Olaylar Ve Görüşler

Kara göklerin yıldızları - Duran Güldemir

08 Mayıs 2024 Çarşamba

Eğitimci-Yeni Kuşak Köy Enstitüler Derneği Beylikdüzü Şubesi Hasan Âli Yücel’in; “Bu bizimdir, kimseden almadık; bizden alsınlar” diyerek büyük bir övünçle anlattığı Köy Enstitülerinin kuruluşunun 84. yıldönümü kutlanıyor bu baharla birlikte. Bu kutlamalar birkaç demokratik kurumumun özverili çalışmasıyla sınırlı kalıyor ne yazık ki... Yerelde çok da gündeme getirilmiyor, konuşulsa da nostaljik anmalarla geçiştiriliyor çoğu.

Oysa bu son yerel seçimle birlikte filizlenen umutların temelinde yatan o harcın içinde Köy Enstitülerinin sönmeyen ışığının bugünleri de aydınlattığına tanık olduk. Seslerini duymayanlar olsa da 65’lik o delikanlıların çoğu yalnız emekli maaşlarının düşüklüğüne itiraz etmedi. Hasan Âli Yücel’in klasiklerini okuyan bu nesil, Cumhuriyetin temel değerlerine de sahip çıktı.

ÇAĞDAŞ EĞİTİM MODELİ

Ülkenin dört bir yanından gelen yoksul Anadolu çocuklarını bağrına basan bu okullar, Cahit Külebi’nin “kara göklerin yıldızları” dediği gençleri yetiştirip “düşe kalka” da olsa bir umutla, kuş uçmaz kervan geçmez dağ başlarına gönderdi.

Onlar; tarım, sağlık bilgisi, demircilik, çocuk bakımı, yurttaşlık bilgisi gibi temel derslerin yanı sıra matematik, fizik, kimya gibi fen bilimleri dersleri de alarak yetişmişler, bu yönleriyle de çağdaş eğitimin öncüleri olmuşlardı.

Çoğu o çileli yaşamın içinden gelen bu köy çocukları, gittikleri yörelerdeki insanları da karanlıktan kurtarmaya ant içerek yola çıkmışlardı.

Bütün bunlar, bir düş gibi görünse de Cumhuriyetin dağ başlarındaki o temsilcileri Anadolu’yu kısa bir zaman içinde aydınlatmayı başarmış, bir mucizeyi gerçekleştirmişti. Çünkü, Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözündeki o gerçeği kendilerine kılavuz edinmişlerdi.

Yıllardır her türlü baskıyı ve sömürüyü bir hak gibi gören egemen güçler, bundan rahatsız olmuştu elbette. Birtakım uydurma gerekçelerle bu uyanışı engellemek için her türlü karışıklık ve kargaşayı kullandılar. Bugün için hiçbir inandırıcılığı olmayan o söylentiler, özellikle dönemin siyasilerinin de desteği ile karalama kampanyasına dönüştürüldü. Bunun sonucunda bu okullar kapatılarak Anadolu’yu aydınlatan o eğitim ışığı söndürüldü. 

Yaşadığımız son deprem felaketi ve öncesindeki Korona salgınıyla birlikte birtakım gerçekler gün yüzüne çıkmış olsa da bu anlayışın bu gün de devam ettiğini görmek işin bir başka üzücü bir yanı tabii.

YURT SEVGİSİ

Deprem, korona gibi felaketleri “kader” olarak gören o anlayışın devamı ne yazık ki günümüzde de benzeri karalamalarla görev başında. Köy Enstitülü öğretmenlerin yıllar önce, şarkılarla türkülerle marşlarla çocuklara Cumhuriyet, yurt ve ulus sevgisini kazandırmaya çalışmak gibi eğitici bir etkinlikleri, bugün de aynı mantıkla bakın nasıl karalanmaya devam edilmektedir: “Bu okullardan mezun olan öğretmenler, öğrencilerine; ‘Eylenin çocuklar eylenin’ diye şarkılar söyletiyorlardı. Asıl amaçları şarkı türkü söyletmek değildi. ‘Onlar, ey Lenin, ey Lenin’ diyerek çocukların beynini yıkıyorlardı.”

KARANLIĞA KARŞI MÜCADELE 

Bunların hepsi planlı elbette. Birtakım çıkar gruplarının bu tür söylemlerinin amacı belli. İnsanı asıl üzen şu: O zorlu yaşamın içinden gelmiş insanların da o çıkar gruplarına alet olmaları.

Elbette dün olduğu gibi bugün de tekrarlanacak bu söylemler. Bu yüzden doğruları bıkmadan usanmadan anlatmak ve karanlığa karşı hep birlikte hareket etmek zorundayız.

Bu nedenle yerel yönetimler başta olmak üzere tüm demokratik güçler bu gerçeği görmezden gelmemelidir. O günleri anarak yalnız nostalji yapmanın ötesinde yaşadığımız sorunların temelinde yatan Köy Enstitüleri gerçeği bu yönüyle iyi değerlendirilmelidir. Çünkü, yarım kalan bir mucize olan Köy Enstitülerinin o eğitim anlayışına bugün de çok ihtiyacımız var.

Duran GÜLDEMİR

Eğitimci-Yeni Kuşak Köy Enstitüler Derneği Beylikdüzü Şubesi

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları