Pazartesi sabahı nasıl bir güne uyanacağımızı, belli ilkeleri olan gazeteler ve gazeteciler belirlemedi. Yoksulluk içinde kıvrananlar, haksızlığa uğramışlar, ellerinden tutulmamışlar, unutulmuşlar, sırt dönülmüşler belirlemedi. Aldatılmış olanlarla dogmaların dar kalıplarına sokulmuş bilinçsiz kitle bile belirlemedi.

Her türlü siyasi ayak oyunu, yalan dolan, ortaklık, pişkinlik, satış, pazarlık, kuralsızlık, adeta ilkesizliğin bir potaya boca edildiği ağır kokulu bir eriyikle belirlendi bundan sonra yaşanacak olanlar.

Şu gelecek, bu gidecek; yok bahar gelecek, yok adam gibi adam gelecek diye diye ikinci tur sonrası dağ gibi bir çığ düşecek başımıza.

Meclis tablosu ortada. İktidar iktidarlığını güçlendirerek sürdürecek. Ali Babacan, daha ikinci tur yapılmadan neredeyse bindelik düzeyindeki oylarıyla CHP listelerinden seçilen arkadaşlarını Cumhur İttifakı’na kapılandıracağını şimdiden duyurdu bile.

Ekonomi ortada. Dövizi, altını zor tutuyorlar. Pazartesinden sonra uçtu uçtu oynanacağı söyleniyor. Döviz, altın uçtu mu, fiyatları ve maliyetleri tut tutabilirsen.

Vık vık etmekle, evirip çevirmekle, ıvırıp kıvırmakla işlerin yürümeyeceği belli. Çığ geliyor, ezip geçecek.

Gazetecileri, hak isteyenleri, kadınları, yazıp çizenleri, 1923 Devrimi’ni içlerine sindirmiş olanları, çoluk çocuğunu aç bırakmayıp ailesini geçindirmek peşindekileri dümdüz etmeye hazırlanan dondurucu, ağır bir siyasi ve ekonomik ortam tepemize düşmek üzere.

Daha önce de yaşadık bu tür dönemleri. Boyun eğmedik, ağır yaralı olsak da sıkıntılarla baş ettik. Ocaklarımızın ateşini dağarcığımızda kalmış çalı çırpıyla yeniden yaktık, ilişkilerimizi yeniledik, yıkılmış çatılarımızı onardık, toplaştık, dayanıştık, dik durduk.

Ancak, genellikle yaşanmışlıklardan ders çıkarmadık. Tepemize yine olmadık, kendini bilmez ihtirasları topladık. Yetersiz tutkuların oyuncağı, dindirilmez hırsların tutsağı ettik yapılarımızı. Ödünlere boğdurulduk. Bağnazlığı çöreklendirdik.

Bu son çığ olmalı üzerimize üzerimize basan.

Görevinizi, yüreğinize taş basıp tüm özverinizle, emeğinizle, içtenliğinizle yaptınız; övünün.

Halkın seherine uyanacağımız sabahlar geleceğine inanarak, çalışın.

İçimizin ateşi, üzerimizdeki ışık sızdırmaz buz dağını mutlaka eritecektir, güvenin.

SU UYUR...

FETÖ’nün darbe girişimi gecesi casusluk cemaatinin ordu içindeki unsurlarına hem de Genelkurmay Başkanlığı makamında tam teslim olmasına karşın milli savunma bakanı yapılan, bakanlığı sırasında kendisine özel resmi üniforma diktirip Genelkurmay başkanıymış gibi davranmaya devam eden Hulusi Akar, artık AKP milletvekili. 

Gazeteci Rahmi Yıldırım’ın yeni çıkan “Su Uyur Hulusi Akar” adlı kitabında, terörle, dolayısıyla FETÖ ile de mücadele ettiğini ileri süren AKP’nin milletvekili Akar’a yönelttiği bir soruyu okurumuzla paylaşmak isteriz:

“Kendi emrinle oluşturduğun, Tuğgeneral Nerim Bitlislioğlu başkanlığındaki bilirkişi heyetinin raporunda, 2011, 2012, 2013, 2014 ve 2015 YAŞ toplantılarında terfi eden general ve albayların çok büyük çoğunluğunun darbe girişimine katıldığı belirtilmiştir. Bu YAŞ toplantılarına Genelkurmay ikinci başkanı, Kara Kuvvetleri komutanı ve nihayet Genelkurmay başkanı olarak katıldın, terfi ve atamalara imza attın. Attığın imzalarla FETÖ’nün TSK’de onca mevzi kazanıp güçlenmesine katkıda bulunduğunu kabul eder misin?”