Muhasebe

10 Haziran 2023 Cumartesi

Düz mantık der ki savaşta yenilginin faturasını ödemesi gereken komutandır. Aynı mantıkla seçim mücadelesine bakınca söylenmesi gereken -üstelik bu sırada bol bol söylenen- de son seçimlerden yenik çıkan Millet İttifakı’nın lokomotifi durumundaki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olduğuna göre ilk faturayı onun önüne koymak ve “Tamam! Buraya kadar” demek gerekir. 

Ancak bunu söyleme hakkını elde edebilmek için ilk koşul, seçimden önce Kılıçdaroğlu’na “Şunları yanlış yapıyorsun” diye uyarı ya da eleştiride bulunmuş olmaktır. Yoksa o sırada hem herkes gibi Kılıçdaroğlu’nu alkışlamak ve onun zafer kazanacağını herkes gibi beklemek hem de seçimden başarısız çıkınca onu -manen- ipe çekmeye kalkmak, açıkça haksızlık teşkil eder.

Önce bu noktayı belirtmeye ihtiyaç var.

Örneğin Tayyip Erdoğan’ın seçime girmesine anayasanın 101 ve 116’ncı maddeleri açıkça karşı iken bunun mücadelesini yapmamış olması, temel yanlışlarından biridir. 

Sadece onun değil, Yüksek Seçim Kurulu’nun “oybirliğiyle” aldığı kararın gerekçesini görmezden gelen ve hiç itiraz etmeyen saygın anayasa hukukçularımızın da bu sonuçtaki payı büyüktür. 

Onlar şimdi “Kılıçdaroğlu çekilmelidir” demeden önce kendi kusurlarını kabul ve ilan etmelidirler.

Bununla birlikte ben şahsen “Kılıçdaroğlu’nun hiç hatası yoktur” diyenlerden değilim. Ta milletvekili olduğum 2011-2015 arasında CHP Meclis Grubu’nda yaptığım konuşmalarda ifade ettiğim gibi Kılıçdaroğlu’nun Atatürk ilkelerini ihmal edip gözünü ve gönlünü “sağ seçmen”e dikmesi, CHP adına yapılan en büyük yanlışlardan biridir. Bu da son seçimde CHP’nin sağ seçmenden destek almamasıyla sabittir. 

Daha somut örnek vermek gerekirse son olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı bir akademi kurulmasına ilişkin yasa önerisine CHP’den, oturuma katılan 22 milletvekilinin “evet” oyu vermesi, Türkiye’nin her tarafında düpedüz “medreseler” açılmasını görmezden gelmesi, Temel Eğitim Yasası’nda anti laik amaçlı değişikliğe sureta karşı çıkmakla yetinmesi, Cumhuriyet yazarı Zülâl Kalkandelen’in 2 Haziran 2023 tarihli yazısında işaret ettiği gibi bir CHP milletvekili televizyon kanallarında “Tekke ve zaviyeleri kapatan devrim yasası kadük oldu” deyince susması, “Ankara Adliyesi’nde Kuran kursu açılınca” itiraz etmemesi, “salgın bahanesiyle alkol satışı yasaklandığında” görmezden gelmesi, kamu kurumlarını tarikatlar sararken ve ortaöğretim okulları “imam hatip lisesine dönüştürülürken” sessiz kalması affedilecek kusurları değildir.

Bunlar görüldüğü gibi laik Cumhuriyetin temelini oyan gelişmelerdir. Sayın Kılıçdaroğlu tüm bunlara ek olarak son günlerde CHP’nin adı konmamış “gölge kabine”si olan Merkez Yönetim Kurulu için üye seçerken “eğitim politikaları”ndan sorumlu üye tayin etmedi. Oysa Atatürk’ün yeni Cumhuriyeti inşa ederken en büyük önem verdiği konulardan biri, belki de birincisi “eğitim politikası” ve bakanlık da Milli Eğitim Bakanlığı’ydı.

Tamam CHP de çağa göre değişmeli ama bu değişim “geri”ye değil, “ileri”ye doğru olmalı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları