Müjdat Gezen

Hermafrodit

06 Şubat 2023 Pazartesi

1981 yılı. “Atatürk 100 Yaşında” projesi ile bir grup Paris Unesco binasında Türk tiyatrosundan örnekler vermek üzere Fransa’ya gönderildik. Ben Karagöz, meddah, tuluat ve ortaoyunu bölümünü temsil ediyordum. Münir Özkul, Perran Kutman, Nevzat Açıkgöz’le birlikte. Önce Nevzat’la Karagöz oynattık. Sonra ben meddah oynadım. Sonra bir tuluat oyununu hep birlikte oynadık. Sonra da ortaoyununda Kanlı Nigar’ı. Nigar Perran’dı. Münir abi harikalar yaratıyordu. Fransızların ilgisini çekti. Ertesi gün Louvre’a gittim. Kuşkusuz çok kişi Mona Lisa’nın önündeydi. Gerçekten dünyanın en ünlü resim tablosuydu bu. Oradan iç bölüme geçtim. Hermafrodit heykeli çok dikkat çekiciydi. Herkes bilir ama ben bir kez daha hatırlatayım. Hem kadın hem erkek cinsel uzuvlarını aynı bedende taşıyan insana deniyor ya. Türkiye’den kaçırılmış olduğu biliniyordu. Yıllar sonra bir televizyon programında Anadolu’nun bir köyünde yaşayanların büyük bölümü hermafroditti, bunu gördüm. Antikçağda bu duruma bambaşka yaklaşılıyormuş. Televizyon programında sıradan bir olay olarak gösterilmişti. Hermafrodit kişiler rahatlıkla röportaj vermişlerdi. Öyle ya. Dünyaya böyle gelmiş olmak onların elinde değildi ki.


CEHALET

Cehaletimi bir çantaya koydum, yeni bir şey okuyup öğrendikçe çantamın içinden bir parçayı çıkarıp atıyorum, yerine yeni öğrendiğim bilgiyi koyuyorum... Hayır efendim, karışmıyorlar. Bilgi, çantanın en güvenilir yerinde kendine bir mekân buluveriyor. Çünkü o değerli. Bilgi edinilebilen bir şeydir. Herkes için son derece kolaydır. Yeter ki iste sen. 

Üniversiteler bilgi yuvalarıdır. Burada iyi eğitim verilir. Gençler donanımlı olarak bu okullardan mezun olurlar. Dünya çapında bilim adamları buralarda edindikleri bilgileri katlayarak bilgi eklediklerinden insanlığa yararlı olmuşlardır. 

Lokantanın dış vitrinine bir kâğıt asılmış: “Bulaşıkçı aranıyor.” Genç ilanı okuyup lokantadan içeri giriyor. Patron soruyor: “Kaç üniversite bitirdin?” “Dört” diyor genç. Patron kızıyor: “Sen benimle dalga mı geçiyorsun?” “Sen başlattın” diyor genç. Bu eski fıkra günümüzde gerçek oldu. Yüksek lisans mezunu bir genç bulaşıkçı olarak bir restoranda işe başladı. Röportajda izledim. Fıkra, günümüzde hakikat. Hayatı hakikiye sahnesi bu sahne. Gerçek hayat. Ülkenin nereden nereye geldiğini gösteren bir durum. 

Bazen yurtdışına çıkan gençlere hak veriyorum. Mesela bizim Uğur Uludağ. MSM mezunu. Evlendiği kız Silikon Vadisi’nde iş bulan bir doçent. Gelinimiz bir şey icat etti. Uğur bana “Kâinatta ilk defa hocam bu” dedi. Sanal radyo programı. Benimle yapacaklar. Ben bizim gelinin hazırladığı bir uzunca metni bantta okuyacağım. (Hâlâ bant diyorum. Dijitale yani.) Radyo programına artık hiç çıkmadan onlarcası yapılabilecek. Sanal talk şovum olacak bu. Nasıl olabileceği konusunda bu işle ilgilenenler anlamışlardır. Çok kolay olduğunu söylüyor Uğur. Göreceğiz. Yapay zekâ imiş bu iş... 

Çok eski bir gazeteci arkadaşımın oğlu Burak Uluer de Londra’da yaşıyor. Bir kitap yazdı: “Cılk” Okumanızı salık veririm. Çok sayfa olması sizi uzaklaştırmasın. İyi bir kitap. O da yurtdışını tercih edenlerden. Bu güzelim ülkeden, bizim Türkiyemizden kaçanlardan (başka türlü kaçanlar rahat yaşıyor). Türlü sıkıntılara karşın, demokrat ülkelerde yaşamanın nimetlerinden yararlanıyorlar. Uğur ağzına geleni söylüyor kendi radyo programında. Kimse bir şey demiyor. Bizde eleştiri bile yasak. Bakalım bu işin sonu nereye varacak? Az kaldı az. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İzmir… 22 Nisan 2024
TRT 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları