‘Çok günah kazandım ölmem lazım anne!’

05 Kasım 2017 Pazar

Çocuk cehennemi: Türkiye.
Yukarıdaki sözü 9 yaşında bir çocuk annesinin dizlerine kapanarak söylüyor. Bir korku filminde değiliz, Türkiye Cumhuriyeti’nin İzmir kentindeyiz. Ve bir çocuk annesine yalvarıyor; ölmek istiyor! Çünkü din hocası öyle demiş, çünkü küfür etmiş, günah işlemiş ve günahları çoğalmadan annesine yalvarıyor, “ben ölmeliyim.” Çocuk bereket annesine yalvarıyor, bu çocuk kendi başına, hiç kimselere söylemeden günah işlediği için kendini pencereden atabilir. Ya da babasının evdeki (bu cehennemde her iki evin birinde ruhsatsız silah var) silahını başına dayayıp ateş edebilir. Günahları çoğalmadan, bir an önce cennete gitmek için.
İşte cehennem Türkiye’nin çocukları şimdilerde böyle eğitiliyorlar. Bunlar çoğunluğu yoksul ailelerin çocukları. Özel, çocuklara farklı bir davranış sergileyen özel okullar inanılmaz pahalı. Dostlarımdan biri her yıl 30 bin liralık kredi çekiyor ve çocuğunu özel okulda okutmaya çalışıyor. Neden, sadece çocuğu böyle sorular sormasın diye.
Cehennemde devlete bağlı bir anaokulunda, çocuklar tuvaleti kirli bırakıyorlar. Ve öğretmenlerin gözetiminde temizlik işçileri erkek çocuklarının donlarını tek tek indirerek, kim kirli bırakmış onu öğrenmeye çalışıyorlar. Donu kirli çıkan çocuk herkesin önünde donu gösterilerek aşağılanıyor. Kardeşim bunlar daha anaokulu öğrencisi, ana kuzusu, ne yapıyorsunuz, neden? Küçücük yaşta bu çocuklara böyle yıllar sürecek bir travma yaşatmayı size kim öğretti? Cehennem zebanileri bile böyle bir cezayı akıl edemez.
Gene cehennemin bir köşesinde, kuytu bir sokakta birkaç erkek çocuk ürkek ürkek dolaşıyor, onlardan sorumlu ağabeyleri (onlar abi diyorlar) kimselerin görmediği ama çocukların bildiği bir yerde onları gözetiyor. Az sonra sokağa alıcılar gelmeye başlıyor, bir kısmı iyi aile babası, bir kısmı üst mahallede esnaf ve bunlar beğendikleri oğlan çocuklarını alıp az ötedeki terk edilmiş inşaata doğru gidiyorlar. Abi memnun, şimdiden sekiz müşteri gelip gitti. Şimdiden günün hasılatı 800 oldu. Parayı burada almak olmaz, kahvede kimseler farkında olmadan toplaması gerek, neyse ki, her müşterinin çocukların ellerinden tutup seke seke yürürken fotoğraflarını tek tek çekti.
Cehennemde, genç ve çocuk intiharları artış gösteriyormuş. Dünyanın en kirli ikinci sanayi ilaç sanayi, (birincisi elbette silah sanayi) iki yaşındaki çocuklar için sakinleştirici özelliği olan Prozac adlı ilacı üretiyor. Neymiş pek çok doktorun yalan dolan dediği hiberaktiviteli çocuklar bununla tedavi olacaklarmış. İlaç, peynir ekmek gibi gidiyor. Burada cehennemin en büyük silahı akıllı telefonlar ve tabletler devrede. Üç yaşındaki çocukların elinde akıllı telefonlar ve hiç durmadan çizgi film izliyorlar. Ve zamanın doğal akışının dışında büyüyorlar, sonuçta yerlerinde duramıyorlar, odaklanma sıfır ve gelsin yatıştırıcı ilaçlar.
Bu arada gençler arasında tükenmişlik sendromu alıp başını gitmiş. Hiçbir şey yapmak istemiyorlar ve sadece doktorlar değil, pek çok genç, hem de intiharın en uç biçimi kendini kalorifer borusuna asarak intihar ediyor. Psikologlar buna toplumdaki anomi halinin getirdiği bir ruh durumu diyorlar. Anomi hali, bir toplumda hiçbir değer yargısı kalmadığında ortaya çıkan bir durum. İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’da görülen bir salgın, şimdi Türkiye’yi tehdit ediyor.
Ülkemiz bir cehennem ateşi içinde. Haksızlık karşısında başvurulacak hiçbir kurum kalmadı. Bir başka cehennem ise bizi bekliyor, rant uğruna altyapı değişmeden yapılan binlerce konutta artık elektrikler kesilmeye, sular fışkırmaya başladı. Bu dördüncü zamanda bir büyük yarılmayla oluşan toprağın (İstanbul kenti) artık bu kadar yüklenmeyi çekemeyeceği ve çökeceği söyleniyor. Ben değil, Fransız ve Hollandalı bilim adamları tarafından. Durum budur ve dolar alıp başını gidiyor. Benzin de 5.6 olmuş. Benim bulunduğum mutena semtte bile insanlar manavların az çürümüş diye bir köşeye ayırdıkları sebzeleri alıyor, onlar da paralı olmuş. Yani moral bozmak istemem ama geldiğimiz durum bu ve hepimiz anomi hali içinde çırpınıp duruyoruz. Umut etmek iyidir gerçekçi olmak koşuluyla.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları