‘Siz Ne Zaman Başınızı Örteceksiniz?’

03 Kasım 2013 Pazar
Tesettürlüler kervanına AKP’den en son Canan
Candemir de katıldı…
AKP’nin kadın milletvekilleri arasında hidayete
eren erene…
İşaret almış gibi bir anda yaklaşık yarım düzine
vekil hidayete erdi.
Başka kadın vekilllerin de yavaş yavaş sıraya
girmesini bekliyoruz.
“Kapanma furyası” burada kalmaz arkası gelir.
Liderin gözüne girmek, seçim yatırımı yapmak,
tribüne oynamak/Türkiye’nin konuştuğu kadın olmak,
tesettür ikliminin mistik havasına girmek… gibi
pek çok neden; “demokrasi tramvayı”nın heveskâr
yolcularına “Ee hadi ne zaman? Siz ne zaman
başınızı örteceksiniz?” sorusu yöneltilmeden daha
kapanma ilhamı verebilir.
İranlı yazar Sattareh Farman Farmaian’ın
“İran’ın Kızı/Daughter of Persia” isimli kitabından
bu köşede daha önce de bahsetmiştim...
İran’ın “İslam Cumhuriyeti’ne” dönüşümüne,
bizzat yaşamının içinden tanıklık eden ve günce
tarzındaki kitabında bu tanıklığı aktaran Farmaian,
“dönüşümü” mümkün kılan temel unsurun
gerçekte “din ve iman” meselesi değil; ilkesizlik,
oportünizm, günü kurtarmak, güç-güçlüden yana
olmak ve “giden ağam, gelen paşam” anlayışı
olduğunu söyler.
‘Rüzgâr Partisi’ en büyük parti olunca
Fevkalade öğretici bulduğum kitabın ana
fikri; “Rüzgâr Partisi, İran’ın en büyük partisinin
adıdır” cümlesinde gizlidir.
Farmaian bu kilit cümlenin gerisini; “İranlılar,
ezcümle bu partiye üyedir. Rüzgâr Partisi
nereden kuvvetle eserse oraya savruluverirler!”
diyerek getirir.
İran’ı dönüştüren güç, herkesin ulusça hidayete
ermesi değil; son kertede “kazanan ata
oynama hırsı” olmuş…
Türkiye’de de 11 yıldır hayata yön veren “Rüzgâr
Partisi’nin” hızı şimdi işte giderek artıyor.
Başbakan’ın 29 Ekim vesilesiyle yeni bir cumhuriyet
müjdelercesine telaffuz ettiği; “Her kutlu
doğum sancılı olur. Bu bir kutlu doğumdur”
sözleri üzerinden 24 saat geçmeden mükemmel
bir zamanlamayla ilk türbanlı vekiller TBMM’ye
giriyor.
Cumhuriyet Bayramı törenlerinde ilk kez türbanlı
öğrenciler yanında gene türbanlı öğretmenler
de yer alıyor.
AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu’nun
bir süre önce başvurduğu deyimlerle ifade etmek
gerekirse, (AKP’nin ilk on yılını kapsayan)
‘tasfiye sürecinden’… (ikinci on yılına yayılacak)
‘inşadönemine” geçiliyor…
‘Mahalle baskısı’ hemen devrede
29 Ekim 2013 bir tür yani bir yeni milat olmuş
oluyor.
Dün bir, bugün iki demeden...
Öğretmenler ve öğrenciler; şimdiden kendini
gösteren bir “başını ört!” baskısı altına giriyor.
Cumhuriyet’in dünkü manşetini görmüşsünüzdür…
“Öğretmenim başını kapat!” manşetindeki haber;
“Kamu çalışanlarına getirilen türban serbestliği
yeni bir boyut daha kazandı” diye devam ediyor,
şu uyarıcı bilgileri veriyordu:
“Öğrenciler öğretmenlerine ‘siz ne zaman
başınızı örteceksiniz’ sorusu yöneltmeye başladı…
Öğrencilerin başı açık öğretmenin sınıfından alınıp
türbanlı öğretmenin sınıfına yerleştirilmesi için
velilerin dilekçe verdiği okullar bulunuyor…”
Vaktiyle ne demişti Şerif Mardin?
“Mahalle baskısı, bilinmeyen ve sosyal bilimce
ifade edilmesi çok zor olan bir havadır… Bu hava,
İran devriminde de çok etkili olmuştur.” İşte İranlı
yazar Farmaian’ın “Rüzgâr Partisi”dediği şey ile…
Şerif Mardin’in “mahalle baskısı” olgusuyla ifade
ettiği, herkesi biçimlendirip bir kalıba döken paradigma,
son tahlilde aynı sosyal basıncı yaratan
unsurlar oluyor.
Mardin’in “mahalle baskısı”, Farmaian’ın “Rüzgâr
Partisi” diye tarif ettiği güçlerin elinde artık Türkiye.
Bu güç bizi nereye sürüklerse, anlaşılan artık
oraya dek gideceğiz...
‘Ilımlı İslam diye bakan kalmadı!’
İspanya’da bile birinci sayfalardan gösterilen
türbanlı vekil” olayına El Pais okurlarının yazmış
oldukları çarpıcı birkaç -özet- yorumla bitirmek
istiyorum bu yazıyı:
1. Erdoğan kurnaz. İslamcılığı zor yoluyla
dayatmak isteyen diğerlerinden farklı olarak
usulca yol alıyor. Türban, basit bir eşarp. Şimdilik
bir ayrıntı. Ama ülke tam bir İslam devleti olana
dek… gerisi yavaş yavaş gelecek.
2. Atatürk, ülkesini karanlık ve sefaletten
çıkarmıştı. Erdoğan tek bir darbeyle 90 yıllık
geleceği sildi…
3. Türkiye’ye artık “ılımlı İslam” gözüyle bakan
alık kalmadı!
4. Erdoğan artık kimseyi kandıramıyor…
5. Özgürlüğe doğru bir adım mı? Hayır. Buna
aldanmayın. Bu bir gerilemedir. Türban, eşitliğin
ve modernliğin karşıtıdır.
6. İslam için büyük bir ilerleme, toplum adına
büyük gerileme…
7. Yaşasın kadınların köleliği ve boyun eğişleri!!!
En kötü maçolar, koyu dincilik yapan kadınlardan
çıkar…


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları