Olaylar Ve Görüşler

Bodrum: Tarihin Sankofa Sembolü - Ahmet ARAS

13 Kasım 2021 Cumartesi

Kent, mekân ve zaman bağlamında hem tarihsel, hem toplumsal hem de iktisadi ilişkiler üzerinden oluşan bir yapı. Kent dediğimiz yer, ekonomik gerçeklerin ve kültürel değerlerin fiziki olarak yansıması. Ortak yaşam alanları, kentle ilişkili toplumsal-kültürel-tarihsel mekânlar, kentteki toplumsal bütünlüğün de ifadesi. 

3 bin 500 yılı aşkın geçmişiyle halen yaşayan kadim bir kent söz konusu. Bodrum’u konuşmak, anlatmak ve dahası onu geleceğe, bütüncül bir şekilde koruyarak taşımak oldukça büyük ve zorlu bir görev. 

Maddi oluşumların yanında, tarihsel ve toplumsal gerçekleri anlamayı ve yorumlamayı gerektirir; çünkü böyle bir kenti yönetme görevini yerine getirmek için birçok etken birlikte ele alınmalıdır. Bu noktada geçmişle kurulan ilişki de aslında geleceğe ilişkindir. Adeta bir Sankofa sembolü gibidir: geriye dön ve bugüne getir...

Bizlerin çevreyle, kentle etkileşimi sadece bugünü anlamlandırmaz; söz konusu diyalektik ilişki bağlamında hem geçmişe hem de geleceğe anlam katar. Kolektif belleğin ve kolektif kimliğin temeli de söz konusu olan “geçmiş”tir. Bu geçmiş bir süreçtir; dün, bugün ve yarın arasında ısrarlı bir diyalogdur ve bu diyaloğu düşünmek, korumak değişimi de hatırlatır. Bu sebeple değişimin anahtarı da aynı noktada, geçmiş ve bugün arasındaki ilişkide belirir.

Bizler ve bilinçlerimiz, tarihsel ve toplumsal koşulların ürünleriyiz. Bu bilincin ışığında ilerlemeliyiz. Değişimi/dönüşümü de doğru bir bilinçlilik haliyle gerçekleştirmeliyiz.

Yerel yönetim olarak hedefimiz tam da budur. Bilinçli eylemler geliştirmek, kültürel miraslarımızı, doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğe taşımak için elzem ve bizler için temel görevdir. Bu sebeple çevre bilincini/ekolojik sorumluluğu tüm katmanlara yerleştirmek gerekir. Bunu yaparken ve bununla birlikte; katılım ve dayanışma, kent yönetiminden, kentsel sorunlara kadar ana noktalarda önemli bir gerçekliktir.

Burada belirtmek istediğim asıl noktalardan biri Bodrum’a olan sevgim ve sorumluluklarım, Bodrum’u bütün bileşenleriyle koruyup kollayıp geleceğe taşıma isteğim ve uğraşım, Bodrum’un tarihsel gerçekliğine, değerine vurgum ve öne plana çıkarma telaşım sadece bir “yurtsever etkinliği” veya bir belediye başkanına ait hamasi söylemler değil. Bu, her şeyden önce tüm dünyaya ve toplumlara ait bir olgu, bir birey olarak da bana ait bir sorumluluktur.

Bodrum’un kendi kendine oluşmadığı, bugüne kendi kendine gelmediği ortadadır. Bir insanlık yapıtıdır Bodrum. Medeniyetlerin hüneri. Bin yıllardır içinde yaşadığı her insanın emeği var Bodrum’da. Ve Brecht’in Teb için sorduğunu hatırlarsak “Kitaplar yalnız kralların adını yazmamalı” deriz Bodrum için de...

Çünkü tarihin öznesi olan insanlar, nasıl ki tarihsel ürünleri var ettiyseler ve onlar haklarında bilgi sahibi oluyorsak, bugünün toplumları da tarihi varlıkların durumuna bakıldığında, kentin bugünkü varlığında da bir iz düşüm yaratırlar. 

 Bodrum’da tarihin ve doğanın yansıması olağanüstüdür. Tarihsel duruşu insanlara aittir. Bugün o insan yapımı tüm varlıkları ve doğayı koruyacak olan da yine biz insanlarız. Bugünün yansıması bize aittir. Bu yansımanın en iyi ve en doğru şekilde olmasından yanayım.

Bodrum’u Bodrum yapan ve bu kadar değerli, gözde kılan şey; zamanla, geçmişin toplumlarıyla olan uzun soluklu diyaloğudur. Eşsiz doğasında, binlerce yıl sayısız kültüre ve uygarlığa yuva olmuş, antik dönemden modern döneme dek, birçok farklı kültürü, tarihsel kişiliği, toplumu ağırlamış; toplumsal, kültürel, tarihi bir varlıktır Bodrum. Herodot’tan Artemisia’e, Büyük İskender’den Rodos Şövalyelerine uzanan; Lelegler, Karyalılar, Persler, Dorlar, Helenler, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlı’ya gelen süreçte kültürel zenginliğini kurmuş ve bugüne taşımıştır. Halikarnas Balıkçısı’nın düşlerini süsleyen, Homeros’un “Ebedi Mavilikler Cenneti” olarak adlandırdığı Halikarnassos, bugün hâlâ hem dünyanın hem Akdeniz’in en nadide yerleri arasında.

PAHA BİÇİLEMEZ BİR DEĞER

Etrafı yeşille, bereketle, tarihle örülü kent, aynı zamanda turizm için de önemli bir uğrak noktası. Turizmin kentimiz için hayati bir mesele olduğu gerçeği ortadadır; ancak Bodrum’u Bodrum yapan sadece turizm değildir. Turizm önemli bir maddi oluş biçimidir. Turizmi var eden ne imara açılmış alanları ne zapt edilmiş koyları ne de betondan otellerle çevrelenmek istenmesidir. Bodrum’un turizm değeri kendi gerçeğidir. Pre-historik çağdan beri doğal değerlerinin yanında tarihi ve kültürel değerleri de bol olan Bodrum’un coğrafi özgüllüğü ve turizm potansiyeli kenti daha özgün bir noktaya taşıyor zaten. Böyle önemli bir kentin yönetiminde, en temel bileşenimiz olan bölge halkımızla ve diğer bileşenlerimizle beraber, değerlerimizi, güzelliklerimizi öne çıkarmanın yanında; korumak, kollamak, sorunları ortaya koymak ve çözmek temel gayemiz. 

Bugün eşsiz yarımadamızın turizm merkezi olarak bir övünç kaynağı olmasıyla beraber aynı zamanda bölgenin taşıyabileceğinden daha fazla, çeşitli yükleri de beraberinde getiriyor. Turizmin yararları ve zararları eşit dağılmıyor.

Kentimizde ve çevresinde yaşanan yoğun yapılaşma, imar sorunu, turizmin olumsuz etkileri, tarım alanlarının, orman alanlarının yanlış kullanımları, eko-sistemi tehlikeye atan uygulamalar, hem turizm sezonu hem pandemi sebebiyle artan nüfus gibi gerçekler bir taraftan altyapı sorunları doğururken diğer yandan da bölgemizde sürekli artan çevre sorunlarının temel nedenlerinden oldu. Bizim yerel yönetim olarak bütün çabamız bu sıkıntıları aşmış/aşacak bir geleceği kurmak.

Binlerce yıl geçirip bugünlere gelen bir tarihi varlık, yanlış turizm ile yok edilmemeli ve sadece turizm gözüyle ele alınmamalı. Bir bütün halinde Bodrum hala kültürel, toplumsal ve tarihsel bileşenleriyle hem ülkemiz için hem dünya için paha biçilemez bir değer.

KATILIM VE DAYANIŞMA ŞART

 Bodrum’a bakarken görmemiz gereken şeyin yaşam döngüsü olması konusunda ısrarcıyız. Bu ısrar, Bodrum’u Bodrum yapan özelliklerini anlamayı ve korumayı içeriyor. Büyüme hırsıyla birleşen, yatırım adı altında ranta dönük turizm politikaları benimsenirse, kültürel ve doğal miraslar ne korunabilir ne de geleceğe taşınabilir.

İklimi, denizi, ormanları, tarımı, hayvanları, tarihsel varlığı, mutfağı, köyleri, mimarisi... bir değerdir; Bodrum’un değerini görmeliyiz. Gerek turizm alanında gerekse kentin dönüşümünde bütüncül bir yaklaşımla yaşamın savunulduğu ve ortak bir aklın öncelendiği bir politikayla Bodrum’u korumak ana hedefimiz olmalı.

Kente yatırım yapılırken, turizmi geliştirirken eşitlik, özgürlük, demokrasi gibi evrensel değerlere dayanmalıyız.

Ancak yatırımdan kasıt kesinlikle rant-yağma-talan politikaları çerçevesinde olmamalı. Biz kent suçuna ortak olamayız. Bodrum’un hem ihtiyaçlarını hem sorunlarını bilen bir anlayışla hareket etmeliyiz.

Bodrum’un, bölgesel çevre yıkımı tehdidinin çeşitli boyutlarıyla karşı karşıya olduğunun farkında olmalıyız. Birçok noktamızı imara açan kararları savunarak veya görmezden gelerek Bodrum’u korumamız mümkün değil. Bodrum’un tarihi dokusunun ve ekosisteminin korunması gerekirken; kurdun kuşun yuvasından tarım alanlarına kadar sermayenin konusu haline getirilmiş olması, hem doğal yaşama hem topluma hem tarihsel zenginliğine ihanettir.

Bodrum, bizim kişisel çıkarlarımız için var edilmemiştir. Bodrum, kişisel çıkarlara heba edilemeyecek kadar değerlidir. Ayrıca çıkar üzerinden kurulan bir dünya, iyi bir dünya olmayacağı gibi, böyle bir yönetim anlayışı da iyi olamaz. Bir taraftan içinde bulunduğumuz hali yorumlarken diğer taraftan taşıdığı olumsuzlukları değiştirmenin yollarını arıyoruz. Bodrum’un bugünkü haline nasıl geldiğini, daha iyi bir geleceğe nasıl yürüyebileceğini, bilimsel yollarla, aracılarla bulup, hem kentin hem kentin tüm sakinlerinin temel sorunlarını ortadan kaldırmayı hedefliyoruz .

Bu yolda bir bütün halinde hepimizi bağlayan en önemli şey, katılım ve dayanışmadır; daha güzel yarınları savunmaktır.

AHMET ARAS 

BODRUM BELEDİYE BAŞKANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları