Kim Yapıyor Bu İşleri?

25 Mayıs 2011 Çarşamba
\n

\n

Nihayet siyaset sahnesinin güçlü, güçsüz, mağdur, muktedir, becerikli, beceriksiz tarafları arasında bir fikir birliğinden söz edebiliriz. Pek güzel dizayn edilmiş AKP’nin lideri de CHP’den sonra MHP’yi de dizayn ediyorlar dediğine göre, sorulması gereken soruya gelmiştir sıra.

\n

Kim dizayn ediyor?

\n

***

\n

Bu soruyu yanıtlamak hem kolay, hem zordur. Kolaydır; 1980’lerden bu yana dünyada olup bitenlere bakar, yaşanan köklü değişimin hızlanan ivmesini de dikkate alırsanız kim sorusunun yanıtını da kolayca bulursunuz.

\n

Zordur, çünkü bu yaklaşımınıza taraftar bulmakta zorlanırsınız. 1980’lerde büyük bir güç birikimiyle harekete geçen neoliberal dalga, sistemleri değiştirmiş, rejimleri altüst etmiş, ülkeleri bölüp parçalamış, kısacası tüm dünyaya yeniden nizam vermek, onu bir kere daha dizayn etmek için elinde geleni yapmıştır. 2000’li yıllar emperyalizm için çok önemli bir bölgenin, Ortadoğu’nun yeniden elden geçirilmesi yıllarıdır.

\n

Zordur, çünkü bilgi ve bilinç değiştirilmiştir.

\n

Şimdi büyük ölçüde ideolojik olarak yenilenmiş dünyada ellerini çabuk tutuyorlar.

\n

Osmanlının yıkılış sürecinde İngiltere ve Fransa tarafından hazırlanan iki diplomatın adıyla Sykes-Pico planı olarak adlandırılan yeni düzenleme, Anadolu devrimi nedeniyle tam olmasa da, büyük ölçüde gerçekleşmişti.

\n

Ama eskimiştir. Kapitalizmin devre araları gittikçe kısalan krizleri 1980’lerde başlayan dönemin bu yeni evresinin hızla kapatılmasını gerektirmektedir.

\n

***

\n

Bu genel bakışın bugün Türkiye’nin yaşadığı mikro ölçekteki politik krizi anlamayı kolaylaştıracağından hiç kuşku duymuyorum.

\n

Kim dinliyor, kim çekiyor, kim servis ediyor sorusuna bulacağınız yanıtlar, sizi tetikçiye götürebilir, ama önemli olan tetikçi değil, arkadaki güçtür.

\n

Bu gücü görmek istiyorsanız, bölgede hızlı bir gezi yapmanız gerekecek. En iyisi Irak’tan başlayın. Tunus’a, Mısır’a, Libya’ya ve şimdi Suriye’ye kısa zihinsel ziyaretler yapın. Kolay dizayn edilebilecek ülkeler manzumesini böylece geçtikten sonra İran’a da uzanın isterseniz.

\n

Elinde nükleer güç bulunduğu bilinen Pakistan’da neler olup bittiğini de kuşkusuz dikkate almalısınız.

\n

Ve sonunda dönün ülkenize.

\n

Kim, kimi, neden dinliyor; kim film çeviriyor, kim çağımızın büyük icadı internet üzerinden servis ediyor sorusunu da sormayın artık.

\n

***

\n

Bütün bu tablo içinde o kahredici dönüşümün sonrasında siyaset sahnesinin dışına itilmiş solun, gerçek sol düşüncenin de başına gelenleri düşünmesi, güçsüzleştirme operasyonlarında canla başla hizmet veren, sol düşünce dünyasına sızmış, orada yuva yapmış, ideolog tetikçileri tanımasında yarar vardır. Eğer sol etrafına örülmüş duvarı yıkacak, sokağı genişletecekse onları tanımalı ve onlardan kurtulmalıdır.

\n

Onlar için çok iyi tanımlar vardır siyaset ve edebiyat tarihinde.

\n

Tarih her devrinde onları bildi. Kitabına yazdı.

\n

Çünkü her devirde ve her yerdeydiler.

\n

Şöyle anlattı Nietzsche onları: Bir zamanlar pervaneler ve genç şairler gibi kanat çırparlardı ışığın ve özgürlüğün çevresinde. Ama biraz daha yaşlanıp kanları biraz daha soğuyunca hemen karardılar, homurdanmaya başladılar ve ocak başlarına tünediler... ‘Biz yeniden sofu olduk’- böyle itirafta bulunurlar bu dönekler, bazıları ise hâlâ itirafta bulunamayacak kadar korkaktırlar. Onların gözlerine bakarım, onların yüzlerine ve kızaran yanaklarına konuşurum: Sizler yeniden dua edenlersiniz.

\n

Sayfalar dolusu yazıyorlar. Hepsinin de meramı, krizlerden kurtulmak için debelenip duran, tüm coğrafyalarda kendi borusunun ötmesini isteyen sisteme solun boyun eğmesini sağlamaktır.

\n

Ancak herkes kendileri gibi olunca ruhlarını rahatlatacaklarını düşünen, insanı aşağılayan duacılardır onlar.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları