‘Geri Alacağız’

26 Nisan 2014 Cumartesi

Geçmiş CHP yönetimlerinde görev almış Algan Hacaloğlu’nun hazırladığı uzun seçim değerlendirmesinden kısa bir bölüm
“Yeni filiz, CHP’de eksen kaymasının görünür simgesini oluşturdu... Partimiz, YCHP olarak tanımlanarak, ‘Partinin geçmişi, birikimleri, ilkeli duruşu ve programı’ göz ardı edildi.
Kampanya süresince kullanılan, Sayın Genel Başkan tarafından sık sık tekrar edilen, adayların basılı seçim dokümanlarında yer alan, ancak parti programında temeli olmayan ‘Yeni Filiz’ söylemi, ömrünü partiye adamış örgüt emekçileri tarafından yadırgandı; bu ilkesiz ve kuralsız sözde açılım, parti içinde çok ciddi yabancılaşma yarattı. Keza, kampanya süresince ‘Yeni Filiz’ söylemini simgeleştirmek için, parti tüzüğünde yer almadığı halde yaygın olarak kullanılan ‘mavi bayrak’ ile ‘beyaz rozet’, ‘gerçek CHP’lilerin’ motivasyonunu büyük ölçüde yıprattı. Bu duyarsızlıklar ortamında, Sayın Genel Başkan tarafından halkın, MHP’nin tescilli simgesi ‘kurtbaşı’ işareti ile selamlanması parti yöneticilerinin bir bölümü tarafından doğal karşılanabildi!”
Son günlerde nerede bir CHP’li görsek, sanki söz birliği etmişcesine “CHP’yi geri alacağız” diyor.

Utanç
Önce liselerde beden eğitimi bir saate indirildi. Gelen tepkiler üzerine iki saate çıkarıldı. Bu kez, meslek liselerinde beden eğitimi dersi, geçen şubat ayında kaldırıldı. Öğretmen ve velilerin savaşı üzerine bir kısmına 2 saat beden eğitimi dersi yeniden konuldu. Ama sağlık meslek ve sosyal bilim liselerinde beden eğitim dersi yine yasak!
AKP’nin beden eğitimi dersi ile bu kadar uğraşmasının tek nedeni var: Onlara göre, insan bedeni utanılacak bir şey çünkü...

Ayıp Yapmışız
Recep Tayyip Erdoğan’ın savunmanları, bu köşede yayımlanan kimi eleştiriler ve yorumların Cumhuriyet’in bilgisunar sitesinden çıkarılması ve onlarla ilgili cevap hakkı tanınması için noter kanalıyla bildirimde bulundular.
Bildirime göre; biz eleştiri yazılarımızda, “iftira atmışız, gazetecilik ilkeleri ve hukuku fütursuzca” çiğnemişiz. Yazdıklarımız, “siyasal iktidara karşı yürütülen kirli savaşta her yolu meşru sayan, yalan ve iftirada birbiri ile yarışan sözde gazetelerin ve sorumsuz siyasetçilerin yürüttükleri psikolojik savaşın bir parçası” imiş. Bu “pis iftira”nın hedefi de belliymiş...
En önemlisi: “Adalet ve tarafsızlığa saygılı olmalıymışız...”
Adalet ve kalkınmanın gerçekleştiği bir ülkede; ailecek yapılan balkon konuşmalarını dinlemeye gideceğimiz yerde bakın biz neler yapmışız... Kendimizi çok ayıpladık doğrusu...
Bir küçük dipnot: Öğrendiğimize göre, bize gönderilen bu bildirimin tıpkısı ve aynısı “sözde gazete”lere ve onların yazarlarına da iletilmiş.
Seçimden önce “Hesap soracağız” deniyordu ya... O dönenceye girmiş bulunuyoruz.

Ütopya Ölmüş Diyeler...
Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeni CHP’yi oluştururken İstanbul’dan milletvekili yaptığı Prof. Dr. Binnaz Toprak, Habertürk ile yaptığı söyleşide demiş ki:
“Marksist ütopya öldü, sınıflar yerine kimlikler öne çıktı.”
Biz de CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Oğuz Oyan’a sorduk:
- Sayın Oyan, Marksist ütopya öldü mü?
- Hayır ölmedi. Kapitalizmin sistemli eleştiri ve analizinin Marksist teori tarafından yapıldığı gerçeği değişmemiştir. Marksist teori; durağan değil, sürekli olarak 150 yıldır kendini besleyen bir kuramsal alandır. Dolayısıyla Marksizm rehberi olmadan sistemi anlamak, eleştirmek ve sisteme alternatif üretmek mümkün değildir. Hele de, kapitalizmin, küreselleşme denilen emperyalizm aşamasının en üst noktalara ulaştığı ve aynı zamanda kendini sürdüremez hale geldiği dönemde. Sistem şu an kendini yeniden üretememe sorunu ile yüz yüze. Büyük çevre ve savaş felaketleri kapıda. Kapitalist sistemle insanlık bir yok oluşa doğru gidiyor.
- Sınıflar yerine kimlikler mi öne çıktı?
- Sınıfların yerine kimliklerin geçebilmesi için uzun bir süredir çaba gösteriliyor. Sanki sınıflar silinmiş ve onun yerini sadece kimlikler ve kültürler geçmiş gibi bir izlenim yaratılıyor. Bu aslında çok zorlama bir alan. Toplumun koşullarının ortaya çıkardığı bir durum olmaktan çok, üretilmiş bir düşünce. Oysa, toplumların nesnel anlamda sınıfsal olarak bölünmüşlüğü ortadan kalkmış değil. Hatta, sınıflar arasında bir yumuşama da söz konusu değil. Tam tersine dünyada gelir dağılımlarına ilişkin araştırmaların da gösterdiği gibi sınıflar arasındaki uçurum giderek büyümekte. Böyle bir ortamda bu gerçeği görmek yerine, sınıfların değil, kimliklerin ve kültürlerin farklılaştığı üzerinden bir söylem tutturuluyor ve bunun ardında bir teorik alan inşa etmeye çabalanıyor. Bütün araştırmalar bu çerçeveye yönlendirilmek, siyaset bunun üzerinden kurgulanmak isteniyor. Hatta son seçim sonuçları da öyle okunmaya çalışılıyor. Kimlik üzerinden yapılıyor bütün değerlendirmeler, ama sınıf analizinin s’si yok. Bu aslında gerçekleri örtmeyi perdeleyen bir işlev görüyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları