Hikmet Çetinkaya

Günbatımı Notları...

26 Ocak 2009 Pazartesi

Yaşamın derinliklerine indiğimde, kimi zaman ıssız bir deniz kıyısında olurum, kimi zaman beni yalnız bırakıp giden kentleri anlatırım...

Aşkın yüceliğinden, sevgiden, tutkudan, ayrılıktan söz ederim!

Çocukluk düşlerimi yazarım, gündemin en yoğun olduğu zaman... Son tren saatlerinde istasyonlarda dolaşırım...

Karlı bir kış gününde Sandıklıdan Eskişehire gidişimi... Babamı, annemi... Kimi zaman aile bireylerini...

İlkyaz sürgün verdiğinde Urla iskelesinde Tanju Okanla salaş balıkçı meyhanesinde balıkçı dostlarla kurduğumuz sofraları... Tanjunun o muhteşem sesiyle Kadınımşarkısını nasıl içten söylediğini...

Manolya Pastanesinde kış akşamlarımda Yusuf Atılganla yaptığımız sohbetleri...

Manisa Lisesinin tam karşısındaki çay bahçesini, Jean Paul Sartreın Mezarsız Ölülerini Kız Enstitüsü Salonunda oynadığımızı ve ayakta alkışlandığımızı...

Elbet Manisanın gözleri karanfil gibi yanan güzel kızlarını... Kız Öğretmen Okulu önünde gece yarısı gezintilerimizi...

Canım sıkılır, yağmur yağmaya başladığında...

İçimde çocuksu bir ses, nedense hüzünlenir ansızın.

Tam yazının ortalarına geldiğimde, parmaklarım klavyenin tuşlarına gitmez.

***

Gece soluk alıp verirken gözkapaklarım ağırlaşır...

Bir şaşkınlık başlar bende, görülmeye değerdir.

İşte o zaman bir şiir gelir aklıma, bazı dizeleri unutulmuş Phillipe Jaccottetin günlüğünden:

Bir zamanlar

ben ürkek, ben cahil, ben güç bela hayatta,

resimlerle örterek gözlerimi

yön vereceğimi sandım ölülere ve ölenlere

.........

Ben sığınmış bir şair

ben harcanmış, az acı görerek

oralara kadar yollar çektim ha!

şimdi söndü lamba,

daha çok geriniyor, titriyor,

usulca yeniden başlıyorum hayata.

İnci Aralın Hiçbir Aşk Hiçbir Ölümünü ve İçimden Kuşlar Geçiyorunu (Turkuvaz Kitap) ikinci kez okurken acıları, tasaları, aşkı, evliliği ve özgürlüğü sorguluyorum.

İnci Aral yaşadıklarını hiçbir şeyin arkasına sığınmadan irdeliyor.

“Ölü Erkek Kuşlar”ın izdüşümü... Ölümün eşiğinde yalnız ve umutsuz kalmış Sara...

Iraklı şair Abdülvahap el Beyatinin Fırtınasını anımsamaya çalışıyorum zor olsa da:

Öldüremeyeceksiniz beni/Kaçıramayacaksınız/Işığından güneşin/Ne de şiir söyleme sevincinden/Kuramayacaksınız darağacını/Aşka şaire güle karşı

Diane Haegerin Yakut Yüzükü, Daniel Kehlmannın Dünyanın Ölçümü, İrfan Yalçının Yorgun Sevda Can Yayınlarından çıktı.

İrfan Yalçının romanını bir solukta okudum...

Umudunu yitirmiş bir kadın ve yenilediği ruhu!

Fatih Atilanın Dargeçiti (Öncü Kitap) 2003’te çıkan Ölü Canlargibi derinden etkiledi beni...

Su Yayınlarından bir ilginç kitap... Sürgün bahçesinin solan renkleri Molokanlarbir halkın tarihini anlatıyor.

Samim Kocagözün On Binlerin Dönüşüyine Literatür Yayınlarınca basıldı. İkinci Dünya Savaşı sürecinin Türkiyedeki yansımaları... Yurtseverlik bilincinin şoven duygulardan arındırılması... Recep ve Halitin öyküsü.

***

Issız bir deniz kıyısında olmalıyım...

Pencereden dışarıya bakıyorum. Duvarları beyaz badanalı, çatısı kiremitli evin üzerinde güvercinler kanat çırpıyor yine.

Kareli defterimi elime alıp, bir şeyler yazmak istiyorum umut üzerine...

Jacques Dupinin yazdıkları gibi:

...Yürümek olanaksızlaştığında, ayaktır patlayan, yol değil. Sizi aldatmışlar. Yalındır ışık. Ve tepeler yakın. Kapınızı çalarsam yanlışlıkla bu gece, açmayın. Açmayın daha. Yüzünüzün yokluğu tek karanlığımdır benim.

Ağaçların kapkara örgüsünde umut ve umutsuzluk yarışıyor.

12 Eylülün karanlığına benzeyen korku gölgeleri insanların odalarında dolaşıyor.

Çoktan sönmüş bir yıldız ve sabahın ilk saatleri... Belki Karadenizde bir kıyı kasabasında olacağım, belki de Miletosun ışıklarla donatılmış günbatımında bir balıkçı meyhanesinde...

Tanju Okanın Kadınım şarkısını dinleyeceğim bir kadeh kırmızı şarap eşliğinde...

Dışarıda ise yağmur yağıyor olacak!..

[email protected]

Faks numaramız: 0212 343 72 69



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları