Müjdat Gezen

Tek adam Hitler

27 Mart 2023 Pazartesi

ABD’nin en büyük edebiyat ödülü sayılan “Pulitzer”i kazanmış yazar Ernest Becker, Hitler’i tanımlarken “ahmak kahraman” deyimini kullanıyor... Dünya ahmak kahramanlarla doludur. Fakat onlar bunun idrakine varamadıkları için, kendilerini sadece “kahraman” olarak görürler. Onların peşlerine takılan diğer ahmak kitleler ise gerçek ahmaklardır. 

Hitler ne akıllı ne zeki olarak tanımlanabilir. Kurnaz, kötü fikirli biri olarak anılması daha doğrudur... Polonya’yı işgal etmek istiyordu. İkinci sınıf bir gazeteci olan Goebbels’i buldu. Daha doğrusu birbirlerini buldular. Goebbels, radyonun, o devirde çok etkili bir propaganda aracı olduğunu biliyordu. Bir haber yaydılar: “Polonya kuvvetleri Alman Radyosu’nu ele geçirdi” diye yayın yaptılar. Böyle bir şey yoktu ama bunların yalanlarının sınırı da yoktu. Yalan ne denli büyük olursa o derece inandırıcı olacağını savunuyordu Goebbels. Peşine takılan ahmaklar da buna zaten inanmaya hazırdılar. Hitler, “Halkımı böyle bir işgal karşısında yalnız bırakamam” diyerek Polonya’yı işgal etti. Arkasından hedefinde İngiltere ve Fransa vardı. Zübükdaşı İtalyan faşist diktatör Mussolini de aynı kanıdaydı. Böylece iki ahmak yıllarca dünyayı kasıp kavurdular. İkinci dünya savaşını başlatan bu düşünce, milyonların ölüp gitmesine neden oldu... Bir insanı irdelerken onun çocukluğuna, babası, annesi ile olan ilişkilerine iyi bakmak lazım. “Nasıl bir sevgi veya sevgisizlikle büyümüş, alt beyninde neler oluşmuş da böyle olmuş”u iyi irdelemek lazım. Tek adam Hitler cahilce ve ahmakça düşüncelerinin peşine takılarak dünyayı uzun yıllar kana buladı. Tek adam olma hırsı sonunda başını yedi ve yitti gitti. 

“‘Ben haklıyım’ diye yırtınırsan sonunda yırtılırsın.”

Geldik gidiyoruz. Bari giderken dürüst olalım... Ama kime söylüyoruz ki?

İktidar Hatay’a hastane yapmak için temel atmış. Saf zannedilen Temel kardeşim bile inanmamış. 

BERLİN GÜNLERİM

Kandemir Konduk’la GÜM’ü kurmuşuz. Film de yapacağız. “Kobay” diye bir öykü yazdı Kando. Almanya’da çekeceğim filmi. Berlin’de en merak ettiğim yer hiç kuşkusuz toplama kamplarıydı. Görmez olaydım. Bir ülkenin başına gelecek en büyük felaket tek bir adamın koca bir ülkeyi ne hallere sokacağıdır. Aslen Yahudi olduğu söylenen Hitler’in Yahudi düşmanı olması gerçekten tuhaftır. Resim yapan, köpek seven, onbaşılıktan devlet başkanlığına yükselen acayip bir hayat. Ruhsal durumunun bozulması, koskoca Alman İmparatorluğu’nu dünyanın en acımasız ülkesiymiş gibi göstermeye neden olması olacak iş değildir. Berlin günlerimde film çektim ama Doğu Berlin’e geçmeyi de ihmal etmedim. Mesleğim tiyatroculuk. Doğu’da dünyanın yetiştirdiği en büyük tiyatro adamlarından birinin kurduğu tiyatrosu ve sistemi var. Berliner Ensemble. Berlin Avrupa’nın en güzel kentlerinden biridir. Geyer Werke Stüdyoları Almanya’nın en önemli kurumlarından biri. Orayla anlaştım. Kamerayı oradan kiraladık. Ünlü kameraman İzzet Akay kardeşim oranın ünlü oyuncularını tanıyordu. Güzel bir kadro yaptık. Zülfü Livaneli hiçbir ücret talep etmeden müziklerini yaptı filmin. Bir ay çalıştım. On iki günde tek başıma montajını yaptım. Döndüm geldim İstanbul’a. Film iyi çalışmadı. Gişe yapamadı. Ama benim için iyi bir sınavdı diyebilirim. Çok güzel günler geçti Berlin’de.

ERDOĞAN TEZİÇ

Anayasa hukuk profesörü ve YÖK başkanı. Mahalleden ağabeyim. Kız kardeşi Nuran, ablamın; küçüğü Şükran benim arkadaşım. Arif Bey amca babası. Yücel, Kadir Has Üniversitesi rektörü. Profesör. Bizim mahalle ne verimliymiş. Yücel’le konuşurken üniversiteye bir tiyatro bölümü kurulması konusunda anlaştık. MSM’nin bütün kadrosunu getirdim. Çok değerli hocalarımdı hepsi. Erdoğan ağabeyim gereken işlemlerin yapılması konusunda bir arkadaşını görevlendirdi YÖK’ten. Bölüm kuruldu. Çok emek verdim. Çok iyi gidiyordu her şey. Ama sonra benim istemediğim şeyler olunca biz tüm kadro olarak istifa ettik. Benim bazı öğrencilerim orada öğretim görevlisi oldular. Yücel yeni bir kadro yaptı. Hemen hepsi değerli meslektaşlarım. Yıllar sonra bir ankette tiyatro eğitimi konusunda MSM birinci, Kadir Has Tiyatro Bölümü ikinci çıktı. Demek ki sağlam temeller üzerine kurmuşuz orayı da. İnsan kendi okuluna rakip tiyatro bölümü kurar mı? Bu kitabın ismi ne? O zaman kurar. 

KAVRAM KARIŞIKLIĞI

Tiyatroda dekoru yapan kişiye dekoratör veya dekorcu denirdi. Son zamanlarda sahne tasarımı kavramı yerleştirildi. Yanlış. Sahne tasarımını yapan kişi o oyunun yönetmeni. Her türlü tasarımı o yapıyor. Dekorcusunu, kostümcüsünü, müzikçisini, asistanını, aksesuarcısını o seçiyor. Tüm tasarımı o yapıyor. O nedenle sahne tasarımı sözü, dekoru yapan kişiye bir numara büyük kalıyor. O dekorcu veya dekoratördür. Ya da dekor, iki nokta üst üste, yapanın adı soyadı. Aslı yıllardır böyleydi. Ne oldu da birden bu kavramlar geldi anlamak zor. Ben film yönetiyor olsam da oyun yönetiyor olsam da en klasik deyimleri kullanıyorum. İsteyen istediğini kullanır ama kavram karışıklığına yol açıyor söyleyeyim. Altmış yılı geçti benim bu meslekteki yaşamım. Ben böyle görüyorum. Diğer görüşlere de saygım var. 

BİRAZ TEBESSÜM

Cehennemdeki adam: “Allah’ım ne kadar güzel bir yer, cennette miyim?”

Zebani: “Vay anasını, Türkiye’de neler oluyor?”

Çok beğenmiştim bu karikatürü. Çizerlerimiz çok iyi, çok ileri. İster politik çizsinler ister apolitik. Çok iyiler. Zaten hepsi politik çizerse işin tadı kalmaz. Ne o öyle, tek tip adam yetişmiş gibi. Ben karikatürün tüm çeşitlerini seviyorum. Mesela bir tane daha var sevdiklerimden. 

İki kara çarşaflı kadın, birinin azıcık yüzü görünüyor. Genç ona sesleniyor: “Ooo Mukaddes abla, yazı getirmişsin.”

Bir de Karadeniz fıkrası:

“Kanadı var uçamaz, peteği var bal yapamaz.” 

“Sıçiiim öyle arıya.” (İlk sözcük için özür dilerim ama başka türlüsü olmazdı.)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İktidar 29 Nisan 2024
İzmir… 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları