007 Demokrasisi (2)

27 Ekim 2013 Pazar
Koyunların otlaklarını paylaşmak üzere
kurtların kendi aralarında anlaşması gibi bir şey
bu!
NSA/Küresel casusluk skandalında gelinen
noktayı bir İtalyan istihbarat görevlisi böyle
özetliyor…
Washington merkezli “NSA/Ulusal Güvenlik
Ajansı”na bağlı özel bir taşeron şirkette
çalışan Edward Snowden’ın açıklamalarıyla
yaz başında su yüzüne çıkan skandal,
biliyorsunuz ABD’nin uçan kuşu izlediğini
ortaya koymuş; bu amaçla “kişilerin mahrem
hayatına” ilişkin kaygı gözetilmeksizin
milyonlarca insanın telefon konuşmaları
ve bilgisayar verilerine girildiği belirlenmiş,
algoritmalara” dönüştürülen verilerin NSA veri
bankalarında depolandığı anlaşılmıştı.
Skandalın yaygın biçimde anıldığı diğer ismi
de bu yüzden “data-gate” olmaktaydı.
Snowden’ın bu ifşaatlarını yaptığı mayıs
ayından Moskova’ya vardığı haziranın sonuna
dek gündemdeki sıcak yerini koruyan skandal,
Rusya’dan genç istihbaratçının iltica almasıyla
arka plana itildi.
Kovboy filmlerindeki “wanted” yöntemleriyle
ABD’nin peşine düştüğü büyük Snowden
kovalaması, bu sürede istihbarat skandalının
önüne geçmiş; olay Snowden’ın bir “realty
şov” macerasına dönüşmüştü.
Data-gate” halbuki Snowden’dan çok
büyük ve dallı budaklı bir öyküydü.
Bu dallı budaklı öykü arkada bıraktığımız
hafta içinde, Merkel’in telefonlarının
ABD istihbaratı tarafından dinlendiğinin
açıklanmasıyla yeniden patladı.
Merkel’in ifşaatlarını “Guardian”da yer
alan ve 35 dünya liderinin aynı şekilde NSA
tarafından dinlendiğine dair haberler izleyince;
Eh!” diyenler çıktı: “Bu defa kızılca kıyamet
kopar. Merkel ve Hollande gibi NSA ağına
düşen liderlerin Obama’dan art arda hesap
sormaya başlamasıyla; ‘data-gate’, tıpkı
Watergate’ gibi büyük sarsıntı yaratan bir
skandala dönüşür!
Dünyayı yöneten istihbarat
halkaları
Ancak “Merkel çıkışmasının” patlamasıyla
sönmesi bir olunca, bu düşüncelerin safdilli
temennilerden öte gitmediği anlaşıldı.
Elimizde vahim gerekçeler ve ipuçları
olmasa bu kadar ağır bir diplomatik adım
atmazdık!” diyen Alman Dışişleri Bakanı
Guido Westerwelle; ABD’nin Almanya’daki
büyükelçisi John Emerson’ı apar topar
çağırıp önce bir posta izahat talep istemiş;
Merkel daha ileri giderek Obama’dan telefonla
hesap sormuştu...
Avrupa’nın en güçlü ülkesinin bu şekilde
hodri meydan” tavır koyması ardından; ABABD
arasında hayata geçirilmesi beklenen,
Transatlantic Trade and Investment
Partnership”olarak adlandırlan serbest
ticaret anlaşmasının suya düşeceği yorumları
yapılmıştı.
Bu endişeler iki gün sürdü.
Önceki gün biten son AB zirvesinde Merkel,
Avrupa’nın da çıkarına olan bu anlaşmadan
geri adım atmayacağını belirtti.
Merkel bunun yerine; ABD’nin “küresel
casusluk sisteminin” hemen ikinci halkasında,
İngiltere ile birlikte yan yana yer almak
istemekteydi…
Dost-düşman ülke”, “müttefik” gibi ayrımları
ortadan kaldıran “data-gate” sisteminin
ilk halkası haliyle Amerikan istihbarat
kurumlarından oluşmaktaydı.
İkinci halkada başta İngilizler olmak üzere
Anglosakson ülkeler (ABD, Birleşik Krallık,
Avusturalya, Yeni Zelanda, Kanada) vardı.
Ortak istihbarat” programları paylaşan bu
ülkelerin arasında “birbirleri nezdinde casusluk
yapmamak” üzere bir çeşit centilmenlik paktı
bulunmaktaydı.
ABD ile arasında ayrı bir ortak istihbarat
sistemi olan İsrail bile bu canalıcı ikinci
halkadan muaf tutulmuştu…
Merkel, şimdi ortaya çıkan son “telekulak
skandalını kullanarak bu ikinci halkaya
yerleşmek istiyordu.
Merkel’i, aynı halkada ısrarla yer almak
isteyen Hollande izlemekte…
Merkel ve Hollande “data-gate” işbirliğine
bugünkünden çok daha yakın biçimde dahil
edilmeleri halinde; görünen o ki söylenip
sızlanmaktan vazgeçecek…
Bu pazarlık kamuoyuna “istihbarat
sistemleri için yeni ortak norm arayışı” olarak
sunuluyor.
Koyunların otlakları için kurtların kendi
aralarında anlaşması” denen şey işte bu.
İleri demokrasilerin tükenişi
ABD ile öteden beri yakın istihbarat işbirliği
kuran Londra’nın; Washington’ın kullandığı
bu agresif yöntemlere dair bu arada hiçbir
dokundurmada bulunmaması özellikle dikkat
çekiyor.
Obama ve ABD’yi eleştirmek şöyle dursun
ortaya dökülen kirli sırlar yüzünden Cameron
eleştiri oklarını yalnız Snowden’a çeviriyor ve
Snowden’ın “Batı’nın güvenlik sistemine hasar
verdiğini” söylüyor.
Bununla kalmıyor; Snowden haberlerini
yayımlayan gazeteleri “düşmanlarımıza yardım
ettiler” diye topa tutuyor.
Demokrasinin beşiği ve ifade özgürlüklerinin
vatanı İngiltere’nin Başbakanı David Cameron
elinde olsa Snowden ifşaatlarını yayımlayan
Guardian”a “drone” baskını düzenleyecek!
Data-gate” skandalı, son yılların en önemli
skandalı…
Bu skandal “ileri demokrasilerin” ne ölçüde
geriye gittiğinin ve dünyanın denetim dışı
istihbarat sistemleri tarafından nasıl ele
geçirildiğinin göstergesi.
Son BM Genel Kurulu’nda “küresel
casusluk” isyanını dile getiren tek devlet
başkanı olan Brezilyalı Dilma Rousseff’in
sözleriyle bitirelim bu yazıyı:
Özel bilgilere saygı gösterilmediği yerde
fikir ve ifade özgürlüğü olmaz. Bu özgürlüklerin
olmadığı yerde demokrasi yoktur!
Rousseff’ten başka bunları kendine dert
edinen dünya lideri yok.
Kurtlar sadece “otlak” arıyor!__


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları