Müjdat Gezen

Futbol

19 Aralık 2022 Pazartesi

Futbol sadece futbol değildir... Miş... Doğru. Bunu son dünya kupasında bir kez daha anladık. Futbol önce ticaret, sonra biraz üçkâğıt, sonra ilişkiler, sonra falan filanmış. 

Futbolla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir ülkede Katar’da oynanıyor dünya futbol şampiyonası. Sıcaktan ve nemden zaten top falan oynandığı yok. Brezilya dışında doğru dürüst top oynayan takıma ben rastlayamadım. Futbol eleştirmeni değil ama gazetelerde ilk yazı yazmaya başlamam futbol yazarı olarak zuhur etmiştir. Abdi İpekçi ağabeyim bana o zamanki Milliyet gazetesinde futbol yazıları yazmamı önerdi. Ben de yazdım. Babam da eski bir hakem olduğundan ve her mahalle çocuğunun futbol konusunda az çok top koşturmuşluğu bulunduğundan benim de bu zevkli sporla ilişkim oldu. Hâlâ bütün maçları izlerim. Eğlendirici spordur futbol. Ama son yıllarda sanayi haline dönüşüp ticari bir hal alınca, belki biraz kalite geldi ama nereden bakarsan bak, futbol işte. Ben bu işi Katar da ne işi olduğunu çözemedim sadece. Futbolda o kadar ileri bir ülke olur ki diğer koşullara bakılmaz. Ama bu Katar ne yahu?...

Bu küçük ülkenin diğer bazı dünya ülkeleriyle karışık işleri olduğu söyleniyor. Ben bu işlerden anlamam. Ama dünya şampiyonasının bu ülkeye verilmesinin altını araştırıp bir pislik mutlaka çıkacaktır. Kolay kolay böyle konularda yanılmam. 

BİR AK PARTİLİ

Demiş ki: “Erdoğan’ın şu anki oyu yüzde 52. Eskisinden çok daha yüksek.” Bence de çok doğru bir teşhis. Sanıyorum, Erdoğan’ın son 20 yılda getirdiği pahalılık, adaletsizlik, terörün tırmanması doların daha da tırmanması, rüşvet, iftiralar ve buraya sığdırılamayacak kadar çok sebep, oylarının artmasına sebep olmuştur. Olamaz mı? Olur olur. Nereden baktığına bağlı. Ak gözlüğü ile veya at gözlüğü ile bakıyorsan olur.

ATATÜRK

Amerikalı gazeteci Clarence Streit, o dönemde Atatürk’le bir röportaj yaptıktan sonra düşüncelerini şöyle özetlemiş: 

“Diğer devlet adamlarında gördüğümüz şaşaa ve merasimin hiçbiri Mustafa Kemal Paşa’da yoktu.”

ÖDÜLLER...

Üç edebiyat ödülüm var. Haydaaa. Benden gelecek böyle bir cümleye hiç hazırlıklı değilsiniz biliyorum. Ama meraklanmayın, size her şeyi açıklayacağım. Bakırköy Belediyesi bir oyun yarışması açmıştı. Ben de katıldım. “Hamlet Efendi” adlı oyunum ödül aldı ve Bursa Devlet Tiyatrosu’nda üç sezon kapalı gişe oynadı. Ayrıca ertesi yıl “Babam” adlı oyunum ödül aldı. Geçtiğimiz yıllarda da “Eyvallah” adlı oyunum “yılın en iyi oyun yazarı ödülü” aldı. Hem de saygın İsmet Küntay Ödülleri’nden. Böylece tiyatro edebiyatı dalında ödüllü bir yazar olmuşum ben. Bunlar gizli kaldı hep. Basın pek üstünde durmadı. Benim de umurumda olmadı. Ama bu bir yazı. Kalıcı olabilir. O nedenle buraya yazdım ki geleceğe de kalsın. Ayrıca kalacak da ne olacak, o da ayrı dava. Neyse işte, siz şu anda üç edebiyat ödülü olan birinin yazısını okumaktasınız. Nobel Edebiyat Ödülü konusunda bir iddiam yok. Onu alan aldı. Kalan yazarlar bizimdir. Aslına bakarsanız bir sanatçının cüzdanında, para yerine böyle onursal işlerin bulunması güzeldir. Zaten geldik gidiyoruz, ne olacak ki... Bilmenizi istedim. Çünkü sizler benim takipçilerimsiniz. Zor günlerimde çoğu kez benimle üzüldünüz. İstedim ki biraz da benimle sevinin. Çiçero demiş ki: “Her gün yeni bir rüya. Mizacımız havayla birlikte değişiyor.” Yalnız o değişse iyi Çiçero. Saçlarımız, yüz hatlarımız değişiyor. Nüfus kâğıdı değişiyor.




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İktidar 29 Nisan 2024
İzmir… 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları