Bu da İtalya Baharı mı?

15 Kasım 2011 Salı
\n

İtalyanın karşı kıyısında Arap Baharıpatladığında Romadaydım.

\n

Berlusconi karşıtları Çizmede Arap Baharıprotestoları ardından anında Bin Ali, Mübarek gibi diktatörlerin sonunu getiren Bahar’, bir hikmet acaba buralara da uğrar mı? İtalyanın Berlusconiyi uğurladığı günleri görmek bize de nasip olur mu?yorumları yapmaya başlamıştı….

\n

Bu -yarı şaka, yarı ciddi- yorumların ardındaBerlusconiden kurtulmanın ancak böyle sıra dışı bir uluslararası ortam/dalgayla gerçekleşebileceği inancı vardı.

\n

Berlusconinin sahneden çekilişi gerçekten de son kertede olağanüstü bir konjonktürle mümkün olabildi….

\n

İtalyanlar, Arap Baharı aksine, konjonktürde doğrudan etkin olmadı.

\n

Berlusconiyi, sokağa çıkan muhalifleri yerinden etmedi. Bir kuşağın yaşamına damga vuran lideri; piyasalar ve Merkozy olarak anılan Merkel-Sarkozy baskısı alaşağı etti.

\n

Muhalifler ancak liderin düşüşünden sonra”, İtalyada sokakta tanık olduğumuz coşkulu kutlamalarda öne çıktı. Milli maç zaferlerinden sonra yaptıkları gibi Berlusconi muhalifleri başkent sokaklarında klakson çaldılar. Başbakanının istifasını sunduğu Cumhurbaşkanlığı sarayı Quirinale önünde şampanyalı kutlamalar yaptılar; milli marşı seslendirdiler. Faşizm direnişçilerinin şarkısı Bella Ciaou söylediler.

\n

Quirinale Meydanına orkestra kurup, Handelin ulvi kilise müziklerini icra ettiler. Halleluya!ilahisine açık hava korosuyla eşlik ettiler. Güle güle Berlusconi!”, “Game Over/Sen bittin artık!/Kaybettin!diye gönüllerince pankart açtılar. Islık kıyamet; “Soytarı”, “Mafyozi”… diye iktidarda kaldığı sürecesultanolarak anılan başbakanın arkasından bağırdılar. Sonunda Berlusconi öyle ki, Cumhurbaşkanlığı sarayını yan kapıdan terk etmek zorunda kaldı

\n

Demokrasinin frenleri çalışmayınca…

\n

İtalyadagüçve güçlüye” -maalesef bizde de geçerli olan bir refleksle!- ancak gücün yitirildiğinoktada tepki gösterilir. II. Dünya Savaşı sonunda bacağından asılan Mussoliniye de, 80li yılların güçlü Başbakanı Craxiye de vaktiyle hep böyle olmuştu. Soğuk Savaş yıllarının en uzun iktidarda kalan, en dayanıklı başbakanı olarak bilinen Craxiye de ancak gücünü yitirdiği noktada, arkasından böyle soytarı!” diye bağırılmış; bozuk paralar atılmıştı.

\n

İtalya gibi bir Avrupa ülkesindegüçlülereancak iktidardan düştükten sonra meydan okunabilmesi ilginç değil mi?

\n

Acaba neden gücün doruğunda bulunduğu noktadaonlara tepki gösterilemiyor/onlardan hesap sorulamıyor?

\n

Demokrasinin tanımı aslında tam da bu; güçlüye hesap sorabilmek değil mi?

\n

İktidarlardan hesap sorulabilmesi fikri; bir demokraside tamamıylachecks and balancesdenen kontrol ve denge/fren mekanizmalarınınçalışmasına bağlı. İtalya, diğer büyük Avrupa ülkeleri gibi hiçbir zaman model bir demokrasi/gerçek demokrasiolamadığı için, bu frenlerhiçbir zaman gerektiği gibi çalışmıyor.

\n

Mussolini faşizmi sırasında, faşizmindoğası gereği, gücü denetleyen frenlerinolmaması doğaldı. Ancak bu yapısal sorun İtalyada faşizmin yıkılmasından sonra da hiçbir zaman tamir edilemedi. Soğuk Savaş döneminde bu ülkede sadece ABD güdümlü iktidarların işbaşına gelmesine izin verildiği için, demokratik mekanizmalar; bozuk parayla uğurlanan Craxili yıllarda da kurulmadı. Ve nihayet son dönemde Soğuk Savaş sisteminin bıraktığı boşluğu arkadan post-modern bir tek adam sistemiolan Berlusconicilik doldurdu.

\n

Berlusconi, İtalyan politikasına damga bastığı son 17 yılda, ya doğrudan iktidarda oldu, ya iktidarları -elindeki büyük çaplı medya ve finans imparatorluğunun imkânlarıyla- koşulladı.

\n

Sultanlık ‘iç konjonktürü’ \tdevre dışı yapıyor

\n

Büyük medyalar ve TVler ülkede yalnız onun tekelindeydi. Kamuoyunu yönlendiren”, yandaşlar ve dalkavuklar ahtapotun kolları gibi, dört bir koldan yalnız Berlusconi için çalışmaktaydı. Kaderleri liderin iki dudağı arasına sıkışan vekiller; mecliste yalnız onun hesabına birer parmak kaldırma makinesi olarak çalışıyor, parlamentodan böylelikle Berlusconinin istediği her yasa geçiyordu. Muhalefette kaldığı dönemde de; -şantaj unsuru olarak kullandığı!- medya imkânlarıyla Sultan, rakiplerini sindirebiliyordu.

\n

Dünyada basın özgürlükleri sıralamasında İtalya bu nedenle, 75. sırada (Türkiye 112. sırada) yer alıyordu. İleri gelen siyaset bilimcileri tarafından ÇizmedeSultan!adı verilen liderin sınırsız gücüne karşın; sol partiler -çoğu defa bitmez tükenmez liderlik tartışmaları arasında-İnandırıcı bir iktidar alternatifi oluşturmaktan uzak, bölünmüş görünüm arz ediyordu. Muhalefetin bu şartlarda Berlusconiyi iktidardan uzaklaştıracak ortak sinerjiyibulup yakalaması imkânsızla eşdeğerdi.

\n

Milli iradenin bu denli ağır şartlarla baskı altına alındığı/ koşullandırıldığı/yönlendirildiği bir yerde, sultanı iktidar koltuğundan edebilecek tek güç ancak dışardan devreye girebilir; dış şartlarda değişen büyük oynamalarla mümkün olabilirdi -ki İtalyada olan bu

\n

Gelecek yazıya buradan devam

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Boş koltuk 5 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları