Özdemir İnce

Depremzâde, depremzede

03 Mart 2023 Cuma

Zâde (Son ek): Soylu kişi, doğmuş, meydana gelmiş.

Depremzâde: Depremin soylu kişisi, deprem seçkini. “Haramzâde” gibi. “Depremzâde”yi ben uydurdum. Hacızâdeler, lokmanzâdeler... Toprak ağaları, sarraflar, fabrikatörler, eşraf, siyaset ve yüksek bürokrat aileleri bu sınıftandır.

Zede (Son ek): Zarar gören, uğramış, tutulmuş.

Depremzede: Depremden zarar gören. Kazazede, yangınzede gibi...

“Zâde” isen Kadir Gecesi doğmuşsun demektir. Zenginsin, soylusun, itibarlısın, anadan doğma makbul kişisin yani zâdegânsın. Ne mutlu sana!

“Zede” isen yandın ki ne yandın! “Zede” son eki olumlu anlamı olan hiçbir sözcüğe takı olmaz. Paşazâde olunur ama paşazede olunmaz. Zâdeler asla depremzede olmazlar.

Geleneksel toplumlarda “zâde” ve “zede” olarak doğulur ve büyük bir olasılıkla öyle kalınır. “Zâde”nin kökü iktidar ve zenginlik olup “zede”nin kökü iktidarsızlık ve yoksulluktur. Zedenin kitle olarak zâdeleşmesi olanaksızdır. Son derece zor olsa da diploma ve meslek sayesinde, bireysel olarak zâdeleşmek mümkündür. Laik ve demokratik Cumhuriyet bu kast sistemini ülkemizde öğretim ve eğitim yoluyla kırmayı hedeflemişti. Bunu 1950’ye kadar büyük ölçüde başardı 27 yılda kazanılan ivme sayesinde bu dönüşüm bir süre daha sürdü.

Benim “masa” ve “kasa” kıssamı anımsarsınız sanırım. Bir toplantıda bir mürteci çağdaş Cumhuriyete muhalefetini haklı göstermek için “Siz bize masayı ve kasayı vermediniz” der. Masa ve kasa devlet ve iktidarın (hükümet olmanın) simgesidir. Geleneksel toplumlarda masadan olmasa bile kasaya kavuşmanın türlü yolları vardır: Daha önce sözünü ettiğim diploma (öğrenim), spor, sahne (şano), sinema, fuhuş, mafya ve yasadışı işler... Bu yöntemle zâdeleşmek pek mümkün olmasa da zedelikten kurtulmak mümkündür.

AKP kitlesinin zedelikten kurtulma savaşımında yukarıda saydığım olanakların bir bölümü mutlaka yer almıştır, öteki bölümünün yer alması olasılığı da epeyce güçlüdür. AKP, akıl almaz bir anomali (sapaklık, uymazlık, aykırılık, anormallik) ile masayı (siyasal iktidarı) ele geçirdi sonra kasayı ele geçirmek için türlü anormal hokkabazlıklar yaptı. Bunu da büyük ölçüde başardı ama tabanı olmadığı için kültürel ve entelektüel iktidarı ele geçiremedi. Kültürel ve entelektüel iktidarı ele geçirmek için yozlaşmış, yoklaşmış, üfürükleşmiş din asla yeterli değildir. Kültürel ve entelektüel bir tabanı ve yakıtı olmayan kitleler, iktidarlar son depremde yıkılan binalara benzerler. Demek ki masa ve kasayı ele geçirmek iktidar olmaya yetmiyormuş. Midelerle, işkembelerle atipik, anormal, sapkın yöntemlerle birkaç yıl içinde iktidar olunabilir ama akılın aküsü ve akümülatörü olan “beyin”, beyni koruyan “kafa” olmadan, iktidara gelseniz de iktidar olamazsınız... Yazı uzun kapsamlı bir denemeye doğru gidiyor. Burada durup günümüze geleceğim:

Dinden, İslamcılıktan, bunları kullanan madrabazların üfürüklerinden büyülenen yoksul ve mesleksiz zedeler sayesinde iktidara gelen AKP, imam hatip kökenli sözde bir entelijansiya1 yaratıp kullanarak; müteahhitler yaratıp onlardan yararlanarak, ihale yöntemlerini oynaklaştırarak, mal ve mülk sahiplerine, toprak ağalığına yaslanarak, uluslararası uyuşturucu mafyasına göz yumarak bir sıra dışı düzen kurmak istedi. İstedi ama bunu sentetik bir malzemeyle yapmaya kalkıştı. Ama karşısında organik bir Cumhuriyet vardı. Bu nedenle “sonradan görme” bile olsa “beyzâde” olamadı. Ancak Nurdağı’nın AKP’li müteahhidi Yunus Kaya depremzâdeliğin son örneği olarak tarihe geçti.

AKP, bağımsız beyinler tarafından yönetilmediği, bir “ortak akıl”ın uydusu olduğu için 21 yıllık geçmişini değerlendirecek zekâdan yoksun bulunuyor. Gene kader ve kasa ortağı müteahhitlere sarılıyor. Oysa siyasi etik gereği, seçimlere 60-70 gün kalmışken yeni sözleşmeler yapmaması, ihaleler açmaması, temel atmaması gerekmektedir. Depremzedeler için geçici barınaklar sağlasın, karınları doyursun, sağlıklı bir yuva ortamı yaratsın, o yeter.

Ve Türk Ceza Kanunu’nun 257/1. maddesine göre hesap vereceklerini unutmasınlar!

1 (Latince: Intelligentia), “aydınlar topluluğu” anlamına gelen terim. Genellikle kültürel ve siyasal etkinliğe sahip entelektüel topluluk anlamında kullanılır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eskiye dönüş 28 Nisan 2024
Maçı hakem bitirir 26 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları