kapatmakta dünyanın önde gideniyiz.
Üç kişi sahaya giriyor, saha kapat. Beş kişi küfretti, saha kapat. Ve tüm taraftarı cezalandır. Dahası futboldan soğut. Taraftar yok ama yöneticiler var. TV yayını var. Ve en son, en komik ceza da yorumcu Ahmet Çakar’a geldi. Tribüne girememe cezası bu. Sanki Çakar maçları hep tribünden izlermiş gibi. Statların yolunu unutmuş birine stada girmeme cezası! Komedinin âlâsı…

Taraftar nöbete!
Cezalandırılan hep taraftar. Yöneticilerin azarladığı hep taraftar. Potansiyel şiddet kaynağı görülen hep taraftar. Terbiye edilmesi, başından sopa eksiltilmemesi gereken hep taraftar.
Öte yandan para kaynağı görülen de hep taraftar. Ondan sonra da taraftara, “statlara gidin, takımı yalnız bırakmayın” diyorsunuz. Taraftar olmazsa çok rahat edecek olan muktedirler seyircisizliğe ağlıyor şimdi. Futbol yerlerde sürünürken futbolla güç kazanmış, köşe başlarını tutmuş insanlar futbolun sorunlarını tartışıyor, güya çözüm arıyor. Kendi yarattıkları sorunları kendilerine rağmen çözerler mi dersiniz?

Oyun bahane
Ama rant sisteminin dönmesi gerek. Nazikleştirerek “bahis” dedikleri kumar endüstrisinin devam etmesi gerek. Yayın haklarından gelen o tatlı paraların kasaya girmesi gerek. Milyonlarca Avro’luk gereksiz transferlerin sürmesi gerek. Ekranlarda hiç fikir yürütmeden yorumlar yapanların astronomik paraları cebe indirmesi gerek. Ben futbolun muktedirleri için futbolun kalitesinin ya da adaletli oynanmasının önemli olduğunu sanmıyorum.
En önemli şey sonuç almak. Bir şekilde kazanmak. Dolayısıyla futbol tamamen sonuca odaklı bir oyun artık. Bu yüzden futbolcusu, teknik direktörü, yöneticisi, yorumcusu sadece sonuç almaya kafa yoruyor artık. Çünkü, eskiden şampiyon olanın kazandığı parayla bugün şampiyon olanın kazandığı para çok farklı. Dolayısıyla futboldan kazanç da kayıp da çok büyüdü. Hele bahis falan da girince işin içine futbol sadece sonucu merak edilen bir faaliyete dönüştü.
Kimse oynanan oyunu merak etmiyor artık. Ha zar atmışsın ha kumarhanede kol çekmişsin. Onun için “şerefinle oyna, hakkınla kazan” ilkesi bir hayal ya da bir saflık haline getirildi. Tam da böyle bir ortamda Passolig’i çıkardılar başımıza. Bu bir kere anayasanın kişisel bilgilerin gizliliği ilkesine aykırı bir uygulama. Neymiş? Bu kadar zorlamanın amacı tribün şiddetini önlemekmiş. Bir kartla şiddetin nasıl önleneceği bir muamma ama mesele sadece bu kadar mı? Şiddet sadece tribünlerde değil her yerde var. Siz önce kadına şiddeti önleyin mesela. Sanki tek derdimiz tribündeki şiddet. Hiç inandırıcı değil. Bu ülke futbolseverlerinin, statta maç izlemeyi zorlaştıracak önlemlere ihtiyacı yok. Statta maç izleme hakkını güvence altına alacak, maç izlemeyi yüreklendirecek önlemlere ihtiyacı var.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hakkıyla 24 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları