İşsizlik güçlü bir yıkıcıdır!

29 Ocak 2023 Pazar

1987 yılında Sovyetler Birliği’nin davetlisi olarak 4. Dünya Kadınlar Kongresi için Moskova’ya gitmiştim. Gorbaçov başa geçmişti ve ülkede bir devrim havası esiyordu. Havaalanına iner inmez ilk gördüğüm bir sıkımlık çöp birikintisini yedi kişinin süpürüyor olmasıydı. 

Sonra çok büyük bir otele geçmiştim. Otelde her katta bir masanın başında oturan çoğu yaşlı kat bekçileri vardı. 

Sonra hastalandım, beni kötü bir ambulansla (yerde yatıyordum) sanki İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma bir hastaneye götürdüler. Hastane kapkaranlıktı. Beni neyle bayılttılar bilmiyorum, hayatımda ilk kez bir ışığa doğru koştum ve haykırarak uyandım. Beni bir gece yatmaya zorluyorlardı. Yarı baygın kalktım pencereye gittim ve beni bir gece burada tutarlarsa aşağı atlayacağımı söyledim. Çaresiz kabul ettiler ve gene yerde yattığım bir ambulansla otele geldim. Neden orada kalmadım, sedyeyle taşınırken hastanenin karanlık kovuşlarında bir karyolada iki kişi yatan kadınları görmüştüm. Hafiften inliyorlardı. Ülkede kadınlar için doğum kontrol hapı bulunmadığından kürtaj bir doğum kontrolü kabul ediliyordu. İnleyen kadınlar ve karanlık hastaneden otele geldiğimde çok sevinçliydim çünkü otelin revirinde daha iyi bir yatak ve toz halinde de olsa antibiyotik vardı.

Aynı yıl gene resmi davetli olarak Moskova’dan Kazakistan’ın eski başkenti Almaata’ya uçtum. Uçakta yanımda bir petrol mühendisi vardı ve şöyle dedi: “Oteldeki kat bekçileri, benimle aynı parayı alıyorlar. Onlar oturmaktan sıkılıyorlar, ben de Ural Dağlarında petrol arıyorum. Böyle bir eşitsizlik olamaz.”

O sıralarda ülkemize feminizm akımı yeni gelmişti. Ben de heyecanlıyım, Rus kadınlarıyla röportajlar yapıyorum, kimi doktor kimi ekskavatör kullanıyordu, kimisi sanat okulunda hocaydı ve hepsinin ortak hayali “evinin kadını olmaktı.” Bu benim acayip ilgimi çekmişti. Neden evinin kadını olmak istiyorlardı, araştırdım: Sovyetler’in ilk zamanlarında barınma amacıyla yapılan büyük binaların altlarına çamaşır makineleri yerleştirilmiş ama zamanla bu makineler bozulmuş, yerlerine yenileri konulmamış. Çünkü artık çamaşır makinesi üretimi yapılmıyordu. Yani Ay’a insan gönderen bir ülkede en önemli ihtiyaçlar için üretim durdurulmuştu. Ayrıca çalışan kadınlar iş çıkışı o kocaman ama içinde az çeşit bulunan Sovyet marketlerinin önündeki kuyrukta bir iki saat bekliyorlardı. Yeni gelmiş bir domates, bir biber bulmak için.

Kimseler aşağıladığımı düşünmesin ama parti bürokratlarının plansız yönetimi her şeyin bol olduğu Sovyetler’i domatese muhtaç bir ülke haline getirmişti. Emperyalistlere yapılacak çok az iş kalmıştı.

Bunları neden anlattım. Ülkemizin içinde bulunduğu durum biraz Sovyetler’in son günlerine benziyor. Plansız, kötü yönetimden dolayı ülkemiz bir işsizler ordusuna sahip. Bu ordunun azaltılması gerek. Bunun için de üretimi artırmak yerine durmadan cami yapılıyor ve epey sayıda bir imam ordusu var. Yeni atanan bir imam yeni atanan bir öğretmen ve doktorla aynı parayı alıyor. Ayrıca lojman, ısınma, elektrik, su bedava. Bu eşitsizlik ürkütücü.

Tarikatlara yol sizin, büyüyün izni veren iktidar sonunda ülkenin en önemli kurumların, en yeteneksiz, iş bilmeyen insanlarla doldurdu. İşler yürümüyor. Geçenlerde şu meşhur Cübbeli Ahmet Hoca bir haber programına çıktı. Karşısında sıra sıra muteber gazeteciler. Ona sordular: “Tahsiliniz nedir?” O cevap verdi: “Ortaokulu anca bitirdim.” Sordular: “Niye devam etmediniz?” O cevap verdi: “Diplomaların bana ne faydası olacaktı, işte beni kırmızı koltuğa oturtuyorsunuz ve bir akademi mensubu gibi sorular soruyorsunuz?” Tabii ortalık buz.

 Bir de bekçiler var, yüzlerini gören el kaldırsın! Belediyelerdeki şişkin kadroları saymıyorum. Bir de hovardayız, hâlâ evde kazakla oturmaya alışamadık. Kahve önlerinde elektrik ya da doğalgaz kullanarak havayı ısıtıyoruz, serpme kahvaltıdan söz bile etmiyorum.

Ama söyleyeceğim bir şey var: Üretimin olmadığı, planlamanın olmadığı bir ülkede işsizler ordusu günden güne büyür ve çok övündüğümüz genç nüfus bile bizi kurtaramaz. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları