Türkiye, toptan yeni bir siyasi döneme giriyor

16 Mayıs 2023 Salı

Yeni bir gelişme değil... Türkiye’de seçim sonuçlarını uzun yıllardır tarikat ve cemaatler belirler.

Gazetemizin birinci sayfasında geçen cuma günü bir haber vardı: “Şeyhler AKP dedi” Bu habere hiç şaşırmamıştık. Çünkü, her seçim öncesindeki perşembe günü tarikatlar ve cemaatler; şeyhleri, şıhları, hoca efendilerinin - kendilerine ne dedirtiyorlarsa artık - başkanlığında toplanırlar ve seçimlerde hangi partiyi destekleyeceklerine karar verirler. Gerekirse, ayrı ayrı tarikat ve cemaatler aralarında bağ kurar, bir uzlaşmaya giderler. Alınan karar, ertesi günü cuma namazında toplaşan tarikat ve cemaat üyelerine ve onların etkiledikleri çevreye aktarılır.

Öyle görünüyor ki AKP, 20 yılda giderek etkinlik alanını medreseler, sübyan mektepleri, imam hatip okulları, Kuran kursları aracılığıyla toplumda derinleştirdiği için bu yöntem yine çok etkili olmuştur. Patates, soğan ve et fiyatlarının yakıcılığına; yoksulluğun çaresizliğine karşın Prof. Dr. Orhan Öztürk’ün deyimiyle “kul benlik” öne çıkmıştır.

AKP, 20 yılda kendisine bağlı, sadık bir kul çoğunluğu yaratmayı başarmıştır. Saraycı sistem, tam da bu yapıya uygundur.

Seçim sonuçları bir başka gerçeği göstermektedir ki AKP, son 5 yılda Türkiye çapında 7 puan gerilemiş ve yüzde 40’ın altına düşmüştür. Bunun sonucunda 81 ilin 76’sında oy kaybı yaşamış, cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda da yeterli çoğunluğu sağlayamamıştır. Partisi ile Türkiye genelinde önemli ölçüde oy yitiren Erdoğan artık çok rahat değildir. İlk tur sonuçlarına göre, karşısında yüzde 50’yi aşan bir muhalefet vardır.

CHP’NİN DURUMU

Muhalefet kanadına gelince...

Kemal Kılıçdaroğlu, sağ ile ortaklaşması ve Kürt hareketinin desteği sayesinde yüzde 45’i bulabilmiştir. Ancak partisi CHP’yi, 4 sağ partiyi de içine almasına karşın bir sıçrayışa ulaştıramamıştır. 2018 seçimlerine oranla CHP’nin oy oranındaki artış, ancak yaklaşık 3 puan olabilmiştir. Bu üç puanın karşılığını da CHP, 37 milletvekilliğini sağ partilere (Deva 14, Gelecek 10, Saadet 10, DP 3 milletvekilliği) bırakarak ödemiştir.

Birinci turun sonucu ve Meclis seçimlerindeki başarısızlık CHP içinde, ikinci tur sonrası önemli bir sorgulamaya neden olacağı şimdiden kesin gibidir.

SOSYALİSTLERİN DİRENCİ

Seçimler, toplumda azımsanmayacak bir sosyalist direncin olduğunu da göstermiştir. Kimi bölgelerde; Kılıçdaroğlu’nun sağa verdiği ödünlerin de etkisiyle CHP seçmeninin bir bölümünün de kaydığı TİP, SOL Parti, TKP ve TKH’nin toplam oyları yaklaşık 1 milyonu bulmuştur.

Bu rakam, giderek sağcılaşan dünya ve gericileşen Türkiye ortamında dikkate alınması gereken bir gizilgüç ve direnç göstergesidir.

Laik sosyalistlerin bir tarafa itilemeyeceği, yok sayılamayacağı artık anlaşılmalıdır.

İKİNCİ TUR

Saray, ikinci tur için tutacağı yolu, seçim gecesi yaptığı balkon konuşmasında belirlemiştir: CHP’yi; HDP (Yeşil Sol), dolayısıyla PKK ile ortaklık yapmakla suçlayarak Sinan Oğan’a yönelen tepkisel milliyetçi oylara yönelecektir. Hatta Sinan Oğan ile işbirliğine gitme yollarını arayacaktır.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ikinci turda nasıl bir iz süreceğini, yine kendisi, yakın danışmanları ve çevresi belirleyecektir. Bu kadronun, birinci turda yürüttükleri, partinin tabanını ve yetkili oranlarını da zaman zaman dışlayan ısrarlı stratejinin sonuçsuz kaldığını görerek yeni bir çizgiye döneceğini söylemek zordur.

6’lı masa ikinci turda da Kılıçdaroğlu’nun arkasında dursa bile, tabanlarının kayma olasılığı çok yüksektir. Kaldı ki 6’lı masa içinde iki haftalık süreç içinde farklı seçeneklere yönelinmesi konusunda kimi çıkışlar da beklenmelidir.

Partisi geçmişe oranla önemli ölçüde oy yitirse bile Erdoğan’ın birinci turu önde bitirmesi, kendisi ve yandaşları açısından ikinci tur için yadsınmaz bir üstünlüktür. Birinci turda, yıprandığını görerek kendine yakın partileri de ittifakına alarak kayıplarını bir ölçüde giderme becerisini gösteren Erdoğan, ikinci turda da benzer hamleler yapacaktır.

Asıl önemlisi, muhalefetin ikinci tura ilişkin siyasi stratejiyi akıllı yürütememesi halinde, 28 Mayıs’ta Erdoğan’ın yüzde 50’nin çok üzerinde bir oyla seçilerek orantısız bir güce sahip olma olasılığıdır.

Sonuç olarak, dünya egemenlerinin bir kapışma odağı olan Türkiye’deki siyaset, toptan yeni bir döneme girmektedir. Bu dönemde Cumhuriyetçi yurttaşlar, görevlerini yerine getirmenin verdiği bilinçle 1923 devriminin kazanım ve ilkeleri doğrultusunda savaşımlarını hiçbir düşkırıklığına ve moral bozukluğuna yer vermeden sürdüreceklerdir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları