Artık Her Gün 19 Mayıs!

20 Mayıs 2014 Salı

Hepimiz öncelikle şunu hiç aklımızdan çıkarmamalıyız. Artık Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci kurtuluş savaşı başlamıştır! Artık her gün 19 Mayıs’tır!
Muhalefet partilerinin acilen AKP’nin faşist yasalarının çıkması için Meclis’te figüran olmaktan çıkıp, yepyeni bir Meclis oluşturmaları gerekmektedir. Çünkü numaradan da olsa bu ülkede demokrasi varmış gibi yapmak, en başta 17 Mayıs’ta toprağa verdiğimiz 301 ölüyü bir kez daha öldürmektir!
Artık en güçlü sivil örgütlenmeler olan meslek odaları için, dur durak yoktur! Tümüyle devletin ve hükümetin bekçi köpeği haline dönüşen sendikalardan, onların yöneticilerinden bu ülkeye hayırlı hiçbir yasa, teklif ve davranış çıkması mümkün değildir! Bu nedenle meslek odalarına daha fazla iş düşmektedir.
İşçilerin ellerine geçen az miktar paranın bekçi köpeği sendikalara gitmemesi hayırlı bir iştir. Sözüm ona ülkede sendika varmış gibi yapılmaktadır. Bu nedenle işçilerin bu örgütleri protesto etmesi, yok sayması gerekmektedir. Artık “mış” gibi yapmanın zamanı geçmiştir.
Meslek odaları, sahaya indiklerinde, yani komisyonlar kurup, mevcut madenlerde, işyerlerinde iş güvenliği ve iş sağlığını denetlediklerinde, çakma denetimlerden çok farklı bir gerçekle yüz yüze geleceğiz. Ülkemizde emekçilerin büyük bölümünün 18. yüzyıldaki iş koşullarında çalıştıklarına tanık olacağız. Tayyip Erdoğan bu nedenle o “muhteşem!” konuşmasında, 18. ve 19. yüzyıllarda meydana gelen maden kazalarını örnek göstermiştir.
Mevcut iktidarın artık bir uzlaşma kültürü araması için vakit geçmiştir. Şimdi sadece savaşarak ilerlemek zorundadır. Bu nedenle, hâlâ iktidar partisi içinde vicdanlı insanların olacağını düşünmek, bunların harekete geçmesini istemek fazlasıyla saf bir davranış biçimidir.
Öte yandan bilinmelidir ki, sadece madencilik ya da özelleştirilen sektörler değil, tüm sektörler ve işverenler, mevcut hükümete çok şey borçludurlar. Allah’ın adını dilinden düşürmeyen bu hükümet, ülkede 18. yüzyıl vahşi kapitalizmini aratan bir düzenin kurulmasına ve korunmasına kendini adamıştır.
Bu hükümet kul hakkı yiyenlerin, elleri ve yüzleri öldürdükleri insan kanıyla silinmeyecek bir biçimde sıvanmış zenginlerin hükümetidir. Belki de bu yeni kurtuluş savaşında öğrenmemiz gereken en önemli bilgilerden biri budur!
Hep birlikte öğreneceğiz, dualar karın doyurmaz!
Dualar bu dünyadan gencecik yaşında göçüp giden oğulları, kocaları geri getirmez!
Ölen madencilerin yüzlerimize sıçrayan kanlarını umrelere giderek, mevlit okutarak silemeyiz! O kan orada durur! Artık her gün 19 Mayıs’tır! Yeni Meclis’in adresi bellidir. SOMA! Muhalefet partilerinin tüm milletvekilleri SOMA’da canla başla çalışmak için kendilerini örgütlemelidirler! SOMA meclisi adalet komisyonu, SOMA meclisi iş güvenliği komisyonu…
Salı toplantılarını da SOMA meclisine taşıyın. Ve her salı, Tayyip’in artık tüm dünyada komedi şovlarına malzeme olan davranışlarını değil, ülkeyi yeniden saygın ve yaşanılabilen bir ülke yapmak için neler yapmamız gerekir, onları konuşun! Ve o kürsüde her salı sizlere oy veren insanları dinleyin! Yapacak çok şey var!
Hep birlikte yola düşme zamanı!
Şimdi sizlere bir olay anlatmak istiyorum. Minibüse bindim, dört yolcuyuz ve minibüsün ön canımda bir atkı! “KARA ELMAS ZONGULDAK” yazıyor. Ben söze giriyorum: “Şoför bey, Zonguldaklı mısınız?” “Hayır ben Trabzonluyum, öbür şoför arkadaşım Zonguldaklı.” Ben “Son olaylar onu çok üzmüştür herhalde, bu arada son olarak kaç ölü var?” diye sözü sürdürüyorum. Buna yanıt, şoförün yanında oturan beyden geliyor, “301 ölü. Bakan söyledi.” Ben gayet sakin “Ben bakanın sözünü inanmıyorum” diyorum. Şoförün yanındaki adam hemen celalleniyor: “Koskoca bakan yalan mı söyleyecek!” “Ben inanmıyorum” diyorum. Adam neredeyse yerinden fırlayacak, tam o sırada önümde oturan kırmızı başörtülü kadın adama elini uzatıp, “Oturduğun yerde otur” diyor. “Ben AKP’de çalışmış biriyim, öyle çok yalan öyle çok hile gördüm ki, istifa ettim. Ben de bakana inanmıyorum!” Adam şaşırıyor, bu kez arkada oturan genç bir adam söze giriyor. “Bir kere neden bağırıyorsun? Önce dinle, bakan başından beri patronu koruyor, hiçbir şey bilinmediği halde, ilk günden bu madende 18 yaş altı işçi çalışıyorsa ben istifa ederim” dedi. Adam bir an düşünüyor: “Bakın beni yanlış anladınız, ben AKP’li değilim. Vallahi AKP’li değilim.” Hoppala! Ve adam süklüm püklüm yerine oturuyor. Vay canına, artık AKP’li olmak, bir zül olmaya başlıyor. Kan usuldan ve sessizce ülkenin kılcal damarlarına doğru ilerliyor. 301 madencinin kanı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları