Güvensizlik

28 Haziran 2014 Cumartesi

CHP’nin son Parti Meclisi’nde Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığına karşı çıkan 5 kişiden ikisinin görüşleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti içindeki geleceği hakkında kimi ipuçları veriyor: 
Umut Oran: Seçtiğimiz aday, bugünkü siyasi hegemonyaya teslim olduğumuz algısını yaratıyor. Aday belirleme konusunda Sayın Genel Başkanımız inisiyatif aldı, risk aldı ve adayı belirledi. Bunun sonucunda kendisinin, sorumluluğu da cesaretle üstleneceğine inanıyorum. 
Birgül Ayman Güler: Ekmeleddin İhsanoğlu, partinin değil Genel Başkan’ın adayıdır. Aday kararının bir meşruiyeti yoktur. Genel Başkan aday konusunda risk aldığını söylemiştir, o riskin sonucunu tek başına üstlenmek zorundadır. Genel Başkan’a güvensizliğimi ilan ediyorum. 
Bu görüşlere, eski milletvekili Mustafa Kemal Palaoğlu’nun, CHP milletvekillerine yaptığı çağrıyı ekleyelim: 
“Belirlenen aday, biraz İngiliz Muhipleri Cemiyeti, biraz Wilson Prensipleri Cemiyeti adayıdır. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adayı değildir. Disiplin tehditlerinden korkmayınız. Çünkü CHP’de parti disiplini tarihseldir. Bu anlamda asıl disiplin suçunu kimin işlediğini düşününüz ve unutmayınız ki tarih insanları sadece yaptıklarıyla değil, yapmadıklarıyla da yargılar.”

Adaya Tepki  
Kılıçdaroğlu’
nun çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na, tabanı CHP seçmenine yakın kimi demokratik kitle örgütlerinden gelen tepkiler:

Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy: Gösterdiğiniz aday özgürlükleri, demokrasiyi ve sol değerleri temsil eden bir aday değildir. AKP iktidarının “mezhep ve ırk” temelli ayrıştırma siyaseti ile yürüttüğü toplum mühendisliğine; Kürt-Türk, Alevi-Sünni, dinci-laik gibi etnik, dinsel, kültürel kimlikler üzerinden toplumu parçalayan siyaset yapma biçimine halk yanıtını haziranda sokakta verdi. Yapılması gereken, halkın sokaktan yükselttiği özgürlük, saygı, adalet, eşitlik, demokrasi ve barış taleplerini dikkate alan bir siyaset izlemektir.
Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ercan Geçmez: Ya CHP gerçekten değişti, ya da Ekmeleddin Bey değişti. İkisinden birinde bir değişiklik var.
Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği Başkanı Mustafa Özcivan: İhsanoğlu’nun ilkelerimiz çerçevesinde bir aday olmadığını görüyoruz. CHP’nin Deniz Baykal’dan bu yana, sağdan aday gösterme gibi bir yanlış tavrı var. Aynı yanlış yineleniyor. Bunun partiye, demokrasiye ve sol düşünceye bir yarar sağlamadığını hâlâ göremiyorlar.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Müslüm Doğan: Bize uygun bir aday değil. Formatımız belli: Sol, sosyalist, sosyal demokrat boyuttan bir insan. İhsanoğlu’nun da bu boyuta gelecek hali yok.

Neden Utanç Duyuyorsun?
Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’da “Bizi hâlâ 1930’ların CHP’si gibi görmeyin. Yeni şeyler söylüyoruz. Demokrasi ve özgürlüğü savunuyoruz” demiş.
1930’ların CHP’si neler yapmış bir göz atalım:
Bugün büyük bölümü haraç mezat satılmış PTT, Sümerbank, Etibank, Denizyolları kurulmuş; şeker, uçak, bez, basma, demir çelik fabrikaları, tersaneler açılmış. Sanayi kongresi düzenlenmiş, Merkez Bankası ve İstatistik Genel Müdürlüğü kurulmuş, planlı kalkınmaya geçilmiş, demiryolları ülkeyi birbirine bağlamış.
Yükseköğrenimin çağdaşlaşması için Darülfünun’un yerine İstanbul Üniversitesi, Ankara’da da Dil ve Tarih Coğrafya ile Tıp fakülteleri kurulmuş. İlk kadın mühendis ve yargıçlar göreve başlamış. Soyadı Yasası kabul edilmiş, kadınlara seçme, seçilme hakkı verilmiş. Anadolu’ya kitabı, tiyatroyu, kültürü taşıyan Halkevleri, Tarih ve Dil kurumları kurulmuş. Bugünkü anayasa ile de devrim yasası olarak kabul edilen “Bazı Lakap ve Unvanların Kaldırılması, Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceği” hakkındaki yasalar çıkarılmış. 6 ok CHP programına alınmış, daha sonra anayasaya eklenmiş. Konservatuvar açılmış, İş Yasası kabul edilmiş. Balkan Antantı, Montrö Sözleşmesi imzalanmış, Hatay anayurda katılmış. Bu örnekleri 10 katına çıkarmak olası...
Kılıçdaroğlu, bunların hangisini demokrasi ve özgürlük karşıtı buluyor, hangisinden utanç duyuyor olabilir?
Sormak gerek kendisine: Siz ne yaptınız CHP liderlik koltuğuna oturduğunuzdan bu yana?
Kamuda ve Meclis’te kadınların yasaklara bürünmesine göz yummak mıdır demokrasi ve özgürlük? AKP ile PKK’nin yürüttüğü pazarlık sürecine bir köşesinden katılmak mıdır? Bir siyasal İslamcıyı Çankaya’ya önermek midir?
Hem... Madem partinin geçmişinden rahatsızdınız, neden CHP’ye genel başkan oldunuz?

El Ele Yönetecekler 
Yeni kurgu belli oldu:
Anayasa gücünde bir yasa ile “çözüm süreci” denen şeyi yürütmede tek yetkili belirlendi: Recep Tayyip Erdoğan.
Böylece Kürtler, Cumhurbaşkanlığı seçiminde tek yetkilinin başkan yapılmasına destek olacaklar. O da Kürdistan’ı kuracak, “Başkan Apo”yu hapisten çıkaracak. Her ikisi, piyasasever, tam bağımlı, cemaatçi, etnikçi İslam federasyonunu el ele yönetecek, mutlu, mesut yaşayacaklar. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları