Fidan Berkin

15 Mart 2014 Cumartesi

Değerli dostumuz Sait Beyhan Çıngı öneriyor:
“Bugün bir fidan dikin, adı Berkin olsun.”
Sait Ağabey iyi niyetli, içten... Bugün o fidanları dikeceğiz. Yarın, uygarlıktan, iyi insanlıktan en ufak bir pay almamış yobaz takımı, çocuklarımızı öldürdükleri gibi, fidanlarımızı da kesecekler. Arsası için rüşvet alacak oğulcuklar. Babacıklar, dolarları istifleyecekler evlerinde. Paragözler üstüne AVM dikecekler, şişirecekler göbeklerini ve ceplerini. Onların seçtirdikleri, meydanlarda hönkürecekler. Bilmem nerelerinde kıl olmaya hevesli haybecilere demokrasi nutukları atacaklar.
O ince gülüşlü çocuk Berkin’i unutmayacaklarını söylüyor toplumun bilinçli kesimi. Şimdilik!
Bugün kim hatırlıyor, 1960’ta polis kurşunu ile öldürüldüğünde daha 20 yaşında olan Turan Emeksiz’i? Bugünküler gibi diktatörlük hevesine kapılan DP iktidarına karşı çıktığı için vurulmuştu. Adını Malatya’da liselere, caddelere vermişlerdi. Sildiler sonra...
Fidan dikelim; astırmayacaksak, kestirmeyeceksek, vurdurmayacaksak! Dikmek yetmiyor, diri tutmak, direnmek gerekiyor.

Huzursuzluk
Herkes birbirine soruyor: 
- 30 Mart’tan sonra ne olacak? 
- Bu bir seçim değil de, Türkiye’de bir dönüm noktası gibi... 
Herkeste bir huzursuzluk: 
- Komşular komşulara, bölgeler bölgelere, sokaklar sokaklara öfkeli. Diş bileyen bileyene. 
Kuruntu almış yürümüş: 
- Boğaz boğaza girmesek bari. 
Söylenti gırla: 
- Bir kesim gizli gizli kavgaya hazırlanıyormuş... 
- Yıllardır kurgulanıyordu, tezgâha yatırılmıştı. Sıra ameliyata mı geldi? 
- Bizi de mi Balkanlaştıracaklar? 
- Dilim dilim, bölüm bölüm, parça parça mı edecekler? 
- Kuzeyimiz, güneyimiz, sağımız, solumuz savaşta. Bize de mi bulaşacak? 
- Ya bulaşırsa? 
Siyasal İslamcılar, numaracılar, etnikçiler, ırkçılar, “yetmez”ciler ve sivilcilerle, yolsuzlukla, uğursuzlukla yıkılan ulus bilinci sonucunda gelip vardığımız yer: 
Bir kara bulut tepemizde dolaşıyor sanki. İndi inecek, patladı patlayacak... 
Herkesin sağduyulu olması, yitirilmiş olan ulus bilincine yeniden sahip çıkması gereken bir bulanık döneme gireceğimize ilişkin ciddi belirtiler var. Aman dikkat!

Ne Yapsın Bekir Ödemiş?
Bekir Ödemiş’e kızanlar var, “Düne kadar CHP’den aday adayıydı, niye DSP’ye geçti, Çankaya’dan belediye başkan adayı oldu” diye. 
Ne yapsın Bekir Ödemiş? 
Yıllarca siyaset yapmış. Abdullah Çatlı’nın memleketi Nevşehir’de kimse aday olmazken Ürgüp’te belediye başkanı seçilmiş. Daha sonra CHP görev vermiş, Nevşehir’de milletvekili seçimine girmiş, partisinin o ilde yıllardır alamadığı oy oranına ulaşmasına karşın seçim yitirmiş. 
CHP, bu kez “Git Anadolu’daki belediyeleri eğit” demiş, her hafta sonu il il dolaşıp o görevi de sorumlulukla yerine getirmiş. En son Çankaya’dan aday adayı olmuş. Yoğun bir kampanya yürütmüş, çalışmış, didinmiş. İlgi de görmüş. Ama, aday koymamışlar. 
Bekir Ödemiş bir siyasetçi ve çabasının karşılığını da görmek istiyor. CHP’de karşılık göremeyince, gidip MHP’de, AKP’de değil, benzer çizgideki DSP’de çalışıyor ve bunu da en doğal hakkı olarak görüyor.

Cemaatin Oyu 
Saf CHP’liler, cemaat takımının yerel seçimlerde kendilerini destekleyeceğini sanıyorlar. Oysa, illerden gelen bilgiler, durumun hiç de öyle olmadığını gösteriyor. Cemaat, CHP’yi geçmişte nasıl algılıyorsa, bugün de aynı çizgide. “Peki, cemaat oyları nereye yönelecek?” derseniz: Güneydoğu’da Saadet Partisi’ne, Doğu’da ve Batı’da ise MHP ve BBP’ye kayacak gibi görünüyor. Genel kanı: AKP’den kaçacak sağ oylar, MHP’nin oy oranında geçmişe oranla bir yükselmeye neden olacak.  

ABD Endişeli
CHP heyeti ABD’deydi. Siyasetçilerle, bürokrasiyle, sivil toplum, düşünce kuruluşları ve basınla görüştüler. Heyette yer alan Bursa milletvekili Aykan Erdemir, izlenimlerini aktardı:
“Türkiye’nin geleceğine ilişkin son derece kaygılılar. Türkiye’de demokrasinin, hukuk devletinin, bürokratik teamüllerin, kurumlar arası denge ve uyumun çok uzun yıllar ve çok büyük emekler sonucu inşa edildiğinin bilincindeler. Erdoğan’ın rüşvet ve yolsuzluk skandalını örtme çabasıyla Türkiye’nin tarihsel ve kurumsal birikimini riske atmaya hazır olmasından dolayı endişeliler. Bunu yalnızca demokrasi ve ekonomiye değil, aynı zamanda da bölgesel istikrar ve barışa yönelik de bir tehdit olarak görüyorlar. Herkesin hemfikir olduğu bir görüş de Erdoğan’ın bir ‘çıkış stratejisi’nin olmadığı yönünde. Başbakanlığı bırakabileceği, dokunulmazlık zırhından vazgeçebileceği ve siyasetten çekilebileceği bir senaryonun artık mümkün olmadığını düşünüyorlar. Yüce Divan ya da ülke dışına kaçış dışında opsiyonu kalmayan Erdoğan’ın, tüm gücüyle ve son ana kadar çetin bir mücadele vereceğini öngörüyorlar. Bu nedenle de seçim hileleri de dahil her türlü olağandışı yönteme başvurabileceğine ilişkin bir endişe var.”
ABD’nin büyük desteği ile başa gelenin hali açısından düşündürücü...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları