OHAL olağanlaşırken

06 Ekim 2016 Perşembe

“Darbe girişimi başarısız kaldığına göre anayasa ve ilgili mevzuat yürürlüktedir” diyor gönderdiği açıklamada Adana Barosu’nun Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık ve şu çok yaşamsal noktalara dikkat çekiyor:
“Öyleyse hukuk devleti hâkim kılınarak, lekelenmeme hakkına gölge düşmeksizin, adil yargılanma ilkesi içerisinde darbe girişimcileriyle hesaplaşılması gerekmektedir. Üç aylık zaman diliminde olağanüstü halin gerekli kıldığı tedbirlerin de çok ötesine geçilerek, yasa ile yapılması gereken ve kalıcı olmaması gereken düzenlemelerin, kalıcı şekilde KHK ile yapıldığını görmekteyiz. Bir yapılanmanın terör örgütü olup olmadığına ve bir kişinin terör örgütü ile irtibat veya iltisak halinde olduğuna yargı karar vermesi gerekirken KHK’ler ile bu durumun saptanması yargı yetkisinin gaspı mahiyetindedir. Ayrıca TBMM İçtüzüğü’nün 128. maddesi gereğince, anayasanın 121. ve 122. maddeleri uyarınca çıkarılan KHK’lerin komisyonlarda görüşülüp karara bağlanması ve genel kurul gündemine alınması hususları da işletilmemiştir. Yani KHK’ler, TBMM gündeminden kaçırılmakta ve TBMM’ye ait yasama yetkisi gasp edilmektedir.
Türkiye’nin kural ve kurumlarıyla işleyen demokrasiye, toplumsal huzur ve barışa gereksinimi bulunmaktadır. Bu, hukuk askıya alınarak sağlanamaz. Daha fazla özgürlük ile kurulur. Bu nedenlerle dileğimiz olağanüstü halin, olağanlaştırılmamasıdır. OHAL gerekçe gösterilmek suretiyle kurunun yanında yaş da yanmamalı, darbecilerle hesaplaşma adı altında farklılıklar, muhalifler, siyasi iktidar gibi düşünmeyenler tasfiye edilmemelidir. OHAL’in yeniden uzatılması gerektiği yönündeki kararı uygun bulmadığımızı kamuoyuna saygı ile sunarım.”

Kan davasına dönüştü
Kurunun yanında yaşın yanması maalesef görülmedik ölçülerde olağanlaşırken posta kutuma “sesimiz olun!” diyen mektuplar yağıyor.
Aşağıdaki satırlar İzmirli bir polis eşinden:
“Ben Alev Karslı. İzmir’de yaşayan bir polis eşiyim. Eşim 15 Temmuz’dan sonra açığa alındı. Nedenini biz de bilmiyoruz. İl Emniyet’e gidip nedenini sorduğumuzda ‘Biz de bilmiyoruz’ dediler. 28 Temmuz’da gözaltına alınıp 10 gün sonra tutuklandı. Hâkim bize ‘Size verdiğim cezadan vicdanım rahat değil ama yapmak zorundayım’ dedi. Bunun neresi adalet? Bu devlet eşimi 3 yıldır tanıyor fakat ben 11 yıldır tanıyorum. FETÖ denilen terör örgütüne üye olabilmesi mümkün değil. Ben Eğitim- Sen’li bir öğretmenin yetiştirdiği bir öğretmenim ve maalesef atanamamış ve şu an fişlendiğim için hiç atanamayacak bir öğretmenim. Özel sektörde beni öğretmen olarak bile tanıyan işverenler ‘Seni ve eşini tanıyorum ama devlet bana da bulaşır, seni işe alamam’ diyorlar.’ Bu hak mıdır? Evlenmek için çektiğimiz kredi, ev kiramız, kapatamadığım faturalarım var ve işim yok... Bu iş tamamen CADI AVINA dönüştü. Şu an eşim Aliağa Cezaevi’nde yatıyor, bugün görüştük. ‘FETÖ’cülere SU BİLE YOK’ demişler. 12 kişilik koğuşlarda 23 kişi kalıyorlar. Mahkemeleri bile olmadan KHK ile ihraç edildiler, terörist ilan edildiler. Biz sesimizi nasıl duyuracağız, ne yapacağız, nasıl yaşayacağız bilemiyorum. Lütfen sesimiz olun. Bu çok büyük haksızlık. Suçlu bir eşi beklemediğim için mutluyum ama eşimin orayı hak etmediğini bildiğim halde boş yere yatması çok kötü bir duygu. Ne olursunuz haksızlıkları yazın… ÖZGÜRCE KALIN.”
Daha böyle ne mektuplar geliyor ama Alev Hanım’ın satırlarını OHAL’in uzatıldığı şu günlerde bir hukukçunun uyarılarıyla birlikte değerlendirmenizi özellikle istedim.
Adana Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, “Hukuk devleti hâkim kılınarak ve lekelenmeme hakkına gölge düşürülmeksizin darbe girişimcileriyle hesaplaşılması gerekmektedir” derken değişik örneklerini her gün izlediğimiz İzmirli polis eşi öğretmen misali insanlar devamlı olarak sülaleleriyle göz kırpmadan damga yiyerek “lekeleniyor”
Yaşananlar aslında cadı avını fersah fersah geride bıraktı.
Kökten bir kan davasına dönüştü.
2016 Türkiyesi bu acımasızlığa ve ilkelliğe daha ne kadar kayıtsız kalacak?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları