Kırmızı Halı!

08 Ağustos 2014 Cuma

Dünyada hiç kimse Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığını yapamazdı. Amerika’daki Ermeni ve Yunan lobisi zevkten dört köşe… Neden mi? 24 Nisan 1915 olaylarının 100. yılında “soykırım” savının Amerikan Kongresi’nce kabulü için hiç kimse böylesine kırmızı halı seremezdi…

***

Yıl 1795… ABD’nin başkenti Vaşington D.C.’de “Capitol” olarak tanımlanan Senato ve Temsilciler Meclisi’ni aynı çatı altında toplayan Kongre binası tamamlandı.
Yıl 1945… Alınan bir kararla Temsilciler Meclisi’nin duvarlarına, dünyada gelmiş geçmiş en önemli yasa koyucularının kabartma portrelerinin konulması kararlaştırıldı.
Osmanlı padişahı “Kanuni” olarak tarihe geçen 1. Süleyman da 23 kişi arasına seçildi. Portreyi mermer üzerine heykeltıraş Joseph Kiselevski yaptı.

***

O salonlara çeşitli kereler Ermeni lobisi, 1915 olaylarının “soykırım” olarak kabul edilmesi tasarılarını getirdi. Tasarıları, Yunan lobisi destekledi. Güçlü Yahudi lobisinin desteği ile reddedildi.
Seçilmeden önce “soykırım” diyen Başkan Barack Hussein Obama bu yıl 24 Nisan’da yine “soykırım” sözcüğünü ağzına almadan şöyle dedi:
(…) Bugün, 20. yüzyılın en kötü mezalimlerinden biri olan Meds Yeghern’i (Büyük Felaketi) anıyoruz. Bu önemli anma gününde, Meds Yeghern’in karanlığını anımsama ve Ermeni halkına daha parlak bir gelecek sunulmasına bağlılık göstermede, tüm Ermenilerle yan yana duruyoruz (…)”
Amerika’da Ermeni lobisini yöneten “Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA)Obama’yı “ihanetle” suçladı. Eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da, Ankara’nın yaklaşımını desteklercesine “Sorunu tarihçiler komitesine bırakalım…” diyordu.

***

Birisi “affedersiniz eşek gibi…” derse, dinleyiciler de “Estağfurullah!” yanıtını verirler… “Estağfurullah” sözcüğünün Türkçe tam karşılığı “Buyurduğunuz gibi…” demektir. Yani “eşek gibi” oluşu onaylamaktır.
Bizim ki ne demişti? “Affedersin Rum…” Bereket “Estağfurullah!” denilmedi… Şimdi ne dedi? “Çıktı bir tanesi affedersin çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu!” Yine “Estağfurullah!” denilmedi… Ama toplumda bölücülük yaratmasından dolayı her kesimden tepkiler aldı.
İşte bu olay başta ABD olmak üzere dünyadaki Ermeni ve Yunan lobilerinin ekmeğine yağ sürmekle kalmadı… Aynı ekmeğin üzerine Yahudi düşmanlığına ilişkin sözleri de Afyon kaymağı gibi sürüldü.
Erdoğan’a gelmiş geçmiş en büyük ödülü övgüyle veren “Amerikan Yahudi Kongresi” 10 yıl sonra pişman olup geri istedi. Bizimki de “Alın başınıza çalın…” diye Kasımpaşalılığını gösterdi…
Ödülü veren Yahudi Lobisi, yıllardır Kanuni’li salonlarda gerek Ermeni tasarısında, gerek Kıbrıs olayında ve gerek silah ambargosunun kaldırılmasında Türkiye’yi başarıyla desteklemişti.
Ankara’da büyükelçilik yapmış, ikisi de Yahudi kökenli olup Yahudi lobisini Türkiye lehinde yönlendirmiş olan Morton Abramovitz ve Eric EdelmanABD, Türkiye’yi uyarmalı! Çünkü Erdoğan Türkiye’nin zor demokrasisini yok ediyor, baskıcı bir yönetime gidiyor” diyorlar… Kim uyaracak ABD Başkanı’nı ve Kongre’sini?
Ya da nasıl uyaracak? 8 ay sonra 24 Nisan 1915’te “soykırım savının” 100. yıldönümünde, bugüne değin Yahudilerin desteğinden dolayı Kongre’den geçmeyen tasarının kabulü ile…

***

Geçen nisan ayında “soykırım tasarısı” ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu’na geldi. Oylamada, tasarı 5’e karşı 12 oyla kabul edildi! Tasarının sunucularından Cumhuriyetçi Parti’nin önde gelen senatörlerinden eski başkan adayı John McCain de vardı.
Kimdir bu senatör? Anımsayalım… Dışişleri Bakanlığı’nın, Beyaz Saray, Ulusal Güvenlik, Kongre ile eşgüdümünü sağlayan Müsteşarı John Bass’ın Ankara’ya büyükelçi atanacağı açıklanmıştı. Atama için Senato’nun “onay” vermesi gerekliydi.
Geçen ay Bass, Senato’da, ABD-TC ilişkilerine bakışını anlattı. Soru yanıt bölümünde Senatör McCain “Anayasayı değiştirme niyeti olan, sosyal medyayı, YouTube’u, Tvitter ve basını baskı altına alan, Erdoğan’ın otoriterliğe doğru giden diğer davranışlarından kaygılı mısınız?” diye sormuştu.
Bass, “Bizim kavramlarımızla uyumsuz…” gibilerden kıvırınca senatör, “Erdoğan bu adımları çoktandır atıyor. Bu, gerçekten sıkıcı bir durum… Sizden dürüst bir yanıt istiyorum” diye bastırdı.
Bass, eveleyince senatör, “Açık konuş! Bana, evet ya da hayır de… Yoksa atamanı veto ederim” deyince, “Evet, bu doğrultuda bir kaymadır, efendim…” demek zorunda kalmamış mıydı?
İşte komisyonda kabul edilen tasarı yaz tatilinden sonra açılacak Kongre’de genel kurula gelecek. Sonra ne olacak? Türkiye’yi destekten elini çekecek olan Yahudi lobisinin devre dışı kalmasıyla tasarının genel kurulda kabul edileceğini söylemek herhalde falcılık olmayacak!
Neden mi? ANCA, açıklamasında “soykırım” demeyen Obama için “Başkan bugün Türkiye’ye teslimiyetini tamamladı” sözleriyle eleştirmişti...
“Dünyadaki 5 liderden biridir” dediği Erdoğan’ı Obama da artık muhatap almıyor. Erdoğan, “Ne yazık ki Obama ile görüşemiyoruz!” dediğinde durumunu açıklamadı mı?
ABD başkanlarından Bill Clinton’un Dışişleri Bakanı olan eşi Hillary Clinton kitaplaştırdığı anılarında “Erdoğan bizim için kilit önemde idi…” itirafında bulunduktan sonra, güne tanısını “Bugün Türkiye’nin istikameti belirsiz!” diye koymuştu. Daha önce Ermeni tasarısında Türkiye’yi desteklememiş miydi?
Bu gelişmeden ABD’deki 1.5 milyon nüfuslu Yunan lobisi de memnun. Kıbrıs’ta “çözüm görüşmelerinin” yapıldığı şu günlerde Erdoğan’ı dışlayan ABD Kongresi ile yönetimini yanlarına almanın mutluluğu içindeler. Sonrasında öteki ülkeler de aynı yola girmeyecekler mi? Bir mozaik ülke olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına “Ne Mutlu Türküm!” dedirten Atatürk’ü anlamamış birinin onun koltuğuna oturacak olması, insanın içini ürpertiyor.

YSK’ye bir soru!
Son yazımdaki şu paragrafı bu kez Yüksek Seçim Kurulu’na yöneltiyorum: “Erdoğan Efendi’nin tam sayfa gazete ilanlarının ya da TV’lerdeki tanıtım filmlerinin faturalarını kim ödüyor? Bunlardan hangileri bedelsiz yayımlandı? Eğer bedelsiz yayımladıysa, adaylara bu gizli yardım suç değil mi? Lütfen faturaları açıklatınız!”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları