Büyümeyen Çocuk

23 Aralık 2013 Pazartesi

Önce öne, sonra geriye doğru emekleyen çocuğunuzun ayakları üzerinde durmak için yaptığı mücadeleyi unutanınız var mıdır? Hatırlasanıza kaç defa ayakları üzerine doğrulmuş, bir yaprak gibi sallanmış ve bezinden dolayı şişmiş poposunun üzerine kaç defa düşmüştür. O düştükçe sizin de bir yanınız kaç defa acımıştır. Fakat korkutmamak adına asla renginizi belli etmemişsinizdir. Hatta hiç görmemiş, başka taraflarla ilgileniyor gibi davranmışsınızdır. Zaman zaman elinden tutmuş, zaman zaman tutunacağı bir yer göstermişsinizdir. Yürüdüğü ilk ana şahit olmak için evden ayrılmak istememişsinizdir. O küçük ayakları üzerine kalktığı andan itibaren de üzerinizden büyük bir yük kalkmıştır.
Yalnızca çocuğumuzu büyütmekle mi ilk anlara şahit oluruz. Âşık olduğunuz ilk günü, iş hayatınızda kestiğiniz ilk faturayı, nikâh masasını, diplomanızı aldığınız anları unutanınız var mıdır? O anlar hafızanıza bir kez kazınır ve asla çıkmaz. Bu mutlu anılarımız içinde bir de hiç büyümeyen bir çocuğumuz vardır hepimizin. Bu çocuk hiç büyümez, tam ayaklanmaya başlar yürütmekten soğutulur. Tam konuşmaya başlar, ağzına laf tıkanır. Kendini ispatlamaya çalıştığında da çocuk muamelesi gösterir yerine oturttururuz.
Sakın itiraz etmeyin benim böyle bir çocuğum yok diye. 72 milyona ait hiç büyütemediğimiz bir demokrasimiz var bizim. Çok partili hayata geçişten sonraki yaşadığımız olayları şöyle bir aklınıza getirsenize. Meclis içi tahkikat komisyonları, darbeler, muhtıralar, kardeş kanının döküldüğü sağ sol çatışmaları, postmodern darbeler, birbirinin içine girmiş devlet içinde küçük devletler, etnik kökenli çatışma ortamları, kendisinin bir türlü kabullenilmediğini söyleyen mezhepsel haykırışlar, siyasal idamlar, sürgünler, vatan hainliği ile suçlanan vatanseverler, içinden bir türlü çıkılamayan siyasallaşmış davalar, aydınlara yönelik hiç bitmeyen suikastlar, siyaseti dizayn eden kasetler, şaibeli olduğu söylenen seçim sonuçları. Bunlar benim kısaca özetleyebildiğim ve hatırlayabildiğim yol kazaları.
Siz demokrasinin yerinde olsanız büyümeye, boy atmaya, serpilip güzelleşmeye, olgunlaşmaya fırsat bulabilir miydiniz? Bu soruya bir tane evet diyenin çıkacağını sanmıyorum. Aklıma gelenleri sıralamaya çalıştığım sorunların arasında, inanın nerdeyse boşluk yok gibi. Böyle bir cenderenin altında sizce kim büyüyebilirdi. Ama sanmayın ki sorun demokrasimizde sorun bizim içimizde, iliklerimize kadar sinmiş olan algılarımızda, kalplerimizdeki gönül kırgınlıklarında, güven duygumuzda. Bu çocuk büyümez dostlar. Hatta bu gidişle Allah korusun bakımsızlıktan ve ilgisizlikten ölebilir.
Son bir haftadır yaşananlara bir baksanıza, neresinde demokratik bir hukuk devletini görüyorsunuz? Gözümüzün önünde hiç büyütemediğimiz, bakıma muhtaç demokrasimiz katlediliyor. Birileri üzerine çıkmış tepiniyor ve haykırıyor. Dostlar bu hepimizin çocuğu farkında değil misiniz? Bu çocuğun ölümünün vebalini üzerinize alabilecek misiniz? Açıkçası ben bunun sorumluluğunu taşıyabileceğimi sanmıyorum.
Her anne babanın yapması gereken davranışı yaparak, “Ona gelecek bana gelsin, Allah’ım benim canımdan al ona ver” diyorum. Katiller ben buradayım. Beni çiğnemeden bu evlada dokunamazsınız.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları