Demokrasinin Kozmetiği

22 Haziran 2011 Çarşamba
\n

Geçen pazartesi, bol tatilli, renkli, şık magazinli günlere doğru koşar adım ilerleyen medya için verimli bir gündü. Bir yandan tutuklu vekillerin durumu ile ilgili gelişmeler izleniyor, CHP içindeki sendromlar gözleniyor, diğer yandan Suriye Cumhurbaşkanı Esada kulak kabartılıyordu.

\n

Dikkat ettim, dakika tuttum, Esadın kendi meclisine hitabından tamı tamına dört dakika sonra anlı şanlı TV kanallarımız, muhalefetin Beşşar Esadın konuşmasından tatmin olmadığını ilan etti. Aman yanlış anlaşılmasın, ben babadan miras cumhurbaşkanı Esadın dostu falan değilim, onun dostu Sayın Erdoğandır ve tabii dost acı söyler, acı söyleyince de bizim Başbakanımızın üslubunu biliyorsunuz. Ama Başbakan da, Cumhurbaşkanı da bu konuda medyadan daha ihtiyatlı konuştular. Sayın Gül, Yetmez ama evetbile dedi.

\n

Peki medya biraz daha temkinli olmalı, gerçeği aramak için biraz zahmet etmeli, görünen gerçekle gerçek arasındaki ilişkiye, diyalektikten vazgeçtim, hiç değilse analitik, çözümleyici yaklaşmalı değil mi? Ya arkadaşlar bir durun, bir dinleyin bakalım ne diyor bu Beşşar demeye kalmadı... Bu ne hızdır, bu ne cevvaliyettir, anlayın artık ne kadar çalışkan medyatörlerimiz var...

\n

Gerçi bizimkilerin işi pek de zor sayılmaz, Batı haber ajansları, şablonu hemen, alelacele ve derhal sürdüler kanlı canlı piyasaya. Bizimkilerin işi de ne kadar kolaydır artık düşünün.

\n

Siz nehir kenarındaki kurtla kuzunun hikâyesini bilir misiniz?

\n

Bilirsiniz. Bu hikâyede nehrin yukarısında konumlanmış ve konuşlanmış olan Batının ve onun pek becerikli medyasının hızı göz kamaştırdı.

\n

Olsun! Hız iyidir!

\n

***

\n

Hız iyidir, bizim medyanın ustalarından daha hızlısı da bulunmaz. İşte size canlı bir örnek. Bir süredir aktif genel yayın yönetmenliğinden nehir kenarına geçmiş olan ve pek güzel yazılar yazan, sık sık da nehir kenarı notlarını zenginleştirmek için dünyanın sayılı merkezlerine uçan Ertuğrul Özkök Berlinden Londraya gitti geçenlerde. İzlenimlerini de sıcağı sıcağına aktardı.

\n

Şöyle yazdı: Yukarıdan ve dışarıdan bakınca Türkiye çok iyi görünüyor. Eksik olan şey demokrasinin estetiği ve kozmetiği, inşallah bu dönem onu da düzeltiriz.

\n

Bu, genel kabul gören, zamanın ruhuna pek uygun bir taleptir aslında.

\n

Adalet Bakanlığı da harekete geçti zaten; bakanlığın kitaplı, terazili ambleminin kaldırılmasına, yerine başka bir sembol bulunmasına karar verdi, yarışma açtı. Aslında adaletin bir elinde terazi, gözleri bağlı, öbür eli keskin kılıçlı bakiresini de tedavülden kaldırmak, her yerde değiştirmek gerekir.

\n

Bilirsiniz, gözü bağlı, elinde keskin kılıç taşıyan, tanrılar tanrısı Zeustan iki çocuk sahibi bakire, Yunan mitolojisinden mülhemdir, tüm dünyada adaletin simgesi olarak kullanılır. Göklerin hâkimi Uranüsle, yeryüzünün, toprağın tanrıçası Gaianın kızı Themisin gözleri sanığı görmesin de torpil geçmesin diye bağlı, eli adaletin ne kadar keskin olduğu anlaşılsın diye kılıçlıdır.

\n

İşe kendi ambleminden başladı Adalet Bakanlığımız. Umuyorum ve sanıyorum daha milli, muhafazakâr ve demokrat bir sembol bulunacak, demokrasimizin estetiği ve kozmetiği böylece Özkökün dediği gibi bir nebze daha düzeltilmiş olacaktır.

\n

***

\n

Bu arada estetik ve kozmetik konusundaki gelişmeler bu kadarla da sınırlı kalmamıştır. Yeni HSYK ile uyumlu ve estetik bir tarzda çalışamayacakları anlaşılan bazı hâkim ve savcılar da başka yerlere atanmışlardır. Bu adımı daha başka estetik düzenleme ve operasyonların takip edeceğine de inanabilir, güvenebilirsiniz.

\n

Medyamızın hızla bu operasyonlardan nasibini alacağı, çiçeği burnunda bir vekilin buyurduğu üzere kendisine çeki düzen vereceği”, “vereceği ne demek operasyonlara çoktan başladığı malumunuzdur.

\n

Her neyse, Özkökün, paşa olanın değil, nehir kenarındakinin söylediği gibi demokrasimizin eksiği estetik ve kozmetiktir. Yoksa Türkiye yukarıdan ve dışarıdan bakılınca çok iyi görünmektedir.

\n

Ah bir de içeriden iyi görünebilse!

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları