Olaylar Ve Görüşler

Hiçbir zaman barınamıyorlardı ki - Hacı HARMANCI

05 Ekim 2021 Salı

Yaklaşık elli yıl önceydi. Mevsim güzdü. Daha 12 Mart Muhtırası verilmemişti. “Makabline şamil” gibi bir buyruk dile getirilmemişti. İnsanların başına balyoz inmemişti, işkenceler çok değildi. Sürgünler süreğenleşmemişti. Dahası devrimci üç genç insan darağacına götürülmemişti. Daha Amerikan ambargosu gündemde değildi. Gaz kuyrukları, şeker kuyrukları yoktu. Milliyetçi Cephe hükümetleri kurulmamıştı.

12 Eylül faşist darbesi olmamıştı. Yaşı büyütülen gençler asılmamıştı. “Asmayalım da besleyelim mi” sözü edilmemişti. Kitaplar yakılmamış, partilerin, sendikaların kapısına kilit vurulmamıştı. Gazete ve dergiler yasaklanmamıştı. İşkenceler yaygınlaşmamıştı. Fişlenme daha azdı. Ceza ve tutukevleri ağzına dek dolmamıştı. Altmışlı yılların demokratik anayasasının estirdiği özgürlük havası kirlenmemişti.

Daha “Susurluk” gündem olmamıştı. “Faili meçhul”ler yalandı. Sanki Galatasaray Lisesi binlerce yıl önce vardı. Cumartesi anneleri bu liseyle, bu lisenin önü yanıyla hiç tanışmamıştı. Ekonomik bunalım, enflasyon, devalüasyon ekonomistlerin not ettiği şeydi...

YOK EDİLEN ÖZGÜRLÜKLER

“Balyoz”, “Ergenekon” takvim yapraklarına girmemişti. 15 Temmuz bir sürpriz olarak çıkagelmemişti. Daha X, Y, Z kuşakları yeryüzüne ayak basmamıştı. Daha çok kanallı bir iletişim ağı oluşmamıştı. Televizyonlar renklenmemişti. Bilgi-işlem makinesi çok azdı. Cep telefonu sınırlardan içeri girememişti.

Ama elli yıl önce Ankara’da bir üniversite vardı. 1967 yılında kurulmuştu. Samanpazarı semtindeydi. Bir de üniversitenin kiraladığı apartman vardı Maltepe’de, yurt olarak hizmet veren... Barınma gereksinimi olan öğrenciler kalıyordu. Oylumu yetersizdi. Kalabalıktı. Sekiz-on kişi salonumsu alanları paylaşıyordu. Yataklar ranza düzenindeydi. Üniversitenin yanı başında bir bina inşa ediliyordu. Nedense tamamlanamıyordu. Yurt olacağı söyleniyordu.

Yaşadıkları ortamın olumsuz koşullarından rahatsız olan kimi öğrenci bir akşam üniversitenin ana binasında toplandı. O zamanlar “kampus, yerleşke” nitelemeleri yoktu. Konuşuldu, tartışıldı, pankartlar hazırlandı. Hem kalınan yerin yetersizliğine dikkat çekilecek hem de yeni binanın bitirilmesi istenecekti. Alınan karar gereği yurda dönüldü. Sabah olunca eylem başlayacaktı.

Beklenen o an gelince o bir bölüm öğrenci battaniyelere sarındı. Saat sekiz dolayında Maltepe’den Samanpazarı’na dek yürüdü. Ne önlerinde ne arkalarında ne de yanlarında resmi giysili polis vardı. Sesli slogan yoktu. Gazeteci, televizyoncu yoktu. Kimsenin yolu kesilmedi, kimse gözaltına alınmadı. Kimse yuhalanmadı. Bu küçücük olay kayıt altına alınmadı. Salt belleklerde kaldı.

12 MART’IN YIKICI ETKİSİ

Üniversiteye varıldı. Derslere girilmedi. Bekleyiş başladı. Öğleye doğru kurucu rektör geldi. O öğrencilerle konuştu. Bir-iki aya dek yurdun işler duruma geleceğini söyledi. Söz verdi.

Günler sayıldı. Gerçekten iki ay gibi kısa süre içinde bitirildi bina. Maltepe’de barınan öğrenciler oraya taşındı. Daha geniş ve konforlu yaşam alanlarıyla tanıştı. Sevindi... Ama uzun sürmeyecekti bu sevinç. 12 Mart karanlığı olanca ağırlığıyla ülkenin üstüne çökecek, tüm özgürlükleri yok edecekti.

Bugünden elli yıl geriye bakınca genel olarak insanların, özel olarak öğrencilerin barınması sorun olmuştur. Benzer yaklaşım içindeki iktidarların hiçbiri üstesinden gelememiştir sorunun.

Sokağa çıkan, parkta yatan öğrencileri dinleyip anlamalı. Onlara sağlıklı, güvenli yaşam alanları oluşturulmalıdır.

HACI HARMANCI

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ / PSİKOLOG



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları