Mehmet Ali Güller

İsveç’in üyeliği neden onaylanmamalı?

10 Haziran 2023 Cumartesi

AKP’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine itirazı baştan beri taktik düzeydeydi, strateji düzeyinde değildi.

İktidar, İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine, NATO’nun genişlemesine karşı olduğu için değil, bu ülkelerin teröre destek vermesi nedeniyle karşıydı. Müzakere masasını da bu eksende kurdular, NATO üyelerinden gelen tepkilere de sürekli “NATO’nun genişleme stratejisini destekliyoruz” yanıtı verdiler.

TERSİNDEN MUHALEFET

İtiraz taktik düzeyde olunca ABD ve NATO açısından işler kolaylaştı. Üçlü mekanizmalar kuruldu, ikili görüşmeler yapıldı, terörle mücadele adımları atılacağı açıklandı vb.

Baskılar karşısında birinci tavizi verdiler ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliğini kabul ettiler.

Bu arada, “Rusya’ya NATO üyesi olmayı hatırlatma” heveslisi muhalefet, AKP’nin İsveç ve Finlandiya’ya itirazını, Rusyacılık olarak yorumluyordu. Muhalefet içinde Putin’i “AKP üyesi olmakla” suçlama çapında politika yapanlar bile oldu!

Oysa Rusya açısından İsveç’ten ziyade Finlandiya’nın NATO üyeliği sorundu çünkü İsveç’in Rusya’ya sınırı yoktu ama Finlandiya’nın Rusya’ya sınırı 1340 km’ydi. İsveç’in üyeliği Rusya’yı NATO’ya sınır komşusu yapmaz ama Finlandiya’nın üyeliği NATO’yu 1340 km boyunca Rusya’ya komşu yapardı.

ASIL MESELE NATO’NUN GENİŞLEMESİ SORUNUDUR

İsveç’in NATO üyeliğine taktik düzeyde itiraz, haliyle iktidarın sıkışmasına neden oluyordu: “İsveç teröre destek veriyor” dediler, İsveç “Vermiyorum” dedi; “Vermediğini göster” dediler, İsveç terörle mücadele yasasını parlamentodan geçirdi; “Yasa yetmez, uygulama görelim” dediler, İsveç bir terör üyesini iade kararı aldı; şimdi AKP medyası “İsveç sahte PKK’li veriyor” manşetleri atıyor...

İsveç, üyelik için en sonunda “gerçek PKK’li de verir”, peki o zaman ne olacak?

Kısacası AKP’nin, taktik düzeyde itiraz ettiği için gittikçe alanı daralıyor.

Oysa asıl mesele şuydu: NATO’nun genişlemesi Türkiye’nin çıkarlarına aykırı riskler taşıyor ve ülkemizi önce Rusya ardından da Çin’le karşı karşıya getirme potansiyeli taşıyor. NATO’nun Yugoslavya’yı parçalayarak başlattığı doğuya doğru genişleme stratejisi, Türkiye’nin çevresinde yangınlar çıkardı; şimdi NATO daha da genişleyerek Türkiye’yi yangınlara daha da yaklaştırmış olacak...

ABD’nin NATO aracılığıyla Rusya ve Çin’i hedef alması kendi çıkarları gereğidir ama Türkiye başta çoğu NATO üyesinin çıkarına değildir, hatta en çok Türkiye’nin çıkarlarına aykırıdır.

MESELE ABD’NİN TERÖRE DESTEĞİDİR

Hadi işin bu yanını geçtik, “NATO’cu AKP’den” NATO’nun genişlemesine strateji düzeyinde karşı çıkmasını elbette beklemeyelim. Ama mesele terörse orada da yapılması gereken başkaydı.

İsveç’in teröre desteği ne ki ABD’nin teröre desteği yanında! Dahası, İsveç ve benzeri ülkeler, ABD terörü desteklediği için teröre destek verebiliyorlar.

O nedenle Ankara, İsveç ve Finlandiya’nın üyeliklerine karşı asıl şu hattı inşa etmeliydi: “ABD teröre desteği keserse, NATO’nun genişleme stratejisini onaylarız.”

Oysa İsveç teröre desteğini kestikten sonra bile esas sorun sürecek. AKP, “İsveç’in teröre desteğini kestik” diyerek büyük iş başarmış gibi içeride propaganda yapacak ama ABD teröre desteğini sürdürecek.

Sonuçta tablo ne yazık ki şudur elbette: AKP program/strateji düzeyinde NATO’cu ve neoliberaldir. AKP hükümetinde İngiliz vatandaşı var, Belçika vatandaşı var, ABD’den ithal finans kapital temsilcisi üst düzey bürokratlar var.

Kısacası AKP’nin yerli ve milliliği ile antiemperyalistliği, içişleri bakanının Coca Cola’yı aynı şirketin ürünü olan Fanta içerek protesto etmesi kadardır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları