Yalan Dünya Senden Bıktım...

13 Ocak 2015 Salı

Hedefe ilerleyen güvercinler.

Bu sabah Fransız radyosunda, bir Fransız mizahçı şöyle demiş: “Dün beyaz güvercin uçuramadık, kortejdeki liderlerin üzerine sıçmalarından korktuk.”
Bence günün sözü bu olmalı. Biraz hayal gücünüzü zorlayın; diyelim ki beyaz güvercinler uçuruldu, onlar da gökyüzüne doğru uçuşa geçmeden önce şöyle bir düşünüp, yüz binlerin önünde sırım sırım sıralanmış, ülkelerinde insan haklarının esamisi okunmayan, kimilerinin terör örgütlerine direkt yardım ettiği, kimilerinin silah sattığı ülke başkanlarının kafalarına pıt diye sıçsalar. Of kıyamet kopar, korumalar hemen mevzii alıp pat pat güvercinleri öldürmeye başlarlar!
Gerçekten bu dünyanın yalanlarından bıktık! Nijerya’da bir günde 2 bin kişi öldüren dinci terör örgütü Boko Haram’a o silahlar nereden gitti? Hangi ülkede yapıldı o silahlar ve hangi ülkeden geçirildi?
Ayrıca Afrika’nın bu yoksul ülkesinde neden dinci bir örgüt Batılılarca destekleniyor. Çünkü yeraltı kaynakları çok zengin ve sıra oralara geldi. Ortadoğu’nun petrolu bitiyor. Bu arada Batılılar Ortadoğu’dan fevkalade sıkıldı.
Ben savaş ya da strateji uzmanı filan değilim ama gördüklerimi de görürüm. Sürmekte olan Kobani savaşının sıcak günlerinde Kobani’ye elle tutulacak kadar yakın olan Suruç’un Mehser (Çaykara) köyüne gitmiş, orada Suruçlular ve çevreden gelenlerin nöbet tuttuğu bir camide gecelemiştim. Birden caminin camlarını aşağı indiren bir patlama olmuştu. Ardından gökyüzüne bir fişek atıldı. Bilenler şöyle dediler: “Fransız jetleri bir IŞİD mevzini daha bombaladı. Başarıya ulaştıklarını bildirmek için de fişek attılar.” Ben de sormuştum, “Amerikan jetleri nerede?” “Burayı daha çok Fransız jetleri bombalıyor.”
Şimdi büyük büyük adamlar, Fransa’da Müslümanların dışlandığını, gençlerin kimlik bunalımı yaşadıklarını bu nedenle cihatçı örgütlere katıldıklarını söylüyorlar, bunlar doğrudur ama şu da denmeli: “IŞİD artık bir devlet gibi davranıyor. Libya’yı ve Kobani’yi en çok Fransızlar bombaladı. En çok onlar işin içindeydi, belki de bu nedenle Fransa hedef alındı. Çünkü art arda gelen terör eylemleri öyle üç kişinin karar verip de gerçekleştirdiği eylemlere hiç benzemiyor.”
Bu arada Fransız polisinin 40 yıldır hiçbir terör olayı olmayan ülkede epeyce rehavete kapıldığını söylememek mümkün değil. Gerçi terör her zaman öndedir ama belli ki onlar da cihatçı örgütlenmeyi küçümsemişler, “tamam onlar Ortadoğu’da, Nijerya’da, Yemen’de, Afganistan’da birbirlerini yerler, bize bulaşmazlar” diye düşünmüşler. Oysa cihatçı örgütler, daha bir ay önce topyekûn bir saldırıya girişeceklerini cümle âleme duyurdular. Sonra neydi o kovalamacanın naklen yayınla verilmesi; yani pes... Düşünce özgürlüğü tamam da bir operasyon adım adım neden televizyondan verilir hiç anlamadık. Gerçekten de cihatçı örgütlerin propagandasını yaptılar. İnsanların yüreklerine korku saldılar.
Neyse artık kürkçü dükkânına dönmenin zamanı. Bütün bunlar olurken, Anayasa Mahkemesi önüne gelen ve ülkeye gerçekten faydalı olacak bir nimeti elinin tersiyle itti. Ne yazık ki gelecek seçimlere de yüzde on barajıyla giriyoruz. Hepimize hayırlı olsun. Bu seçimlerde de insanların seçme hakkı ihlal edilecek. Kısaca bu seçim de artık demokrasiye hiçbir inancı kalmamış insanları haklı çıkaracak!
Demokrasiye inancı kalmamak, toplumların başına gelecek en büyük belalardan biridir. İnsanlar, en çok da gençler oy vermeyecekler. Yapılan anketleri anlamıyorum; katılım yüksek olacak diyorlar ama ben çevremdeki gençlerin, özellikle de öğrencilerimin hemen hepsinin oy kullanmak istemediğini görüyorum. İnanç bitmiş. Nedense bir yeniklik duygusu hâkim! Bu beni korkutuyor. Geçenlerde, her gün Gezi’deki eylemlere katılmış bir genç insanın söyledikleri hiç aklımdan gitmiyor: “Benim en çok ne ağrıma gitti biliyor musunuz? Sürekli dayak yemek! Sürekli yenilmek! Her gün her gün!”
Katılımın düşük olması en çok muhalefet partilerini etkiler, AKP kitlesi sonuna kadar gider ve iktidarı destekler. Devletin ve iktidarın meşruiyetini defalarca yitirdiği ülkemizde, ne acıdır ki muhalefet partileri sokağa çıkma şanslarını yitirdiler. Müşterek başlatılacak bir savaşı başlatmadılar, şimdi gerçekten barajın altında kalabilirler. Üstelik terörün insanlar üstünde şöyle bir etkisi de vardır: “Aman şimdi değişiklik istemez. Böyle idare edelim.”
Yani kısaca yalan dünya senden bıktım!..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları