Bakan Bey siz neden gülüyorsunuz?

14 Ekim 2015 Çarşamba

“Bir çift güvercin havalansa/ Yanık yanık koksa karanfil/ Değil bu anılacak şey değil/ Apansız geliyor aklıma/ Sevdiğim çiçek adları gibi/ Sevdiğim sokak adları gibi/ Bütün sevdiklerim adları gibi/ Adınız geliyor aklıma” (Melih Cevdet Anday). Katliamda ölen tüm yoldaşlar için saygıyla.
Bu arada, Bakan Bey, siz neden gülüyorsunuz? Ankara’da yer gök acı; yer gök ana, kardeş, dost çığlığı; yer gök ölüm, siz neden gülüyorsunuz?
Kendinizi bir bilgisayar oyununda mı hissediyorsunuz? Gökten parçalanmış insan kemikleri, derileri, kafatasları yağmur gibi yağarken siz neden gülüyorsunuz? Yüzlerce genç insanın, hayalleri uzayın büyük boşluğunda dağılırken, siz hangi hayalin peşindesiniz ki böyle gülüyorsunuz? O anda bir ihale haberi mi aldınız ya da size piyango mu vurdu, öyle neşeli, öyle tasasız gülüyorsunuz?
Bakan Bey, yurt sevgisinin, insan sevgisinin başladığı yer, ailedir. Elbette siz de ailenizi korumak istersiniz, yoksa siz “aman benimkiler emin ellerde” diye mi güldünüz?
Yoksa ilkokul öğretmeniniz sizin canınızı çok mu sıktı, çünkü ölenlerin pek çoğu gencecik öğretmenler, bir çeşit rahatlama mı oldu sizde, bunun için mi gülüyorsunuz? Yoksa.. yoksa hayatı boyunca evine ekmek götürmek için çalışan, haklarını çiğnetmemek için mücadele eden insanlara “Siz kim oluyorsunuz, bu ülkeyi biz yönetiyoruz, her şey bizden sorulur” diyerek, iyi bir ders verdiğinizi düşünerek mi güldünüz?
İçinizden, “bunların iki çift ayakkabıları yoktur ama başkente gelecek parayı bulurlar” diye çok iyi bir kelam bulduğunuzu düşündüğünüz için mi bu gülme? Ya da oynadığını sandığınız bilgisayar oyununda ambulansların 2 kilometrelik yerden yarım saat sonra geldiğini gördünüz, bu size bir artı puan mı getirdi? Onun için mi güldünüz? Yaşasın rakiplerimi atlattım.
Bir yazar, bir anne ve bu ülkenin yurttaşı olarak hangi ruh halinde olduğunuz beni ilgilendiriyor. Her şey bir yana insan biraz rol yapar. Üzgünmüş gibi görünür. Ama siz öyle pervasız bir bakansınız ki, aleni gülüyorsunuz. Bunu anlamak benim için öylesine zor ki, lütfen biraz yardım edin. Söyleyin, “barış” için yürüyen bu insanlar sizin için ne ifade ediyor? Dostlar mı, düşmanlar mı, yurttaşlar mı?
Merak ediyorum, Tanrı’ya inanır mısınız? Bir yolculuğumda artık bir müze olan Nazi kamplarına gitmiştim. Şöyle bir yazı vardı duvarda: “Eğer Tanrı varsa, kendisine inanmam için benim önümde diz çökmesi gerekir.” Şimdi bu yazıyı düşünüyorum, gökten insan parçaları yağarken hangi Tanrı utanmaz. Hangi insan yaşadığı için utanmaz! Fakat siz gülüyorsunuz?
Siz bu ülkenin bakanısınız. Benim, bizim gibi emekçilerin vergilerinden kesilen parayla yaşıyorsunuz. Tanrı size gökten para indirmiyor. Bize karşı bir sorumluluğunuz var. Hemen bu katliamın sorumlularını bulmak! Bu iş gökten insan parçaları yağarken gülmekle olmuyor. Size ödediğimiz paranın hakkını verin! Madem kapitalist bir düzende yaşıyoruz. İşinizi doğru yapın! Gülmeyin! Her yaştan, her görüşten pek çok kadın yoldaşımızı yitirdik. Kadınları ikinci sınıf insan gibi gören bir düşüncenin bakanısınız. Ama sonuçta sizi de bir kadın doğurdu. Sizin de bir ananız, bacınız, kızınız vardır. Onları ağlarken hiç gördünüz mü? Sessizce ağlarlar ama gözyaşları tüm kadınların gözyaşlarıyla oluşturdukları bir ırmağın sularına karışır. Sizin de ananızın gözyaşları Ankara’daki akan kadın gözyaşlarına katıldı. Gülmeyiniz! Gözyaşları sel olmuş akarken gülünmez!
Size söyleyecek söz bulamaz hale geldim. Ama 10 Ekim gecesi, televizyonda sizi gülerken gördüm, bunu asla unutmayacağım. Hiçbirimiz unutmayacağız.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları