Olaylar Ve Görüşler

10 Kasım’ın anlamı - Doç. Dr. Hüner TUNCER

10 Kasım 2022 Perşembe

10 Kasım 1938! Genç Türkiye Cumhuriyeti artık Atatürksüzdür! Ancak onun ülkesini emanet ettiği Türk ulusu, onun çizdiği yoldan ilerleyerek, onun başlatmış olduğu devrimlere sahip çıkarak ve bunları uygulayarak, o büyük insanın yokluğunu gelecek kuşaklara hissettirmemeye çalışacaktır. Peki, bu gerçekleşebilmiş midir?

Atatürk Devrimi’nin bitirilmek istendiği ve Atatürk isminin tarihimizden silinmeye çalışıldığı bir süreçten geçmekteyiz! Devrimin her geçen gün bir parçası ayaklar altına alınmakta ve sonunda tümüyle rafa kaldırılması hedeflenmektedir.

AKILCI ÖNDER

Atatürk, Osmanlı topraklarını aralarında paylaştıran emperyalist güçlere karşı, elindeki son derece kısıtlı olanaklarla bütün dünyaya parmak ısırtan Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı gerçekleştirmiş; 19. yüzyıldan itibaren çöküş süreci içinde bulunan ve Avrupalı Büyük Güçlerin iradesiyle yönetilen Osmanlı Devleti’ne son vermiş ve Osmanlı kurumlarını tümden ortadan kaldırarak, yepyeni bir Cumhuriyeti kurmuştu.

Büyük önderlerin başarılarında en büyük etken, akılcı oluşlarıdır. Akılcı önder, kime ya da kimlere karşı niçin hangi amaçla savaştığını, kullanacağı savaş taktiklerini, savaş stratejisini, içinde bulunduğu toplumsal yapıyı, ulusunun özelliklerini, savaşacağı güçlerin çıkarlarını ve hesaplarını, kadrosunda yer alanların yetenekleri ile niteliklerini ve dayanma güçlerini en iyi tanıyan ve ulusunun güvencesini her geçen gün biraz daha önderliğinde yoğunlaştıran kişidir. İşte Mustafa Kemal, böyle akılcı bir önderdir!

Atatürk, düşüncesi, öğretisi ve uygulamalarıyla kendini dogmalara bağlayan, gelecek kuşakların o dogmalar içinde ideolojik bir eğitimle yetiştirilmesini hedefleyen bir önder değildi. O, yol gösterici olarak dogmaları değil aklı ve bilimi önermişti. Atatürk cumhuriyetçiydi, ulusçuydu, halkçıydı, devletçiydi, laikti ve devrimciydi. 

ATATÜRK GİBİ DÜŞÜNMEK

Atatürk gibi düşünmek dogmacılık değildir. Atatürk gibi düşünmek, devletimizle, ulusumuzla, toplumumuzla ve toplumumuzun bütün bireyleriyle bağımsız, çağdaş ve ulusal devrimci olmaktır. Ulusumuzu çağdaş uluslar düzeyine yükseltmek, ülkemizi çağdaş devletler topluluğunun eşit bir üyesi yapmak istiyorsak, hiç kuşkusuz, Atatürk gibi düşünmek zorundayız!

Türkiye’yi yeniden aydınlığa çıkarabilecek ve ışıklar içinde yol alabilmesini sağlayacak tek güç, Atatürkçü düşünce sistemidir. Atatürkçü düşünce sistemini benimsemeyen ve ona karşı gelen her güce karşı savaşım vermek, Atatürkçülerin başlıca görevi olmalıdır. 

Büyük Atatürk, vatanı gençlere emanet etmiş ve onlardan “gaflet (aymazlık), dalalet (doğru yoldan sapmak) ve hatta hıyanet (ihanet) içinde olanları” uyarmalarını istemişti. Atatürk’ün bu uyarısına daha fazla kulaklarımızı tıkayacak mıyız? Zaman çok fazla geçmeden, o büyük insana olan vefa borcumuzu yerine getirebilmek için, bir an önce uyanmalı ve onun gösterdiği yoldan cesaretle, azimle ve kararlılıkla ilerlemeliyiz! Çocuklarımıza ve torunlarımıza çağdaş ve uygar bir Türkiye’yi bırakabilmek için... Bizden sonra geleceklere barış, huzur ve mutluluk içinde yaşayabilecekleri bir toplumu miras olarak bırakabilmek için... İnsanlarımızın yürekten “Ne mutlu Türküm!” diyebilmelerini olanaklı kılabilmek için...

DOÇ. DR. HÜNER TUNCER



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları