Bu altın işi çok karışıktır

18 Şubat 2024 Pazar

Sevgili okurlarım bugün önce değerli yazarımız Füruzan’ı sonsuzluğa uğurlayalım. 

“Füruzan öldü” dediklerinde “Hadi canım, o ölümsüzdür” dedim. Evet benim için o bu toprakların Kibele’siydi. Ve Kibele ölümsüzdür. Bir gün kaderine baş kaldıran gencecik bir kızdır. Bir gün zulmün öldürdüğü oğlunun kemiklerini yıllarca bekleyen bir annedir. Bir gün, kocasının madenden sağ salim dönmesi için dua eden eştir. Kibele tüm kadınların haykırdığı sevgidir, neşedir, aşktır. Ve Füruzan bir Kibele’dir. Bütün zamanların yürek atışıdır. Güle güle. 

Şimdi gelelim haftanın felaketine. Ahmet Muhip Dıranas’ın ünlü Fahriye Abla şiirinde geçen dağları karlı Erzincan’ın İliç ilçesine 8 kilometre uzaklıktaki altın madeninin biriktirdiği siyanürlü toprak dağları çöktü, siyanür ve diğer atıklarla kirlenen toprak milyonlarca yıl Mezopotamya’ya hayat veren iki nehirden biri olan Fırat’a doğru akmaya başladı. Fırat benim için sularında yüzdüğüm, balıklarını yediğim ve akışına her zaman hayran hayran baktığım çocukluğumun nehridir. Şimdi usul usul ölecek.

Biraz bilgilerimizi tazeleyelim. Önce bir düzeltme çünkü Google’a bile bakmayan bazı haberciler siyanürle altın arandığını söylüyorlar. Yanlış! Sodyum siyanür altın arama işleminde değil, topraktan altınla birlikte çıkan madenleri ayrıştırmak işinde kullanılıyor. Çünkü altın en çok gümüş ve bakır madenleriyle birlikte çıkıyor. Bu bilgi bana 2000’lerin başında gittiğim Ovacık Koza Altın Madeni’nde Türk mühendisler tarafından öğretildi. Ovacık altın madeni çokuluslu Eurogold şirketi tarafından kurulmuş daha sonra Koza AŞ tarafından satın alınmıştı. Koza Altın Madeni Türk mühendisler tarafından işletilmekteydi. Onlardan dünyada bulunduğu söylenen 42 bin 500 ton altın rezervinin yüzde 6’sının ülkemizde bulunduğunu ve bu rakamın bizi dünya altın coğrafyasında çok önemli bir sıraya taşıdığını da öğrendim.

Gene aynı mühendisler bana o zamanlarda uzaydan çekilmiş yeraltı haritalarını gösterdiler. Haritaya bakınca şaşırdım çünkü ülkemizin batıdan doğuya her yeri adeta altın bir halıyla kaplıydı. Ve bu altın halı çok temizdi, sadece gümüş ve bakırı ayırmak yetiyordu. Altın madeni kurulmaya başladığında bölgede yaşayan insanlar özellikle köylüler Türkiye’nin her yerinde çok etkili protestolar gerçekleştirdiler. Daha sonraları (ons) altın piyasasına hâkim olan Almanya’nın bu protestoları desteklediği banka kayıtlarıyla ortaya çıktı. Ayrıca protestolara katılanların çocuklarının madende gayet iyi bir ücretle çalıştığını da gördüm. Siyanür havuzu protestolar nedeniyle son derece korunaklı yapılmıştı.

Şaşırıp kalmıştım. Bölge halkı madenin tüm alışverişi bölgeden yapıldığı için artık madene kötü gözle bakmıyordu. Ve maden bir de spor kulübü kurmuştu. Huyum kurusun gördüğüm her şeyi doğru yazdığımdan madenle ilgili şunları yazmıştım: “İyi ki protestolar yapılmış böylece belki de en korunaklı altın madeni bizde!” Bu nedenle epey azar işitmiştim. Adım altın severe çıkmıştı. 

Şimdi gelelim son felakete. Bizim her şeyin suyunu çıkarmak gibi bir huyumuz var. Yeraltı coğrafyamızın altın, gümüş, bakır, mermer döşeli olduğunu uzaydan çekilen fotolarla öğrendik ya, 20 yıl içinde AKP fütursuzca fay hattı geçen yerlere, tarım alanlarına, zeytinliklere, orman bölgelerine binlerce maden ruhsatı dağıttı.

Ruhsatlar verilirken Türkiye’nin vatanseverleri belli bölgelerde maden aranmasına, çıkarılmasına karşı çıktılar. Karşı çıkmanın nedenlerini raporlarla anlatmaya çalıştılar. Ne yazık ki bu işin artık, rant nedeniyle dere yataklarına, fay hatları geçen araziye rezidans yapmaktan pek bir farkı kalmamıştı.

Ruhsat alan ABD, Kanada, Avustralya menşeli çokuluslu şirketler iktidarın sevdiği şirketleri en fazla yüzde 20 pay vererek yanlarına alıp ülkemizin her yerini altın için tıraşlayıp fay hattı geçen yerlerde siyanür atıklarını biriktirmeye başladılar. Hiçbir kontrol olmadığı için siyanür havuzları dünya standardının çok altına çekildi. Fay hatları üstüne yığılan atıklar dağlar oldu ve işte beklenen felaket gerçekleşti. SSR Mining adlı Kanada şirketi ve ortağı Çalık Holding’in işlettiği Çöpler Altın Madeni’nde siyanür havuzundan bundan bir yıl önce sızma olmuştu. Bir süre kapatıldı ve sonra hiçbir şey olmamış gibi madeni çalıştırmaya, atıklardan dağ yapmaya devam ettiler. Şimdilerde Çernobil felaketine benzeyen bir felaket yaşıyoruz. Bunun acısı zaman içinde artarak çıkacak! Ayrıca 12 Mart 2023’te çıkarılan vergi affı nedeniyle maden şirketinin yaklaşık 7.2 milyon dolar vergisi silinmiş. Ve çok sorulan bir soru: “Kendi altınımızı biz neden çıkarmıyoruz?”

Yanıt: “Bizim sermaye araba, beyaz eşya montajını ve market açmayı daha çok seviyor.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları