‘Bellrock’(*) – ‘Five Hills’(**)! (10)

17 Şubat 2015 Salı

Sultan’ın ağzından çıkan lafı, artık kulağının duymaz oluşu; aritmetik diziyle değil, geometrik diziyle artıyor!
Bu kez ABD Başkanı Barack Hussein Obama’ya yüklendi. ABD’nin Kuzey Carolina eyaletindeki bir kasabada 3 Müslüman gencin öldürülmesi hakkında şöyle konuştu:
“Bu gençlerin öldürülmeleri hakkında özellikle Başkan Obama, Kerry ve Biden’in şu ana kadar hiçbir açıklama yapmamış olmaları manidardır. Bunlar terörist değil, bunlar Suriyeli Müslüman. Sayın Obama’ya sesleniyorum. ‘Neredesin Başkan?’ diyorum…”
Bu sözlere tepki ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki’den şöyle geldi:
“Dualarımız ve düşüncelerimiz kurbanların aileleri ve dostları ile birlikte. Kasaba toplumunun acılı aileye gösterdiği destek bizi derinden etkiledi. Olay araştırılıyor. Hiç kimse Bakan Kerry’nin, bu binada çalışanların, insan olarak, kayıplar ve aileleri hakkında neler hissettiklerini sorgulamamalı. Erdoğan’ın eleştirilerini kabul etmiyoruz!”
Türkiye Cumhuriyeti’nin başındaki kişinin eleştirisine yanıt ne ABD Başkanı’ndan, ne Yardımcısı’ndan ne de Dışişleri Bakanı’ndan geldi. Erdoğan’ı ancak bir “memur” olan “sözcü” yalanlamak için muhatap aldı!

***

60’lı yılların başında Emekli Büyükelçi Feridun Cemal Erkin Dışişleri Bakanı idi. Bir gün odasında görüşme yapıyorduk. Kapı çalındı, Özel Kalem Müdürü Akgünhan Kıcaman içeri girdi. Enformasyon Genel Müdürü İsmail Soysal’ın görüşmek istediğini söyledi.
Sonrasında Erkin, oradaki varlığımdan çekinmeden gelmesini bildirdi. Bakanlığın bu bölümünü kuran, sözcü Soysal, çok güzel bir haber verdi. Erkin, “Harika!” dedikten sonra “Bunu kamuya ben açıklayacağım!” diye de ekledi.
Tepkisiz kalması üzerine “Neden sustun” diye sorunca Soysal’ın yanıtı, “Efendim yarın bu haberin tersi gelirse, ben sözcü olarak sizi yalanlayamam! Ama ben açıklarsam, beni yalanlamakla kalmaz, görevimden de alırsınız!” oldu.
Erkin, “Peki sen açıkla!” diye konuyu kapattı. Devlet adamı olmak başka, Sultan özentisi olmak başka…

***

Obama’nın yerine bir anlamda “dış kapının mandalı” konumundaki “sözcüden” tepki gelmesinden sonra Sultan uçakta gazetecilere şu itirafta bulundu:
“Dünya nezdinde yalnızlığı umursamıyorum. Önemli olan halk… Son seçimde gördük ki halk bizi bağrına basmış… Obama’yla ilk göreve geldiği dönemde aram çok iyiydi. Hatta biliyorsunuz bizi ‘Beyaz Ev’ denilen yerde ailece ağırladılar. Orada birebir toplantılar yaptık. Bütün bu görüşmelerden sonra baktık mesele anlayamadığım şekilde farklı gelişmeye başladı!”
Bunda anlaşılmayacak bir şey yok! Sultan’ın insanları büyük gösteren “dev aynası” yerine, normal bir aynaya bakması yeterli olacaktır!

***

Almanya’da, Avusturya’da yaşayan Türk seçmenlerden oy toplamaya bu ülkelere gitmeden önce büyük tepkiler almıştı. Alman Bild gazetesi “Hoş gelmediniz! Burada istenmiyorsunuz!” diye Almanca ve Türkçe başlık atmıştı. Uzun süre Türkiye’de yaşayan Alman yazar Jurgen P. Fuss da Sultan hakkında “Aldatmanın Ustası” adlı bir kitap yayımladı.
Avusturya’nın 28 yaşındaki Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, Viyana’ya gelmeden önce Sultan’ı “Avusturya toplumuna kama sokma! Yanlış sözcükler iklimimizi zehirler. Kullanacağın kelimeleri iyi seç, toplumumuzu bölme!” uyarısını yapmıştı.
Viyana’da Sultan ile görüşmesinden sonra da Kurz’un “sözcüsü” şu açıklamayı yapmıştı:
“Başbakan seçim kampanyasını Avusturya’ya taşımıştır ve sokaklarımızda huzursuzluk medyadan gelmiştir. Son dönemde kimlik konusundaki kaydettiğimiz gelişmeler bu program ile zor hale gelmiştir!”
Suriye, Mısır, Kuzey Afrika ülkelerinden sonra Avrupa ve ABD’de de “persona non grata (istenmeyen adam)konumuna düşen Sultan da kendisini tatmin için Afrika ve Güney Amerika’ya seferler düzenlemek zorunda kalıyor. Dediği gibi Türkiye, dünyada yalnızlaşıyor!

(*) Çankaya – (**)Beştepe

Bir Fotoğraf!
Geçen salı günü bu köşede, basınımızda 97 yaşında aramızdan ayrılan Türk müziğinin görkemli sesi Müzeyyen Senar’ı 18 yaşındayken Mustafa Kemal Atatürk ile gösterdiği belirtilen bir fotoğraftan söz etmiştik.
Resimdeki genç kızın Senar değil, babası Fethi Okyar ile birlikte Yalova’da görüntülenen kızı Nermin Hanım olduğunu yazdık. Türk Tarih Kurumu’nun, bu bilgilerden hangisinin doğru olduğunu açıklaması gerektiğini de belirtmiştik.
Sayın okurumuz Sema Işıksel’den aydınlatıcı şu bilgi geldi:
“10 Şubat 2015’teki Kavşak’ta ‘Bir fotoğraf’ başlıklı yazınızdaki fotoğraf, babam foto Cemal Işıksel’in ‘Atatürk Gazi Mustafa Kemal’ isimli kendisinin bizzat çektiği fotoğraflardan, 70’li yıllarda yayınladığı kitabından alınmıştır. Babam bu kitapta, bütün fotoğrafların, çekildiği tarih, mekân ve şahısları, bir tarihçi titizliği ile tuttuğu notlarından, neredeyse saatine varacak şekilde belirtmiştir.
Ata’nın yaşamını, yaptıklarını, fotoğraflarla, tarihe sunmak istediği için, o’nun yanında olamadığı, ama önemli olaylara ait, bazı fotoğrafları da, yakın arkadaşlarından almış ve onları da kitapta belirtmiştir.

Bu fotoğraf da arkadaşı, rahmetli Namık Görgüç’e aittir. ‘Demokrasi, çok partili dönem düşüncesi, çabası içinde olduğu günlerde’ 18.08.1930’da Yalova’da, serbest fırkanın kurulmasını istediği gece çekilmiştir.
Yanındaki genç hanım Fethi Okyar’ın kızıdır. Babamın bu kitabı Türk Tarih Kurumu matbaasında basılmıştı. İnşallah onlar da bu doğruyu biliyorlardır: Zira babacığım hayattayken, onların bile hatalarını, bizzat yaşamış bir tarihi çınar olarak, çok düzeltmişliğine de ben şahidimdir.
Cemal Işıksel, Namık Görgüç, Selahattin Giz, Atatürk ve İnönü dönemlerinin beyefendi foto muhabirleri idi, rahmetle anıyorum. Saygılarımla...”
Sayın Sema Işıksel’e bu aydınlatıcı bilgilerinden dolayı teşekkürlerimi sunarım.
Ayrıca, bu açıklayıcı bilgi “Çankaya-Bellrock’taki” Cumhurbaşkanı’nın halkına demokrasiyi kazandırma çabasının tarihini de kanıtlarken; günümüzde, “Beştepe - Five Hills’tekinin” sultanlığa özentisi arasındaki çelişkiyi de vurguluyor!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları