Mehmet Ali Güller

KKTC’nin tanınmasının önündeki asıl engel

12 Ağustos 2023 Cumartesi

Rus devlet haber ajansı TASS’ın “KKTC’de konsolosluk hizmeti verileceğini” duyurmasının ertesinde, CRI Türk radyosunda gazeteci Gökhun Göçmen’in sorusuna verdiğim yanıtta şöyle demiştim:

“Bu elbette resmi tanıma anlamına gelmez, zira Rusya konsolosluk açmıyor, konsolosluk hizmeti verecek ofis açıyor. ABD’nin de İngiltere’nin de benzer ofisleri var. Ancak Rusya’nın, hem de şu süreçte ofis açmasıyla, ABD’nin ve İngiltere’nin ofislerinin bulunması aynı şey değil. Rusya’da, KKTC-Donbas benzerliklerinin kurulduğu koşullarda bu karar iki kere önemli. Evet, Rusya’nın bu kararı elbette KKTC’yi tanıması anlamına gelmez ama Türkiye iyi bir politika izlerse bu tanımaya giden yolun başlangıcı olur.”

TATAR: TANINMA YÖNÜNDE KİLOMETRE TAŞI

Açıklamalara bakılırsa KKTC devleti de Rusya’nın kararını benzer şekilde yorumluyor.

Örneğin KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Rusya’nın attığı bu adım KKTC’nin tanınması anlamına gelmese de varlığının kabul edilebilir olduğunu gösteriyor” dedi (cumhuriyet.com.tr, 10.8.2023).

Yine KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, gazeteci Ersin Eroğlu’nun sorusuna verdiği yanıtta Rusya’nın kararını “Bizim devletimizin tanınması yönünde önemli bir kilometre taşıdır. En sonunda tanınma da doğal yolla gelecektir” diye yorumladı (10haber.net, 11.8.2023).

Rusya’nın kararı elbette KKTC’de sayıları 50 bine ulaşan Rus vatandaşının sorunlarına pratik çözüm amacı taşıyor. Ancak sorunlara bulunan çözüm yöntemleri, siyasal koşullarla ilgilidir. Dolayısıyla Rusya’nın bu kararı alabilmesindeki koşullar önemlidir.

O koşullardan biri, yukarıda da belirttiğim gibi, Ukrayna savaşının ortaya çıkardığı yeni durum ve Rusların, Donbass’taki Rusları kurtarmayı, Türkiye’nin Kıbrıs’taki Türkleri kurtarmasına benzettiği yeni siyasal iklimdir.

İkincisi ise Rusya’nın “Ortodoksluk” önceliğindeki zorunlu değişimdir. Rus devleti bugüne kadar Kıbrıs meselesine “Ortodoksluk” temelli yaklaşıyordu. Ancak Rusya mevcut Atlantik saldırısı karşısında, Yunanistan ve Kıbrıs Rumlarından aynı karşılığı görmedi.

Buna üçüncü bir durum olarak, Doğu Akdeniz’deki cepheleşmeyi de eklemek gerekiyor. ABD ve AB’nin Kıbrıs eksenli cephe inşası, Suriye’deki Doğu Akdeniz üssünde Rus gemilerinin bulunduğu şartlarda elbette Rusya’yı da ilgilendiriyor.

AKP’NİN ‘GEREKİRSE YİNE ANNAN PLANI’ TESLİMİYETİ!

Bu koşulların anlaşılması şu bakımdan önemli. Evet, Rusya’nın ofis kararı Cumhurbaşkanı Tatar’ın belirttiği gibi “Tanınma yönünde kilometre taşıdır” ama ileri sürdüğü gibi tanınma “doğal yolla” gelmeyecektir. Tanınma için doğru konumlanma ve mücadele gerekli çünkü...

Burada da en temel soru şudur: Türkiye’nin AB üyeliğini dış politikasının temel hedefi ilan ettiği koşullarda KKTC’nin tanınması sağlanabilir mi?

Yanıt 2004’te: Türkiye AB hayaliyle Kıbrıs politikasında büyük irtifa kaybetmişti. Annan Planı ve AB üyeliği hayali, Kıbrıs’ı AB üyesi yapmıştı.

Ne zaman o çizginin dışına çıkılmaya başladı, KKTC için olumlu bazı durumlar oluşmaya başladı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 14. Büyükelçiler Konferansı’nda AB üyeliğini temel hedef ilan etmesi (AA, 7.8.2023) ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Samimiyetimizi Annan Planı dahil, şimdiye kadarki tüm süreçlerde gösterdik, gerekirse yine gösteririz” (AA, 24.7.2023) demesi, 19 yıl önceki hataya her an dönülebileceğine işaret ediyor ne yazık ki!

Kısacası, Rusya’nın ofis kararı, KKTC’yi tanıma yolunda kilometre taşıdır ama ABD stratejisine eklemlenerek, AB kapısına yeniden bağlanarak ve Washington-Brüksel’e “gerekirse yeniden Annan Planı” teslimiyeti sergileyerek, KKTC’nin tanınması sağlanamaz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Esad’ın analizi 25 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları