İstanbul'da şehirden uzak bir gün

30 Mart 2024 Cumartesi

İstanbul Anadolu Yakası'nda oturanlar için en kısa süreli kaçış noktası olan Büyükada'ya gidiyoruz. Maltepe'den kalkan ada motoru ile Büyükada'ya yaklaşık 20 dakikada ulaşıyoruz. Kış mevsiminde hafta içi bir gün olmasına rağmen azımsanmayacak bir yoğunluk ile karşılaşıyoruz. Uzun süredir Büyükada'yı ziyaret etmemiştim. Atlı faytonların yerini elektrikli araçların alması ile Büyükada farklı bir ambiyansa bürünmüş, buna yazının ilerleyen kısmında değineceğim.

Konaklayacağımız otele yaklaşık 5 dakikalık yürüyüş sonrası ulaşıyoruz. Otelimiz eski bir köşkte butik otel konseptinde hizmet veriyor. Adada pek çok otel benzer konseptte hizmet veriyor. Bir kahve molasının ardından hemen adayı gezmek için meydana doğru ilerliyoruz. 

Atlı faytonları kullanmayı etik açıdan doğru bulmadığım için daha önce Büyükada’yı ya yürüyerek ya da bisiklet ile dolaşmıştım. Bu ziyarette de tabii ki binlerce adım attım ancak bu kez İBB'nin elektrikli otobüsünü de kullandım. Otobüs dediysem de aklınıza büyük bir taşıt gelmesin. Adanın atmosferine uygun sessiz bu araçların birkaç hattı var. Bir de bütün adayı dolaşabildiğiniz bir hat mevcut. Bu araçlarda tek basım 60 lira. İsterseniz İBB'nin elektrikli taksilerini kullanarak da adada ulaşım sağlayabilirsiniz. Takside de yine İstanbulkart ile ödeme yapılıyor. Bisiklet kiralayarak da adayı gezebilirsiniz.

Biz kalabalıktan uzak durmak için Maden mahallesi aracına bindik. Beltur oteline gitmek için de bu araca binmelisiniz. Buradan sonrasında gezimize yürüyerek devam ediyoruz. Ağaçların arasında kimsenin olmadığı, tek tük araç geçen bir yoldan lunapark mevkiine ulaşıyoruz. Bu yol üzerinde Büyükada Rum Ortodoks Kabristanı'nı ve Aya Nikola Rum Manastırı'nı görüyoruz. 

AYA YORGİ KİLİSESİ

Aya Yorgi'ye çıkan yol, ziyaretçilere hem bedenen hem de ruhen bir hazırlık süreci sunuyor. Yokuş yukarı yaptığımız bu tırmanış sırasında, adanın eşsiz manzaraları eşlik ediyor. Her adımda, Marmara Denizi'nin maviliklerine karışan adaların silüetleri ve İstanbul'un uçsuz bucaksız görünümü ile ilerliyoruz.

Aya Yorgi Kilisesi'ne vardığımızda bizi, tarihin ve maneviyatın iç içe geçtiği bir atmosfer karşılıyor. Yapının iç kısmı, ihtişamlı ikonalar ve dini eserlerle süslü. 

Kilisenin dışında, ziyaretçileri bekleyen başka bir hazine daha var: Aya Yorgi'nin muhteşem bahçesi ve çevresindeki dinlenme alanları. Burada, adanın ve çevresinin panoramik manzarasını izlerken, içsel huzuru bulmak mümkün. Bahçede zaman geçirmek, doğanın ve maneviyatın iç içe geçtiği bu özel yerin tadını çıkarmak için eşsiz bir fırsat.

EŞSİZ YAPILARIN EŞLİK ETTİĞİ BİR YÜRÜYÜŞ

Kiliseden aşağı indikten sonra Küçük Tur yolunu takip ederek Dilburnu Tabiat Parkı'na ulaşıyoruz. Burası genelde piknik yapanların tercih noktası. Biz  burada kısa bir mola verdikten sonra adanın inişli çıkışlı yollarında, bazen denizi bazen köşkleri inceleyerek yürüyoruz. 

Bu yürüyüş sırasından birçok tarihi köşkü ve evi görebilirsiniz. Bunlardan bazıları; Agasi Efendi Köşkü, Yalman Köşkü, Mizzi Köşkü... Yürüyüşümüz adanın en eski otellerinden olan Splendid Palas önünde bir kahve molası ile son buluyor.

Akşam yemeği için farklı konseptlerde hizmet veren pek çok restoran bulunuyor. Biz akşam yemeğini dışarıdan alarak otelimizin şirin balkonunda yemeği tercih ettik.

ADAYA NE ZAMAN GİDİLİR?

Siz de benim gibi kalabalık ve kaostan hoşlanmıyorsanız Büyükada için en doğru zaman kış ve bahar ayları. Hatta Büyükada'nın tadını çıkarabileceğiniz son birkaç hafta kaldı diyebilirim. Yaz mevsimi yaklaştıkça ada oldukça kalabalıklaşıyor. Bahar mevsimlerinde de hafta içi adayı ziyaret ederek kalabalıktan kaçabilirsiniz. 

İstanbul'un yoğun temposundan uzaklaşmak ve tarih ile doğanın iç içe geçtiği bir atmosferde vakit geçirmek isteyen herkes için Büyükada ideal bir kaçış noktası. Uzun süre sonra Büyükada'ya gittiğimde fark ettiğim ilk şey adanın kokusu oldu. Adada atlar nedeniyle oluşan kötü koku faytonların kaldırılması ile yok olmuş. Kabul etmek gerekir ki yıllarca Büyükada deyince akla ilk fayton gelmesi nedeniyle kulağınız bir nal sesi aramıyor değil. Ancak bu ses yerini akülü araç seslerine bırakmış. Adaya son ziyaretimden sonra akülü araç sayısı epey fazlalaşmış durumda. Üstelik bu araçlarla korsan taksicilik yapıldığına da adaya gittiğinizde şahit olacaksınız.

1984 yılında SİT alanı ilan edilen Adalar İstanbul'un en önemli oksijen kaynaklarından biri. Tarihi dokusu ve doğal güzellikleri ile İstanbul'un en değerli hazinelerinden olan Büyükada'yı mutlaka ziyaret etmelisiniz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları