Olaylar Ve Görüşler

Halk nutuk dinlemiyor - Nusret ERTÜRK

23 Ağustos 2023 Çarşamba

“Eşeğin Gölgesi”, Haldun Taner’in Lukianos’un (MS 125-180) bir masalından çıkışla,1965 yılında sahneye taşıdığı, gişe rekorları kıran ünlü bir oyundur.

Ünlü hatip Demosthenes, ülkenin geleceğiyle ilgili sorunları anlatmak için kürsüye çıkar. Ancak dinleyiciler arasındaki gürültü bir türlü kesilmez. Konuşmacı, bir öykücük anlatmaya başlayınca oradakiler kulak kesilir:

KARŞI KARŞIYA

“Adamın biri Atina’dan Mepara’ya gitmek için bir eşek kiralamış. Eşeğin sahibiyle yola düşmüş. Sıcak bastırınca biraz dinlenmek istemişler. Ortalıkta hiç gölge yokmuş. Eşeğin sahibi, eşeğin gölgesine sığınmış. Eşeği kiralayan bunu içerlemiş. ‘Sen çekil, ben oturacağım’ demiş. Beriki, ‘Ben oturacağım, eşek benim!’ Kiracının, ‘Ama ben eşeği kiraladım!’ sözüne, ‘Sen eşeği kiraladın, gölgesini değil!’ yanıtı verilmiş. Konuşmacı burada susar. Dinleyiciler: ‘Ee sonra ne olmuş?’ diye ünler. Konuşmacı kırgınlığını belirtir: ‘Eşeğin gölgesini merak ediyorsunuz, benim söyleyeceklerimi değil!’”

Örnekte görüldüğü gibi halk, o gün bu gün nutuk atanı dinlemiyor. Kendine yakın öyküyü can kulağıyla dinliyor, sonunu merak ediyor. Burada iki yan vardır: nutuk atan ile halk. Bu iki yan hep karşı karşıya gelmiş, birbirlerini suçlamıştır. Günümüzdeki temel tartışmaların özünde bu yatıyor. İki yan da kendince haklı çıkıyor. Bin yıllar süren güncelliğin nedeni de burada saklı.

Seçimler sonrasında sık sık duyduğumuz, “Bu halk bizi anlamıyor!” Siz anlatamıyorsunuz! O, eşeğin gölgesini merak ediyor. O gölge kime aittir? Buyurun söyleyin. Onun büyük büyük istekleri yoktur.

Halk Yunus Emre’yi anlar da Mevlana’yı neden anlamaz? Karacaoğlan ile senli benlidir; ona “bacanak” diyerek yaklaşır! Batı müziği çalan birisinden canı sıkılan hemşerim, çalgıcıya seslenir: “Çal bir horon havası da kurban olayım sana” sözüyle içtenliğini yansıtır.

Bu öykü yüz yıllardır neden güncel? Halk, karmaşık, uzun konuşmalardan, ilgisi dışındaki konulardan kaçar. Açık, anlaşılır, kendi diliyle, kendi sorunlarını dinlemeyi yeğler. Sorun ortada kaldığı sürece de bu öykü yaşar, gider. Gün gelir kendini içinde göreceği söylevleri de dinleyecektir.

DOKUNMAMIZ GEREKİYOR

Kürsüye çıkmakla, masa kurmakla halka ulaşamazsınız; ancak kendinizi kandırırsınız. Dağlarca, Kızılırmak Kıyıları şiirini kime yazdı? “Kardaş, senin dediklerin yok / Halay çekilen bu toprak toprak değil/Çık hele Anadolu’ya / Kamyonlarla gel, kağnılarla gel / O kadar uzak değil / Yersin içersin sofrasından üç yüz senedir / Kuvvetlisin ama kuvvet hak değil” Daha oradayız.

Sözümüzle, varlığımızla halka dokunmak gerekiyor. Hamza Kırmızı, 1989 yılında SHP’den Ankara Keçiören Belediye Başkanlığı’nı kazanır. İkinci dönem girdiği seçimi yitirir. Kendisi anlatmıştı. Seçim sonrasında Hamza Bey sokakta yürürken bir bakkal önüne geçer: “Başkanım” der, “Siz çok iyisiniz, çok iyi işler yaptınız ancak gelip bir çayımı bile içmediniz!” Başka yolu yok.

NUSRET ERTÜRK



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları