Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Balyoz Kararı ve İki Sorun - Hamdi Yaver AKTAN
Kamuoyunda “Balyoz Davası” olarak isimlendirilen davada Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararını açıkladı: Yerel mahkemenin beraat kararı temyiz incelemesi sonunda suç için anlaşma yönünden bozuldu.
Yargıtay kararları elektronik imzaları tanımlayıp UYAP sistemine yüklendikten sonra görülebilmekte/alınabilmektedir. Islak imzalı, “özgün karar” olarak nitelenen kararlar belirttiğimiz süreç tanımlanmadan hiçbir şekilde “sızdırılamaz”, yaptırımı asgari düzeyde disiplin işlemi gerektirir. Oysa kamuoyuna yansıdığı üzere “Balyoz Kararı”, müdafilerden önce bir gazetede ve sitesinde yayımlanmıştır. Başlığında da soruşturması süren amirallerin açıklamasına gönderme yapmakta hatta içtihat oluştuğu algısı yaratılmaktadır! Muhabirin hukuku bildiği anlaşılıyor (?!)
DAVANIN DÜŞMESİ GEREKİRDİ
Yargılanmaya konu somut olayın, 765 Sayılı TCK’nin 147.
maddesinde yazılı suçun
hazırlık hareketleri olduğu ve aynı yasanın 171. maddesine temas ettiği, 5237 sayılı TCK’nin 316.
maddesindeki suçun
oluştuğunun 16. Ceza Dairesi tarafından kararlaştırıldığı görülmekte. Eski TCK’nin 171. maddesinin 2.
fıkrası “Bu ittifak 146 ve 147. maddelerinde gösterilen cürümlerin icrasına müteallik ise dört seneden on iki seneye kadar ağır hapis
cezası verilir” şeklindedir.
Aynı yasanın 102. maddesinin 2. fıkrasına göre ise “Beş seneden ziyade ve yirmi seneden az
ağır hapis” cezalarında zamanaşımı on senedir. Zamanaşımı kesin işlemlerle
birlikte süre uzayabilir ancak bu süre on beş yılı geçemez
(765 Sayılı TCK m. 104/2). 5237 Sayılı TCK’de aynı suçun (m. 316/2) zamanaşımı süresi uzaması olasılığında yirmi iki buçuk yıldır (m. 66/1-d, 67/4). Her
iki yasada düzenlenmiş suçun
zamanaşımı süreleri yönünden
765 Sayılı TCK hükümleri sanıklar lehinedir. Davaya konu olan seminer 5-7 Mart
2003 tarihinde yapılmıştır. Uzamış zamanaşımı süresi gözetildiğinde bile süre 7 Mart 2018
tarihinde dolmuştur.
Yerel mahkemenin kararının beraat olması karşısında Yargıtay’ın
Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre
davayı kendisinin sonuçlandırması
ve teknik bir ifadeyle düşme kararı vermesi gerekirdi. (m. 303/1-a)
KURAMSAL
DEĞERLENDİRMEYLE ÖRTÜŞMÜYOR
Yerel mahkeme, nitelenen suçtan
(TCK m. 171/2) daha ağır başka
bir suçtan mahkûmiyete hükmetmiş olsaydı, Yargıtay’ın
bozma kararında, karara uyulması olasılığında,
zamanaşımına işaret etmesi ve buna göre kendisinin düşme kararı vermemiş olması yerinde görülebilirdi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi ayrıca somut olayda etkin pişmanlık hükmünün koşullarının bulunmadığını da kararında açıklamaktadır. Bir başka anlatımla, yapanın düzenlemesiyle “Cürmün icrasına ve kanuni takibata başlanmazdan evvel bu ittifaktan çekilenler ceza görmezler” (765 Sayılı TCK m.171/son) hükmünün uygulanamayacağı kararda belirtilmiştir. Karardaki kuramsal/hukuksal açıklamalar yerindedir. Gerçekten de anlaşmadan çekilmek iradi bir davranış gerektirir, imkânsızlıklar bu kapsamdan sayılmaz. Ne var ki somut olay bağlamında düşünüldüğünde kuramsal değerlendirmeyle örtüşmediği sonucuna varılabilir.
Kararda “ittifakın farkına varılması üzerine, bir kısmının emekliliğini istediği, bir kısmının da askeri şurada resen emekli edildiğinin anlaşılması karşısında 765 sayılı TCK’nin 171/3 ve 5237 sayılı TCK’nin 316/2. maddelerinin uygulanma yeri bulunmadığını”nın gözetildiği değerlendirmesi yapılmıştır.
GERÇEKÇİ VE OLASI DEĞİL
Kararda plan seminerinin, 26 Mart 2003 tarihinde hukukçulara incelettirilme sonunda Genelkurmay Başkanlığı’nca onaylandığı da yazılmaktadır. Onaylanan bir seminere dayalı hukuksal bir gerçektir.
Yeniden başlayacak yargılamada, sorulması üzerine emeklilik nedenlerinin kararda yazılı nedene bağlı olmadığının belirtilmesi olasılığında etkin pişmanlıkla ilgili değerlendirmenin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda Yüksek Askeri Şura’daki resen emekli edilme tarihinin 2003 yılının ağustos ayı olduğu ve seminerden sonra yaklaşık 6 ay geçtiği dikkate alındığında bu denli vahim olduğu kabul edilen bir olayda üst makamların emeklilik işleminde uzun bir süre gecikeceğini düşünmek pek olası görünmemektedir.
Eylemin varlığı, kanıtlanması, delillerin baştan itibaren
dürüstlük kurallarına göre
elde edilip edilememesi, yapıldığı kabul edilen değişiklikler, Yargıtay’ın
sayısal (dijital) tanıklarla ilgili değerlendirmeleri bir başka yazının konusu
olabilir. Dahası, ilk kararı onayan Yargıtay heyetinin, Yargıtay Kanunu’na göre istifaya davet edilmeleri de!..
HAMDİ YAVER AKTAN
ESKİ YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ BAŞKANI
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yuvarlak ekmek alınınca evi terk etti...
- Pazara giden eli boş dönüyor!
- Uzmanlar uyardı!
- Türkiye Obezitede Avrupa Birincisi! Diyetisyen Elvan Oda
- Doğum Uzmanından gebelere uyarı!
- Turizm öğrencilerinden çarpıcı yanıtlar
- Babadan Asker oğluna duygusal karşılama
- Dikkat! Kavimler Göçü 2.0 başlıyor mu? Dr. Cenk Özatıcı
- İBB'de yeni uygulama: Ücretsiz HPV aşısı
- Milli Eğitim Bakanı Tekin'den 'mülakat' açıklaması
En Çok Okunan Haberler
- Dolar 20 lira olursa ne olur?
- Eylem Tok ve oğlu hakkında kırmızı bülten kararı
- Bir üst düzey yönetici daha 'affını' istedi
- 'Başkan adaylığından çekileceğim...'
- Şirin Payzın'dan ayrılık kararı
- 'Ya kendilerine gelecekler veyahut da...'
- Yetki sadece Erdoğan’da!
- Evini satacaklara, birden fazla evi olanlara kötü haber
- Bakanlığın hazırladığı çalışma AKP'ye sunuldu
- 'Savcıyım' diyen dolandırıcıya evini kaptırdı