Mehmet Ali Güller

Zavallı Halk Partisi

02 Eylül 2023 Cumartesi

Devrimin partisinin, iktidarda kalabilmek için 1946’da dinciliğe vermeye başladığı taviz ne devrimin partisinin iktidar olabilmesini ne de devrimin sürdürülebilmesini sağladı. Tersine karşıdevrimin “tam iktidar” olmasıyla ve Türkiye’nin adım adım bir din devletine dönüşmekte olmasıyla sonuçlandı.

Orhan Veli, 14 Mayıs 1950 seçiminden hemen sonra çıkan ilk Yaprak dergisinde (26. sayı) tabloyu şöyle değerlendirmişti: “Seçimler bitti. Demokrat Parti, Halk Partisi’ni korkunç bir bozguna uğrattı. Oysaki Halk Partisi, halkı kazanacağını umarak, fikirleriyle prensiplerinden son zamanlarda ne fedakârlıklar etmişti. Bütün yayınlarına göz yumulan din dergileri, okullara konan din dersleri, yeniden açılan ilahiyat fakülteleri, imam hatip kursları, türbeler, şahsi sermayeye sağlanan imtiyazlar, her türlü irticaya tanınan haklar... Hiçbiri kâr etmedi. Zavallı Halk Partisi.”

İŞE YARAMAYAN O FORMÜL

Mayıs 2010’da CHP’nin genel başkanlık koltuğuna oturan Kemal Kılıçdaroğlu da aynı çizgiyi sürdürüyor. Seçildikten daha birkaç ay sonra, Eylül 2010’da yazdığım üç yazı dizilik “Kılıçdaroğlu Tayyipleşiyor” dosyasında (bkz. www.mehmetaliguller.com), Kılıçdaroğlu’nun formülünün işe yaramayacağını belirtmiştim: Özetle Kılıçdaroğlu Erdoğan’ın elindeki koz olarak gördüğü dincilik alanlarına girerek muhafazakâr seçmeni kazanmayı ve CHP’yi sağcılaştırarak iktidar olabilmeyi umuyordu.

Geride kalan 13 yıl, bu formülün çeşitli açılımlarının uygulandığı seçim başarısızlıklarıyla doludur; Erdoğan’ın benzeri Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday göstermekten türbana anayasal güvence vaadine ve AKP’nin eskileriyle ittifaka kadar denenmedik taktik bırakılmadı.

Sonuç ortada: Dün dinciliğe taviz vererek DP’yle yarışan CHP nasıl seçim kaybettiyse, bugün de dinciliğe tavizler vererek AKP’yle yarışan CHP kaybetmeyi sürdürüyor. Özetle Orhan Veli’nin “Zavallı Halk Partisi” nitelemesi yaşıyor.

AKP’Yİ HALKI DİNDEN SOĞUTMAKLA SUÇLAMAK!

CHP’nin bu çizgiyi sürdüreceği görülüyor. Nitekim konuya “yeni bir açılım” getirdiler: CHP, artık AKP’yi “halkı dinden soğutmakla” suçluyor! Öyle ki CHP’ye göre “AKP halkı dinden soğuttuğu için” meğer “pırıl pırıl milyonlarca gencimiz ateist ya da deist olmayı tercih ediyor”muş! Sanırsın ateist ya da deist olmak kötü bir şey!

Kaldı ki öyle iddia edildiği gibi “milyonlarca genç” ateist olmuyor; bu tersine “din devleti” hedefi güden karşıdevrimin oluşturmaya çalıştığı bir algıdır. Bunu toplumu daha da dincileştirmenin, rehber öğretmen işlevli olarak imamları tüm eğitim kurumlarına sokabilmenin kaldıracı olarak kullanıyorlar.

Yöntemleri basit: Okullarda ateist olan öğrenci mi var? Demek ki din eğitimi artırılmalı! Gençler uyuşturucu mu kullanıyor? Demek ki “imam rehberler” bu gençlere dini değerler aşılamalı! Gençler alkol mü tüketiyor? Demek ki gençleri cemaatlere yöneltmeli!...

ÖNCE DEVRİMCİLİK

Yani Türkiye’nin sorunu CHP’nin iddia ettiği gibi “AKP’nin halkı dinden soğutması” değil, tersine AKP’nin toplumu dincileştirme çabası ve adım adım din devleti inşa ediyor olmasıdır.

Ve yine CHP’nin iddia ettiği gibi milyonlarca genç ateist olmuyor; her dönemde imam hatipten, ilahiyattan ateist, deist çıkar, normaldir; Turan Dursun başta pek çok ilahiyatçı günün sonunda elbette Aydınlanma yaşayabilir. Bunu abartıp “milyonlarca gencin ateist olduğunu” savunmak, AKP’nin tezgâhına gelmektir.

Orhan Veli’nin saptamasına dönersek: Laikliği savunması gereken partinin “AKP’yi halkı dinden soğutmakla suçladığı” şartlarda, “Zavallı Halk Partisi” olunmaya devam edilir.

Yıllardır altını çiziyorum: AKP’nin bunca yıldır iktidarını koruyabilmesi, kendi başarısından değil, muhalefetin başarısızlığından kaynaklanmaktadır.

Ve ısrarla belirtiyorum: Devrimcilik bırakılınca diğer beş okun keskinliği zaten adım adım kaybolur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Esad’ın analizi 25 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları