Rüya Gerçek Olsa…

14 Ocak 2014 Salı

Kırk yıllık arkadaşım, 68 kuşağının yiğit kızlarından, şimdilerde Kadıköy belediye başkanı adayı İnci Beşpınar, pazar günü evimde kös kös otururken telefon etti: “Atla gel.
Atladım gittim. Bana oldukça yakın bir seçim ofisi kurmuş; ofis çok mütevazı, tıpkı arkadaşım İnci gibi…
Ama ofis ağzına kadar kadın erkek gönüllülerle dolu. Hiç şaşırmadım. Kırk yıldır tanıdığım ve (15 yıl sürdürdüğü Kadıköy belediye başkan yardımcılığı) görevindeyken pek çok insan hakları projesinde birlikte çalıştığım İnci’nin her zaman çevresi bir gönüllüler ordusuyla çevrilidir. O büyük sabrıyla, kendisi gibi gönüllüleri de her işe koşturur, birlikte iş yapmanın mutluluğuyla akşamüstleri buluşulan simit ve çay partilerinde İnci’nin ve gönüllülerinin keyfine diyecek yoktur.
Gene koşturuyor, bir ara ben, “Biraz projelerinden söz et” diyorum. “Işıl Marmara Üniversitesi’nin karşısında kocaman bir lokanta ve çamaşırhane yapacağım. Bu lokantada öğrenciler çorba içip karınlarını doyururken çamaşırları da içerde yıkanacak. Bu nereden aklıma geldi biliyor musun; araştırma yaptık, öğrencilerin büyük çoğunluğu tek simitle günü geçiriyorlar. Tek simitle Işıl!”
Birden proje çok hoşuma gidiyor, “ama yalnız çorba olmaz diyorum, altınla rekabet eden kuru fasulye ve pilav da olmalı. Ayrıca hemen yanı başında bir işlikte ders çalışabilmeliler ve lütfen hem lokantanın hem işliğin duvarları resimlerle, fotoğraflarla ve duyurularla dolu olsun. Biliyorsun üniversitelerin duvarlarına herhangi bir şey asmak yasak!”
İnci başını alıp gidiyor, “Kadıköy, bütün ülkeye sosyal demokrat bir belediyeciliğin nasıl olacağını gösterebilir. Bölge kadınlarının, ailelerin en büyük derdi kreş ve anaokulu sorunu; Kadıköy imkânlıdır, her mahalleye bir anaokulu yapabiliriz. Gençler için, okul sonrası öğrenciler için çalışma alanları kurabiliriz. Buralarda aileler arası dayanışmayı öne çıkarabiliriz. Sanılıyor ki, Kadıköy sadece Bağdat Caddesi’dir. Sen de biliyorsun, Kadıköy’ün büyük bölümü oldukça yoksuldur. Bir kreş çok şeyi değiştirebilir.”
“İnci” diyorum, “bir düşümüz vardı, adını İnsanca’ koyacaktık. Anımsadın mı?” “O benim en büyük düşüm” diye yanıtlıyor, Kadıköy’de bir radyo! Engellilerin, cinsel tercihlerinden ötürü acı çekenlerin, ötekileştirilenlerin, işçilerin, kadınların, erkeklerin eşit düzeyde temsil edildiği, haksızlıklara karşı sesini duyurduğu bir radyo. En çok da gençlerin radyosu.” Gençler derken İnci’nin sesi daha da şiir dolu bir hal alıyor, “Kadıköy’de spor yaygın olmalı öyle değil mi? Çevremiz denizlerle çevrili; yerlerimiz var, ama başarı kazanmış hiçbir spor dalı yok. Spor sadece spor değildir, dayanışma, birlikte çalışma ve başarmaktır. Bütün amatör sporların en çok Kadıköy’de gelişmesi gerekir. İşte bir hayalim de bu.”
“İnci, bölge büyük bir rant bölgesi. Fikirtepe’de ne olup bittiğini kimseler bilmiyor. Neredeyse bir histeri halinde herkes evini değiştirmeye çalışıyor, ne yapacaksın?”
“Birincisi herkes depremden korkar. Ama Kadıköy bölgesinde nerelerin deprem kuşağında olduğunun tam bir tespiti gerekiyor. Ayrıca isteyen evini değiştirebilir, hakkıdır ama Fikirtepe gibi çarpık yerleşim merkezlerinde rant kavgasının boyutları çok büyük. Bölge halkının öncelikle bilgilendirilmesi gerekiyor. Öte yandan hâlâ mahalle aralarında kurulan ve çevre halkı için, pazarcılar için can güvenliğinin bulunmadığı pazarlar var. Bunlar büyük risk taşıyor ve taşınmaları gerekiyor. Bu hem bölge halkı için hem de pazarcılar için can güvenliği anlamına geliyor. Öte yandan Büyükşehirle birlikte dünyanın en güzel rıhtımı için ortak bir proje geliştirmemiz gerek. O güzelim rıhtım kurtarılmalı. Özellikle Haydarpaşa Kadıköy arası. İşgal altında. O bölgeden söz ederken aklıma geldi, Güneydoğu ve Doğu illerinde, şiddete uğramış kadınlar için çok önemli işler yapan ‘Kader’e bir ayrıcalık tanımak istiyorum, bölge kadınlarının ürettikleri her şey İstanbul’a da gelmeli ve biz Kadıköylüler hiçbir ayrımcılık yapmadan onlara sahip çıkmalıyız.”
Hay aksi yerim bitiyor ama İnci’nin projeleri bitmiyor, son olarak ona bir şey söylemek istiyorum. “İnci anımsadın mı, Almanya’nın Kreuzberg Bölgesi Belediye Başkanı bizi ziyaret etmişti, ‘İnsanca’ projesinde çalışırken. Ufak tefek, biz yaşlarda bir kadındı ve bisikletle işe gelip gittiğini söylemişti. Sen de artık bisiklet kullanmayı öğrensen iyi olur.”
Güldü, “Zaten biliyorum”.
Okurlarım, benim bu yazıyı yazarak bir menfaat elde etmeye çalıştığımı düşünebilirler, çünkü zaman o zaman, farklı bir şey insanı şaşırtabilir. Benim 40 yıllık arkadaşımın rüyasının gerçekleşmesi dışında hiçbir çıkarım olamaz. Belki radyoda bir konuşma yaparım, bunu da zaten yapıyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları