'Koyun Gibisin Kardeşim...'

21 Aralık 2012 Cuma

Hani diyordu ya Nâzım: Koyun gibisin kardeşim/gocuklu celep kaldırınca sopasını/ sürüye katılıverirsin hemen/ ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye... Tam o hesap... Kendi ödediği vergilerle yapılmış köprüyü, otoyolu yatırmışlar masaya, satıyorlar. Onunsa derdi; bayramlarda yine bedava olacak mı... Bu kadar mı yabancılaşır insan kendi varlığına? Evet, yabancılaşır. Onun için bir bir elinin altından alır satarlar kamu mülkünü, yani kendisi gibi milyonların varlığını ve yeniden, vergi, vergi diye gırtlağına sarılırlar... O da uzatır kurbanlık koyun gibi boynunu...\n

\n

Bugüne kadar satış geliri 50 milyar doları aşan diğer özelleştirmeler gibi, köprü- otoyol özelleştirmesi de bir Kaynak transferidir”. Diğerleri gibi aslında bir sınıftan alıp bir diğer sınıfa aktarmanın öteki adıdır. Üstüne yaklaşık 6 milyar dolarlık etiket konarak halktan alıp Koç-Ülker-Malezyalı ortak grubuna aktarmadır. Ne olacaktır o özelleştirme geliriyle? Daha önce ne olduysa... Yani bütçe açığı yamanacaktır... Bütçe, sağlıkta dönüşümisimli hovardalıkla delinmiştir, Gökçek, Topbaş belediye hovardalıklarıyla delinmiştir. AKPnin badem bıyık kadrolaşmasıyla delinmiştir. Güneydoğudaki saçma sapan savaş için alınan bombayla, savaş uçağıyla delinmiştir, kifayetsiz muhterislerin Suriye bozgunuyla delinmiştir... Para gerekmektedir. Yüzde 67si tüketim vergisi olan vur abalıya vergisi yetmemektedir. Özelleştirme isimli talanla bütçe yamanacak ve üstüne, yandaş güruha ihaleli, ihalesiz yatırım avantası çıkacaktır. \n

\n

Başkanlık sıtması için, para gerekmektedir para!.. \n

\n

*** \n

\n

Hani diyordu ya Nâzım: Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,/ hani şu derya içre olup/ deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf. Tam o hesap... Sol âlemde sanıyor kendini, ama dünyasını laik-şeriçemberine sıkıştırmış, daraltmış, her şeye o dar pencereden bakarken sermayeyi bile kodlamış; yeşil olanı /olmayanı, ulusalı-ulusal olmayanı diye... Kendi gücünü unutmuş, sermayeden medet umar çaresizlikte. Ham hayallerle oyalanıyor... Şimdiyse ezberi şaştı. Yeşil diye bildiği Ülkerle laik, cumhuriyetçi bildiği Koç, kol kola, yanlarında da Malezyalı... Nasıl oldu bu, diye dövünüyor, söyleniyor. Oysa bilmiyor ki sermayenin dini, imanı, ulusu, vicdanı olmaz. Sermayenin amentüsü kâr ve sermaye birikimidir. Büyük satıştan iki gün önce Rahmi Koçun CNNde, RTEye güzellemeler düzdüğünü okudu gazetelerde, inanamadı, Youtubea yazdı, geldi ekrana inanamadıkları... Bir daha, bir daha izledi... Rahmi Bey, AKP, Türkiyeyi 3 dönemdir iyi yönetiyor, diyordu. RTEyi yere göğe sığdıramıyordu. Başkanlık da iyi olabilire getiriyordu lafı... Birden Rahmi Beyin 2002de AKP kurulurkenTayyip Bey parti kurmak için 1 milyar doları nereden buldu sorusu geldi aklına... Demek ki köprülerin altından çok sular akmıştı. AKP döneminde, önce koskoca Tüpraş alınmıştı özelleştirme masasından 4 küsur milyar dolara, sonra da Koç Grubunun kârları AKP iktidarında yüzde 470 artmış, 600 milyon dolardan 3.4 milyar dolara çıkmıştı. Dünya, böyle bir dünyaydı... Sonra Dün dündür, bugün bugündür lafını hatırladı Süleyman Demirelin... Acı acı gülümsedi...\n

\n

*** \n

\n

Hani diyordu ya Nâzım: Midye gibisin kardeşim/ midye gibi kapalı, rahat. Farkına bile varamadı talanın, yağmanın kabuğunun içindeyken. Kafasını uzattığında aralıktan, gördü ki özelleştirilen sanayi KİTlerine yeni sanayiler eklenmemiş, tersine arsaları üzerinde gökdelenler yükseliyor. Milyonları bulan işsizlere sanayinin iş kapısı olacağını, devletin bu işi iyi yapamadığı için özel firmaların, yerlisi, yabancısıyla sanayiyi büyütüp istihdam yaratacaklarını sanıyordu. Yine ham hayaller... Birileri, küresel sanayi katma değer zincirinde yerimizi iyi seçersek, iyi konuşlanırsak, hepimiz kazanırız demişti. Koca koca holdingler sotalanacak yeri bilmez miydi? Hemen meşakkatli sanayi yerine, avantayı seçtiler; bankacılıkta, devlet tekelini özel tekel yapma yarışında, büyük mağazacılıkta, ithalatçılıkta köşe kaptılar... En son gördü ki sanayi devi bildikleri Koç, Ülker, köprü-otoyol gişe kapma yarışında... Üstelik, bu köprüleri otoyolları işletmek için ödeyecekleri 6 milyar doları kendi kasalarından çıkarmayacak, dış piyasalardan borçlanıp ödeyeceklerdi Hazineye... Tüpraşı, Erdemiri, Tekel işletmelerini ve daha nice devlet işletmesini de öyle yapmamışlar mıydı? O nedenle özel sektörün dış borcu 330 milyar doları bulmuştu... Buna şimdi 6 milyar dolar daha eklenecekti. Peki yeni iş kapısı? Ne gezer? Hatta verimlilik için işten çıkarılacaktı Karayolları işçileri... Tıpkı, geçmişteki Telekom, Tekel işçileri gibi...\n

\n

Ve şimdi sırada Spor Toto, Milli Piyango özelleştirmeleri vardı. Ve kim bilir, köprü gişelerini kapanlar, şimdi de tombalacılığasoyunurlardı...\n

\n

Hani diyordu ya Nâzım: Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer/ ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak/ kabahat senin,/ demeğe de dilim varmıyor ama / kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!”...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları