Eşantiyon Dizilerden Paralı Maçlara

07 Nisan 2013 Pazar

Bu ülkede her şey bir garip. Sinema tadında diziler çekiliyor, seyirci bedava izliyor. Ondan sonra kimse sinemaya gitmiyor diye yakınıyoruz. Niye gitsin ki? Bedava ‘Muhteşem Yüzyıl’ seyretmek varken, onun dörtte biri kadar bütçeyle çekilen sanat filmleri tabii ki 20 bin seyirciye ulaşamaz.
Şampiyonlar liginde bir Türk takımı çeyrek finalde dünya devi
Real Madrid’e karşı mücadele ediyor, ama maçı kimse izleyemiyor. Neden? Çünkü maç paralı ve şifreli kanalda yayımlanıyor. “Pay TV”si, olmayan milyonlar bu maçtan mahrum kalıyor ya da 20-30 TL gibi fahiş fiyatlarla kahvehanelere mahkûm ediliyor. Nedense Avrupa liginde çeyrek final oynayan diğer Türk takımımızın maçı “Free TV” dediğimiz normal bir kanalda ve herkese açık. İnsanın, “Adaletin bu mu dünya” diyesi geliyor. Ben de biliyorum, bu maçların gösterim hakları için şifreli kanallar çuval dolusu para ödüyorlar. Onlar da kutu satarak bu çarkı döndürmek zorundalar. Tamam. Fakat işin aslı öyle değil.
Ulusal takımın müsabakaları ve önemli kulüp maçları şifresiz olmalı. Avrupa’da bu böyle. Şampiyonlar ligi orada da şifreli, ama o haftanın en önemli maçı şifresiz kanalda bedava gösterilir. İşin ilginci bu maçlar en yüksek reytingi alır ve o kanalı gün birincisi yapar. Şimdi Galatasaray-Real maçı ana akım bir kanalda gösterilseydi reyting sıralamasında kaçıncı olurdu? Aslında kamu televizyonlarının böyle bir sosyal sorumluluğu olmalı. Uluslararası sanat gösterileri ve önemli spor müsabakaları kamu televizyonlarından herkese açık olarak yayımlanmalı. Oysa bizim devlet televizyonumuz TRT, bu tür sosyal sorumluluk projeleri üstleneceğine, çakma STV olmak için yarışıyor. Bir zamanlar “TRT 2” gibi sanat ve kültür kanalımız vardı bizim, ne oldu bu kanala? Elektrik faturalarıyla finanse ettiğimiz bu kurum elimizden kültürümüzü, sanatımızı alıyor kimseden çıt çıkmıyor. Neden sessiz bir toplum olduk? Neden bu denli duyarsızlaştık her şeye? Galatasaray 3-0 yenilince, neden hâlâ “yenildik, ama ezilmedik” psikolojisini topluma empoze etmeye çalışıyoruz? Bu yenilginin nedenlerini sağlıklı analiz etmek yerine, neden hâlâ ezik bir toplumun refleksleriyle hareket etmeye zorlanıyoruz?
Yanlış anlaşılmasın, ben paralı televizyonlara karşı değilim. Bilakis dizilerin bile paralı olmasından yanayım. Tabii ki “pay TV”ler de olacak, renkli renkli özel kanallar da. Fakat toplumsal vicdanı koruyan, sosyal hak ve özgürlüklerimizden yararlanmamızı sağlayan kamu televizyonları da gerekli yurdum insanına.
Günlerdir sosyal medyada bir baba sesini duyurmaya çalışıyor. 16 yaşındaki kızı tecavüze uğramış. Suçlu serbest dolaşıyor. Baba susmuyor, utanmıyor, olayın üstünü örtmüyor, aksine feryat ediyor. Kızı için adalet arıyor. Alın size sosyal sorumluluk projesi. Nerede devlet? Nerede kadınları korumaya çalışan Aile ve Sosyal İşler Bakanlığı? Nerede kamu televizyonu TRT? Nerede bir çocuğa bile sahip çıkamayan kamu vicdanı?
Gerçekten bu ülkenin her şeyi çarpık. Hava bedava, ama su paralı. Diziler bedava, ama maçlar paralı. Ve en önemlisi kamu vicdanına, kendi halkının sorunlarına kapalı bir devlet televizyonu. Toplumsal sorumluluk projeleri sadece sosyal medyada yer buluyorsa vay ülkemin haline...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Burada Laf Yok 2 Mart 2015
Beş Kardeş 22 Şubat 2015
Aşk, Tanrı ve Ceza 15 Şubat 2015

Günün Köşe Yazıları