Olaylar Ve Görüşler

Okullara imam görevlendirilmesi - Mustafa GAZALCI

19 Haziran 2023 Pazartesi

İktidar, Mayıs 2023 seçimlerinden sonra anayasayı ve eğitimi din kurallarına göre değiştirmek için yeni yeni adımlar atıyor. Bir yandan başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliğini TBMM’ye getirirken bir yandan da yaptığı protokollerle okullara imam, din adamları görevlendiriyor. Laik Cumhuriyetten, Öğretim Birliği’nden, demokratik düzenden daha çok uzaklaşıyor. Din ağırlıklı bir devlet yönetimine doğru koşuyor. 

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar işin başında 3 Mart 1924’te üç devrim yasasını çıkararak halk egemenliğine dayanan laik Cumhuriyeti yasal güvence altına aldı. Öğretim Birliği (Tevhidi Tedrisat) yasasıyla Osmanlı’dan beri sürüp gelen dinsel ve bilimsel ikili eğitime son verdi. Bütün eğitim aşamalarında laik, bilimsel eğitim öngörüldü.

Bu anlayış zaman zaman aksasa da AKP dönemine değin aralıksız sürdü. Sonra yapılan düzenlemelerle adım adım laiklikten, bilimsel eğitimden uzaklaşıldı. Özellikle 2012’de getirilen 4+4+4 düzenlemesiyle, eğitim yoğun bir biçimde dinselleştirildi. Milli Eğitim Bakanlığı’nı Diyanet İşleri Başkanlığı, tarikatlar sardı. Okulla caminin işlevi birbirine karıştırıldı.

İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile il müftülüğü “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) adlı bir protokol imzaladı. Bu protokole göre her aşamadaki okula manevi danışmanlık adı altında 842 imam, din görevlisi atandı. Benzer görevlendirmeler Eskişehir’de de yapıldı. 

Bu din adamları, “Aklıselim, kalbi selim ve zevki selim sahibi, bedensel ve sosyal bakımdan dengeli bireyler yetiştirmesine katkı” sunacaklarmış. Arapça tamlamalarla açıklanan bu amacı, öğretmenlik eğitimi yerine dinsel eğitim alan kişiler sağlayacakmış. Umarım aklıselim egemen olur, bu uygulamadan hemen dönülür.

HUKUKA, EĞİTİM BİLİME AYKIRI

Her şeyden önce bu uygulama hukuka uygun değil. Anayasanın başta 42. maddesi “çağdaş bilim ve eğitim esaslarına”, 1739 sayılı Milli Eğitim Yasası’nın (METY) 2. maddesi “hür ve bilimsel” eğitim anlayışına, 11. ve 12. maddelerindeki “laiklik, bilimsellik” ilkelerine aykırıdır.

Öğretmenlik, uzmanlık isteyen bir meslektir. (METY mad: 42) Nasıl bir öğretmen, doktorun yerine ameliyatta, imamın yerine camide görev alamazsa, eğitim uzmanı olmayan imam da okulda görev alamaz. Alırsa eğitim cinayeti işlenir. 

ÇEDES’le yapılan yanlış budur. Velileri, eğitim sendikalarını, demokratik kitle örgütlerini ayağa kaldıran, imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kuran kursu öğreticilerinin okullarda görevlendirilmesidir.

ATANMAYI BEKLEYEN ÖĞRETMENLER VARKEN

Atanmamış bunca öğretmen varken okulllarda bu eğitimi verecek din dersi öğretmenleri çalışırken bu garip uygulamanın yapılmasını anlamak güçtür. Biz seçimi, cumhurbaşkanlığını kazandık, TBMM’de çoğunluğumuz var, her şeyi yaparız mı demeye getiriliyor? 

Zaman geçirilmeden bu yanlıştan dönülmeli, anayasaya, yasalara açıkça aykırı bu protokoller iptal edilmelidir. 

MUSTAFA GAZALCI

16., 22. DÖNEM DENİZLİ MİLLETVEKİLİ, EĞİTİMCİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları